31 Ocak 2013 Perşembe
25 Ocak 2013 Cuma
İzmir Limanı, 2. özelleştirmeye kruvaziyer avantajıyla giriyor
İzmir Limanı, 2. özelleştirmeye kruvaziyer avantajıyla giriyor
25 Ocak 2013 Cuma 07:52
Denizcilik sektörü, Alsancak Limanı'nın birinci
özelleştirme girişiminden sonra ikinci özelleştirme programında benzer akıbeti
yaşamasından kaygı duyuyor.
Sedat ALP
İZMİR - Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, TCDD'ye bağlı İzmir Alsancak
Limanı'nın uzun ve talihsiz bir sürece yayılan birinci özelleştirme girişiminden
sonra, bu kez büyük bir kısmı konteyner, diğer bir kısmı da kurvaziyer gemilere
hizmet verecek şekilde birbirinden bağımsız iki liman olarak özelleştiriliyor.
Denizcilik sektörü, limanın bu kez de benzer akıbeti yaşamasından kaygı duyuyor.
Geçen sürede İzmir Limanı, yük limanı olarak eski cazibesini yitirirken,
kurvaziyer turizmde büyük bir sıçrama yaşadı.
İzmir Limanı 2006’da ihaleye çıkarılmış, 4 ertelemenin ardından Mayıs
2007’de sonuçlanan ihaleyi 1 milyar 275 milyon dolarla Global- Hutchison-EİB
(Ege İhracatçı Birlikleri) Ortak Girişim Grubu kazanmıştı. Ancak, Danıştay devir
iznini 2 yıl sonra yani ekonomik krizde verince, ortak girişim grubu limanı
almaktan vazgeçmiş ve özelleştirme süreci dondurulmuştu.
Bu süreçte yatırım yapılmadığı için ekipmanlar eskidi, gemilerin bekleme
süreleri arttı. İhracatçılar, sıkışıklık zammı ödemek zorunda kaldı. Sıkışıklık
zammının 2004-2007 arasında toplam maliyeti 350 milyon doları buldu. Deniz
Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkanı Geza Dologh, 2007'dekine benzer bir sürecin
yaşanmamasını dilediklerini vurguladı. Yeni ihalede ilk fiyatın bulunmasının zor
olacağını ifade eden Dologh, yeni sürecin de piyasaların kötü olduğu bir döneme
denk geldiğini belirterek, "Limanın hangi fiyata gideceği önemli. Yine bir kriz
döneminde olunması nedeniyle, özelleştirme için doğru bir dönem olup olmadığı
tartışmaya açık. Ancak, bu kez limanı kruvaziyer ve yük limanları olarak ikiye
ayırıp özel sektöre devredilecek olması doğru bir yöntem. Bu şekilde 2007'de
alınan fiyatla kıyaslayarak ucuza verildiği tartışmalarının da önüne geçilmiş
olur" dedi. Dologh, ikinci özelleştirme girişiminde de İzmir'den bir güçbirliği
girişiminin çıkmasını arzuladıklarını kaydetti.
Özelleştirilmeyince devlet elini uzattı
Uzun yıllar çivi çakılmayan liman için devlet kesenin ağzını açtı. TCDD,
limanı daha verimli işletmek için ilk etapta özelleştirilen limanlardan İzmir
Limanı'na personel takviyesi yaptı. TCDD, vinç ve ekipmanların onarım ve bakım
işlemlerine de hız verdi. 2015 yılına kadar tamamlanması öngörülen yatırım
programı çerçevesinde İzmir Limanı'na 300 milyon dolarlık bütçe ayrıldı. Yatırım
programı kapsamında 2012’de yükleme boşaltma kapasitelerinin artırılmasına
yönelik acil müdahaleler, vinçlerin revizyondan geçirilmesi, konteyner sahasının
ıslah edilmesi ve iki adet konteyner vinci alınarak yükleme boşaltma
kapasitesinin artırılması ve otomasyona geçiş için yaklaşık 34 milyon lira
yatırım yapıldı. 2015 yılına kadar tamamlanması öngörülen ikinci etapta, yeni
konteyner terminali eklenmesi ve yeni vinçlerin tesis edilmesi planlanıyor. Bu
da yaklaşık 200 milyon liralık bir yatırım. Yine İzmir Limanı'na yeni nesil
konteyner gemilerinin yanaşmasına imkan vermeyen olumsuzlukları ortadan
kaldıracak yanaşma kanalının derinleştirilmesi de 2015 planı çerçevesinde
gerçekleştirilmesine yönelik çalışmalar bugünden başlatıldı. Bu işin yatırım
tutarı da yaklaşık 120 milyon lira. Toplam 300 milyon dolar veya 400-450 milyon
lira civarında bir yatırımla, İzmir Limanı'nın 900 bin TEU olan konteyner
kapasitesinin 3 milyonun üzerine çıkarılarak Avrupa'nın 5. limanı haline
getirilecek.
Cazibesi yükte azaldı, turizmde arttı
Geçmişte Türkiye'nin en önemli ihracat limanı iken rekabette geri kalan
İzmir limanı, asıl başarıyı kruvaziyer gemilere verdiği hizmette sağladı. 2003
yılında limana sadece 8 kruvaziyer gemi yanaşırken, 2004'te bu sayı 32'ye,
2005'te 49'a,
2006'da 90'a ve 2007'de 130'a yükseldi. Bu alanda sıçrama bu tarihten sonra
da artarak devam etti. Bu gemilerle gelen turist sayısı da 2003 yılında 16 bin
kişiden, 2007 yılında 300 bin kişiye çıktı. Gemi ve yolcu sayısındaki artış
bu
tarihten sonra artarak devam etti ve 2012 yılında 507 bin kruvaziyer yolcu
İzmir Limanı'na yanaşan gemilerle kenti ziyaret etti. İzmir Limanı bu sayı ile
Türkiye'de ikinci büyük kruvaziyer liman oldu.
TAV'da görev değişikliği
TAV'da görev değişikliği
25 Ocak 2013 Cuma 10:21
İSTANBUL - TAV Havalimanları Holding AŞ, Yönetim Kurulu Başkan vekilliği
görevine Augustin Pascal Pierre Louis Marie De Romanet De Beaune
getirildi.
TAV'ın Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda (KAP) yer alan açıklamasında, TAV'ın dünkü yönetim kurulu toplantısında, yönetim kurulu üyelerinden, François Paul Antoine Rubichon'un istifasının kabulüne, bu istifa ile boşalan yeni yönetim kurulu üyeliğine Augustin Pascal Pierre Louis Marie De Romanet De Beaune'nin yapılacak olan ilk Genel Kurul'un onayına sunulmak üzere yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesine, şirketin yönetim kurulu üyesi Augustin Pascal Pierre Louis Marie De Romanet De Beaune'nin şirketin Yönetim Kurulu Başkan Vekilli olarak seçilmesine, öncesinde Yönetim Kurulu Başkanvekili olarak görev yapmakta olan Pierre Georges Denis Graff'ın görev unvanının sadece yönetim kurulu üyesi olarak belirlenmesine karar verildi.
Şirketin, Riskin Erken Tespiti Komitesi'nden istifa eden Pierre Georges
Denis Graff'ın yerine Augustin Pascal Pierre Louis Marie De Romanet De
Beaune'nin, Kurumsal Yönetim Komitesi'nden istifa eden Francois Paul Antoine
Rubichon'un yerine Augustin Pascal Pierre Louis Marie De Romanet De Beaune'nin
seçilmesine, şirketin Aday Gösterme Komitesi'nden istifa eden Pierre Georges
Denis Graff'ın yerine Augustin Pascal Pierre Louis Marie De Romanet De
Beaune'nin şirketin Aday Gösterme Komitesine seçilmesine ve şirketin Riskin
Erken Tespiti Komitesi, Kurumsal Yönetim Komitesi ve Aday Gösterme Komitesi'nde
belirtilen değişiklikler dışında kalan tüm komite üyelerinin üyeliklerinin
devamına karar verildi.
Boğaz’ın altına dev otopark, sahil boyuna 10 metrelik dolgu
Boğaz’ın altına dev otopark, sahil boyuna 10 metrelik dolgu
Galataport’un yeni imar planlarına göre denizde 10 metre eninde dolgu alanının açılması ve projenin altına 2 katlı otopark yapılması planlanıyor. İstanbul Modern Müzesi’nin yıkımının önünü açan plana karşı Mimarlar Odası dava hazırlığı yapıyor
HÜLYA ÇAYLAK
Yıllardır gündemdeki yerini koruyan Galataport projesinde yeni imar planları belli oldu. Karaköy rıhtımından Mimar Sinan Üniversitesi’ne kadar olan 112 bin 147 metrekarelik alanı kapsayan projenin yeni imar planında önceki planlara göre önemli değişiklikler göze çarpıyor. Yeni planda 1200 metrelik sahil boyunca 10 metre eninde denize dolgu yapılmasına izin verilirken, rekreasyon alanlarının altına da 2 katlı otopark yapılabilecek. Planda, İstanbul Modern’in de yıkılıp yerine kültürel tesis yapılmasının önü açılıyor.12 bin m2’lik dolgu
Planlama alanı, Türkiye Denizcilik İşletmeleri mülkiyetindeki 100 bin 280 metrekarelik alan ve 11 bin 867 metrekarelik alana sahip olacak kazıklı rıhtım alanı (dolgu alanı) ile toplam 112 bin 147 metrekarelik büyüklüğe ulaşacak. Alanda halen TDİ Genel Müdürlüğü, Çinili Han, Karaköy Yolcu Salonu, antrepolar ve Paket Postanesi binaları, ofis binası, büfeler, sıralı dükkanlar (nargileciler) ile atölyeler bulunuyor.
Kruvaziyer liman alanında emsal dikkate alınarak hesaplanacak alanın en az yüzde 15’i terminal ve teknik hizmet alanı olarak planlanırken, en az yüzde 25’i ise turizm tesis alanı olarak ayrılacak.
Kalan alanlar ise ticari alanlar olarak değerlendirilecek. Ticaret alanında alışveriş merkezi, yeme-içme alanları, ticaret üniteleri gibi birimler yer alacak. Turizm alanlarında ise konaklama ve dinlenme tesisleri, otel, butik otel yapılacak.
Projede kamunun kullanabilmesi için açık meydan ve yeşil alan olarak değerlendirilecek rekreasyon alanı içerisindeki Nusretiye Saat Kulesi merkez nokta olarak planlanıyor. Arazinin yüzde 12.4’ü yeşil alan olarak bırakılıyor.
İstanbul Modern yıkılabilir
Projeye göre, kültür alanında müze, sergi ve fuar alanları, tiyatro, sinema, konferans ve toplantı salonlarına yer verilecek. Bu kapsamda İstanbul Modern’in de yer aldığı 4 No’lu antrepo yapısı ile resim ve heykel müzesi olarak tahsisli 5 No’lu antrepo yapısı mevcut kontur ve gabarisinde kültürel tesis alanı olarak kullanılabilecek.
Bunların yıkılıp yapılması halinde ilgili kültür varlıklarının koruma bölge kurulunca onaylanması ve kentsel tarihi doku ile çevresel uyumu dikkate alacak avan projeye göre uygulama yapılması öngörülüyor.
‘İzİnler alınmadı’
Çevresel Etki Değerlendirme Danışma Kurulu Genel Sekreteri Mücella Yapıcı, plandaki en kritik noktanın denize yapılacak dolgu olduğunu belirtti. Yapıcı, dolgu alanı için ilgili kurumlardan izin alınmadığını vurgulayarak, “İzinler plan sonrasına bırakıldı” dedi. Yeni planda rekreasyon alanının altına 2 katlı otopark yapımı için de izin çıktığını söyleyen Yapıcı, “Karaköy herhangi bir kazı çalışması için uygun bir alan değil. Aksine tarihi bölge” dedi.
Yapıcı, plana göre limanın yüzde 85’inin turizm ve ticaret alanı olduğunu vurgulayarak, “Limanda bulunan binaları yıkıp burayı kamusal alan olarak kullanıma açmak yerine, yeni yapılan ticari birimlerle içe kapalı bir ticaret alanı oluşturulacak” dedi.
Yeni plana dava yolda
Plana karşı dava sürecini başlattıklarını ifade eden Mücella Yapıcı, “Daha önce Danıştay tarafından iptal edilen planla arasında bir fark yok. Esas mesele de zaten bu. Hukuken reddedilmiş bir plan, tekrar önümüze sunuluyor” dedi. Yapıcı, plana dava açacaklarını belirterek, “Kamu yararı gözetilmedi ve alan tamamen özelleştirildi. Türkiye’nin en önemli özelleştirmelerinden biri olacak” diye konuştu.
‘Sİluetİ kapatır’
Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi 2. Başkanı Sabri Orcan da, Karaköy’ün kruvaziyer limanı için uygun bir yer olmadığını belirterek, büyük gemilerin limana yanaşmasıyla İstanbul’un siluetinin kapanacağını ifade etti. Orcan, “Şu anda da limana büyük gemiler yanaşıyor ve onların haşmetinden İstanbul’un silueti zayıflıyor” dedi. Limana gemilerin yatay değil, dik yanaşacağını vurgulayan Orcan,
“Böyle bir alan yok, Boğaz’ın yapısı uygun değil. Ayrıca boğaz trafiği açısından da büyük gemiler çok büyük sorun yaratıyor, manevra sahasına ihtiyaçları var”
İDO’dan BUDO’ya ‘indirim’ cevabı
İDO’dan BUDO’ya ‘indirim’ cevabı



BUDO, Bursa - İstanbul arasını 18 TL olarak belirledi. İDO, buna karşılık Pendik -Yalova arasını yolcu için 8 TL’den 5 TL ye, otomobil içinse 58 TL’den 15 TL’ye kadar indirdi.

BURSA Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Deniz Otobüsleri İşletmesi’nin
(BUDO) Mudanya-Kabataş arasındaki ilk seferini yapmasının ardından, İstanbul Deniz Otobüsleri’nden (İDO) karşı atak geldi. Ocak
ayından bu yana tüm hatlarında kampanya başlatan İDO, kampanyasını yolcularına
kısa mesaj yoluyla cep telefonlarına göndererek ‘hatırlattı’.
BUDO’YLA İLGİLİ DEĞİL
Kampanya kapsamında ido.com.tr üzerinden bilet alan yolcuları için Pendik-Yalova seferinde hizmet bedeli hariç yolcu için 8 TL yerine 5 TL, sürücü dahil otomobil içinse 58 TL yerine 15 TL’den başlayan fiyatlarla satış yapıyor.
Bir İDO yetkilisi müşterilerin kampanyadan çok memnun olduklarını belirterek, “Müşterilerimize geçen yaz yaşanan sıkıntıları unutturmak için devamlı ucuz bilet satıyoruz. Bütün hatlarda çok ucuz fiyata bilet bulmak mümkün. Yolcuları yollanan mesajların BUDO’nun seferlerine başlaması ile bir ilgisi yok ama kampanyalarımız onları da etkileyecektir. İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy da ucuz bilet kampanyaları konusunda çok duyarlıyız. Tüm hatlarımızdaki kampanyalar mart ayının sonuna kadar devam edecek” dedi. Bursa ile İstanbul arasında deniz ulaşımı yapan BUDO ise bilet fiyatlarını, tam bilet için 18 TL, öğrenci için ise 14 TL olarak belirlemişti.
BUDO’YLA İLGİLİ DEĞİL
Kampanya kapsamında ido.com.tr üzerinden bilet alan yolcuları için Pendik-Yalova seferinde hizmet bedeli hariç yolcu için 8 TL yerine 5 TL, sürücü dahil otomobil içinse 58 TL yerine 15 TL’den başlayan fiyatlarla satış yapıyor.
Bir İDO yetkilisi müşterilerin kampanyadan çok memnun olduklarını belirterek, “Müşterilerimize geçen yaz yaşanan sıkıntıları unutturmak için devamlı ucuz bilet satıyoruz. Bütün hatlarda çok ucuz fiyata bilet bulmak mümkün. Yolcuları yollanan mesajların BUDO’nun seferlerine başlaması ile bir ilgisi yok ama kampanyalarımız onları da etkileyecektir. İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy da ucuz bilet kampanyaları konusunda çok duyarlıyız. Tüm hatlarımızdaki kampanyalar mart ayının sonuna kadar devam edecek” dedi. Bursa ile İstanbul arasında deniz ulaşımı yapan BUDO ise bilet fiyatlarını, tam bilet için 18 TL, öğrenci için ise 14 TL olarak belirlemişti.
24 Ocak 2013 Perşembe
Hava - İş görüşmesinden uzlaşma çıkmadı
Hava - İş görüşmesinden uzlaşma çıkmadı
23 Ocak 2013 Çarşamba 17:35
İSTANBUL - Türk Hava Yolları ile Türkiye Sivil Havacılık Sendikası (Hava
İş) arasında 24. Dönem Toplu İş Sözleşmesi görüşmelerinde anlaşmaya varılamadı.
Türk Hava Yolları'nın Kamuyu Aydınlatma Platformu'nda yayımlanan açıklamasında,
THY ile Hava İş arasında 16 Ocak 2013 tarihinde başlayan 24. Dönem Toplu İş
Sözleşmesi görüşmeleri çerçevesinde, bugün yapılan toplantıda anlaşmaya
varılamadığı bildirildi.
Açıklamada, taraflarca uyuşmazlık tutanağının imza altına alındığı ve bundan sonraki süreçte görüşmelere arabulucu marifeti ile devam edileceği kaydedildi.
23 Ocak 2013 Çarşamba
3. Havalimanı ihalesi için tarih verildi
3. Havalimanı ihalesi için tarih verildi
23 Ocak 2013 Çarşamba 11:28
Son Güncelleme: 11:35
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı
Binali Yıldırım: "İstanbul'a yapılacak yeni havalimanının işletme süresi 25 yıl
olacak, girişimciler, DHMİ'ye ödeyecekleri kirada yarışacak. İhale ilanına yarın
çıkılacak ve ihale 3 Mayıs 2013 tarihinde yapılacak."
Yıldırım, İstanbul'a yapılacak 3. Havalimanı'nın ilk etabının yer
tesliminin ardından 42 ay içinde tamamlanmasını hedeflediklerini bildirdi.
Yıldırım, havalimanının tam kapasiteyle hizmete girmesiyle toplam 120 bin kişiye
istihdam sağlanacağını açıkladı.
"TTK’nın ana felsefesinden uzaklaşıldı"
"TTK’nın ana felsefesinden uzaklaşıldı"
23 Ocak 2013 Çarşamba 15:34
Son Güncelleme: 15:46
ANKARA (Dünya) - Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali
Müşavirler Odaları Birliği(TÜRMOB) Başkanı Nail Sanlı, düzenlemeyle birlikte
TTK’nın ana felsefesinden uzaklaştırıldığını söyledi.
Yaklaşık 10 yıllık hazırlık sürecinin ardından çıkarılan TTK’nın özellikle
KOBİ’lerin denetimini öngördüğüne dikkat çeken Sanlı,
"Düzenleme Türkiye'deki tüm şirketlerin denetimini kapsama alıyordu.
Geçmişte 800 bin şirketin denetimi öngörülürken yapılan düzenleme ile bin 500- 2
bin civarında şirketin denetim altına alınabileceği ortaya çıkıyor" dedi.
Sanlı, "Eski Türk Ticaret Kanunu'nda şirketlerin murakıbı vardı. Bu
kapsamda 90 bin anonim şirket denetim altındaydı. Bu düzenleme yerine eski Türk
Ticaret Kanunu'ndaki murakıplık sistemi revize edilseydi belki bugünkü bu
denetim düzeninden çok daha yararlı olacaktı" diye konuştu.
Aynı zamanda düzenlemenin Basel 2 ve Basel 3 uygulamalarından da
uzaklaştığını ifade eden Nail Sanlı,
"KOBİ'lerin kredi taleplerde karşılaştıkları zorluklar aynı şekilde devam
edecek. Bu Basel 2-3'e göre aykırıdır. Geçtiğimiz sene AB'de yayımlanan
İlerleme Raporu'nda da bu konular ciddi tenkit edilen konulardı. Bu konuda
yapılan düzenlemenin AB müktesebatıyla ilgili olmadığı söz ediliyordu. Bu
eleştirilerin büyüyerek devam edeceği düşüncesindeyiz" diye konuştu.
TÜRMOB Başkanı Sanlı, bu düzenlemeye, denetimin çerçevesi daraltıldığı
için denetime tabi olanlar dışında denetime taraf olan diğer kesimlerin ciddi
eleştirileri olacağının altını çizdi.
BUDO, Bursa-İstanbul seferlerine başladı
BUDO, Bursa-İstanbul seferlerine başladı
İstanbul ile Bursa arasında deniz ulaşımının sağlanması amacıyla Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan Bursa Deniz Otobüsleri İşletmesi (BUDO)Norveç'ten alınan deniz otobüsü ile ilk seferini gerçekleştirdi.
İtalya, Yunanistan ve Finlandiya'da 3 adet gemi bulduklarını ve kendi şartlarına uyan üç gemiyi satın aldıklarını dile getiren Başkan Altepe, "3 gemiyi satın aldık. Bir gemiyi de kiraladık. 4 gemiyle başlamamız bu işte ciddi olduğumuzu gösteriyor." ifadelerini kullandı.
'GÜNDE KARŞILIKLI İKİ SEFER OLACAK, TALEP OLURSA SEFER SAYISI ARTACAK'
Tarifeli seferlerin yarın başlayacağını vurgulayan Altepe, "Sabah 07.00'da ve 15.30'da Bursa'dan İstanbul'a, yine dönüş İstanbul'dan Bursa'ya 10.30 ve 18.30 saatlerinde olacak. Bu bir başlangıç. Seferler karşılıklı olacak. Şu anda iki gemimiz karşılıklı olarak başladı. Ama elimizde 4 gemi var. Her an artan talebe karşı seferleri yapacağız. Amacımız güçlü bir filo kurmak. Sağlıklı ulaşım olsun istiyoruz. Kalitenin sağlanmasını amaçlıyoruz." şeklinde konuştu.
'TAM 18, İNDİRİMLİ BİLET 14 TL'
Bursa ile İstanbul arasındaki ulaşım köprülerinin artmasının en büyük hedefleri olduğunu anlatan Altepe, "Hayırlı bir günde başlıyoruz. Fiyatlarımız sabit. Gün ve saate göre fiyat dalgalanması olmayacak. Biz insanımızı yanıltmak istemiyoruz. 18 liraya insanımızı taşıyoruz. Öğrenci indirimi de bizde var. 14 lira öğrenci indirimli bilet fiyatı. Biletlerimiz gişelerden ve internetten alınabiliyor. Desteklediğiniz takdirde hizmetimiz devam edecek." bilgisini verdi.
'AMACIMIZ PARA KAZANMAK DEĞİL'
Para kazanma amaçlarının olmadığını vurgulayan Altepe şöyle devam etti: "Sektöre kalite ve istikrar getirme amacımız var. Tüm sistemimiz İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından onaylı. Bizim kimse ile herhangi bir davamız yok. Burayı kiralayarak geldik. Şartnamede Bursa ile ilgili madde koyulmamış. Güney Marmara konulmamış. Buradaki boşluktan dolayı buraya girdik. Amacımız fiyatların dinamik olmasını engellemek ve kaliteyi arttırmak."
15 Ocak 2013 Salı
UPS abandons €5.2bn TNT Express takeover-FT News
High quality global journalism requires investment. Please share this article with others using the link below, do not cut & paste the article. See our Ts&Cs and Copyright Policy for more detail. Email ftsales.support@ft.com to buy additional rights. http://www.ft.com/cms/s/0/42991410-5e1d-11e2-8780-00144feab49a.html#ixzz2I3s1uxRv
UPS abandons €5.2bn TNT Express takeover
By Alex Barker in Brussels, Matt Steinglass in Amsterdam and Anousha Sakoui in London
UPS has abandoned its €5.2bn bid for Dutch delivery group TNT Express in the face of stiff opposition from Europe’s antitrust chief, who is preparing to block the second big tie-up involving a US company in just a year.
The decision to give up on attempts to win clearance from Brussels sent shares in TNT tumbling by as much as 49 per cent and marked a grim start to the year for M&A bankers and for hedge funds who were betting on the deal being completed.
However people close to the deal are already speculating about the prospects of a separate bid for TNT from FedEx, the main rival to UPS. It would need to pay less than UPS and would face fewer competition obstacles.
Joaquín Almunia, the EU competition commissioner, believed the takeover left many European markets with just two or three “integrators” – companies that combine air and road delivery capacities – leading to a poor choice for customers and the threat of higher prices.
UPS had been scrambling to put in place a last-minute package of remedies to win approval, which involved selling a portfolio of assets across Europe to France’s DPD and giving it rights to buy space on the UPS airline.
However, the remedy was extremely complex and involved many uncertainties, such as whether DPD had the ability or inclination to challenge the likes of DHL and UPS in express delivery over the long term.
Few can forget the spate of large mergers which were blocked by the EU antitrust regulator during the technology, media and telecoms boom of 2000.
It was then that the EU commission prevented the $45bn blockbuster deal between US companies General Electric and Honeywell in 2001 from going ahead on competition concerns.
Although US competition authorities had given their stamp of approval to the deal, the EU argued that the integration of Honeywell’s avionics division and GE’s strength in jet engines could lead to dominance of the market.
The move prompted US regulators to accuse their European counterparts of protectionist and anti-business behaviour.
In 2001, the commission also stopped the €5.4bn merger between French electrical equipment makers Schneider Electric and Legrand.
But a year later, a court found that the commission’s economic reasoning for blocking that deal was flawed – and annulled the ruling, causing huge embarrassment for the then-commission head Mario Monti and led to it paying compensation to Schneider.
The lesson was particularly bitter for the Brussels bureaucrats who had been more accustomed to cashing in on the hefty fines imposed on companies breaching competition rules rather than the reverse.
Commission officials told UPS that they were preparing a prohibition decision on those grounds and – crucially – declined to extend the deadline to give it more time to agree terms with DPD. Scott Davis, UPS chief executive, said he was “extremely disappointed”.
EU officials dismissed any suggestion that the tough line, which comes less than a year after Mr Almunia blocked the merger of Deutsche Börse with the New York Stock Exchange, will cause a rift with the US.
But one shareholder in UPS questioned the “heavy hand” of Brussels “meddling” with a successful US company’s ambitions. “It is problematic. It sounds to me like TNT is impaired on its own. So how is competition going to be improved in Europe?” said Richard Platte, a portfolio manager for Ave Maria mutual funds.
Although UPS sees no “realistic prospect” of the deal being cleared, a formal termination of its agreement with TNT will occur once Brussels has officially blocked the deal. A commission spokesperson said: “The commission will take its decision by February 5.”
Brussels has only blocked 22 mergers and acquisitions deals since the introduction of merger control rules in 1989. Almunia requires the approval of the college of EU commissioners to block the UPS-TNT deal, but it is extremely rare for a draft prohibition decision to be overturned.
The failure of the deal is a blow to UPS’s ambitions to gain a stronger foothold in the European market. It agreed to pay TNT a €200m break-fee if the deal fell through on competition grounds.
It leaves TNT Express, the world’s fourth-largest parcel group, without a clear strategy. The company was demerged from its former parent company TNT in 2011 with ta view to making a merger with UPS or FedEx attractive.
Bernard Bot, TNT Express’s acting chief executive, said the company would “focus on executing our existing strategy” and that the company would release a new strategic review “in due course”.
The collapse is yet another blow for dealmakers. According to data provider Thomson Reuters, the advisers would have been on track to earn around $55m, with an estimated $25.4m for the target advisers and $29.6m for the acquirer advisers. Goldman Sachs advised TNT and Lazard advised its advisory board, while Bank of America Merrill Lynch, Morgan Stanley and UBS advised UPS.
With the deal failing, the financial advisers typically will only take home around 10 per cent of that. Globally investment banking fees in 2012 fell 3 per cent to $74.8bn, the slowest period since the 2009, while in Europe bankers fees fell to an eight-year low.
More
On this story
- UPS’s Europe strategy upended by EU
- TNT Express begins rebuilding broken image
- Lex UPS and TNT – delivery failure
- Business Blog TNT Express
- UPS move on TNT poses concern
IN Support Services
However people close to the deal are already speculating about the prospects of a separate bid for TNT from FedEx, the main rival to UPS. It would need to pay less than UPS and would face fewer competition obstacles.
Joaquín Almunia, the EU competition commissioner, believed the takeover left many European markets with just two or three “integrators” – companies that combine air and road delivery capacities – leading to a poor choice for customers and the threat of higher prices.
UPS had been scrambling to put in place a last-minute package of remedies to win approval, which involved selling a portfolio of assets across Europe to France’s DPD and giving it rights to buy space on the UPS airline.
However, the remedy was extremely complex and involved many uncertainties, such as whether DPD had the ability or inclination to challenge the likes of DHL and UPS in express delivery over the long term.
Brussels move stirs memories of other failed deals
The European Commission’s decision to block UPS’s €5bn acquisition of Dutch rival TNT Express is a timely reminder of how the fate of dealmaking can often lie with regulators, writes Lina Saigol.Few can forget the spate of large mergers which were blocked by the EU antitrust regulator during the technology, media and telecoms boom of 2000.
It was then that the EU commission prevented the $45bn blockbuster deal between US companies General Electric and Honeywell in 2001 from going ahead on competition concerns.
Although US competition authorities had given their stamp of approval to the deal, the EU argued that the integration of Honeywell’s avionics division and GE’s strength in jet engines could lead to dominance of the market.
The move prompted US regulators to accuse their European counterparts of protectionist and anti-business behaviour.
In 2001, the commission also stopped the €5.4bn merger between French electrical equipment makers Schneider Electric and Legrand.
But a year later, a court found that the commission’s economic reasoning for blocking that deal was flawed – and annulled the ruling, causing huge embarrassment for the then-commission head Mario Monti and led to it paying compensation to Schneider.
The lesson was particularly bitter for the Brussels bureaucrats who had been more accustomed to cashing in on the hefty fines imposed on companies breaching competition rules rather than the reverse.
EU officials dismissed any suggestion that the tough line, which comes less than a year after Mr Almunia blocked the merger of Deutsche Börse with the New York Stock Exchange, will cause a rift with the US.
But one shareholder in UPS questioned the “heavy hand” of Brussels “meddling” with a successful US company’s ambitions. “It is problematic. It sounds to me like TNT is impaired on its own. So how is competition going to be improved in Europe?” said Richard Platte, a portfolio manager for Ave Maria mutual funds.
Although UPS sees no “realistic prospect” of the deal being cleared, a formal termination of its agreement with TNT will occur once Brussels has officially blocked the deal. A commission spokesperson said: “The commission will take its decision by February 5.”
Brussels has only blocked 22 mergers and acquisitions deals since the introduction of merger control rules in 1989. Almunia requires the approval of the college of EU commissioners to block the UPS-TNT deal, but it is extremely rare for a draft prohibition decision to be overturned.
The failure of the deal is a blow to UPS’s ambitions to gain a stronger foothold in the European market. It agreed to pay TNT a €200m break-fee if the deal fell through on competition grounds.
It leaves TNT Express, the world’s fourth-largest parcel group, without a clear strategy. The company was demerged from its former parent company TNT in 2011 with ta view to making a merger with UPS or FedEx attractive.
Bernard Bot, TNT Express’s acting chief executive, said the company would “focus on executing our existing strategy” and that the company would release a new strategic review “in due course”.
The collapse is yet another blow for dealmakers. According to data provider Thomson Reuters, the advisers would have been on track to earn around $55m, with an estimated $25.4m for the target advisers and $29.6m for the acquirer advisers. Goldman Sachs advised TNT and Lazard advised its advisory board, while Bank of America Merrill Lynch, Morgan Stanley and UBS advised UPS.
With the deal failing, the financial advisers typically will only take home around 10 per cent of that. Globally investment banking fees in 2012 fell 3 per cent to $74.8bn, the slowest period since the 2009, while in Europe bankers fees fell to an eight-year low.
Ceva devleşerek büyüyor-Vietnamlı Lojistik Firması İle İş Ortaklığı-Süper
Ceva devleşerek büyüyor
15 Ocak 2013 Salı 11:13
Ceva, Vietnam'da yeni bir iş ortaklığına imza
attı.
İSTANBUL - Dünya'nın önde gelen tedarik zinciri yönetim şirketi CEVA Lojistik, Vietnamlı Into Trans Lojistik (ITL) Grubu ile yeni bir iş ortaklığına imza attı. CEVA Vietnam‘da Ho Chi Minh'te açtığı merkez ofisi ile Güneydoğu Asya'daki yatırımlarını hızlandırdı.
1999 yılında kurulan ve kurulduğu günden bu yana Vietnam'da son 5 yılın en iyi 500 özel şirketi arasında yerini alarak büyüyen ITL Grubu, şu anda nakliye ve taşımacılık konusunda Vietnam ve Çinhindi'nde pazarının lideri konumunda. CEVA'nın global ağ ve tedarik zinciri hakimiyeti ITL'in yerel pazar hakimiyeti ve altyapı imkanları ile birleşerek, müşterilerine tasarruflu bir kazanç sağlıyor.
İş ortaklığıyla Vietnam CEVA Başkanı Nelson Chow, "Global makro ekonomik durumlara rağmen CEVA'nın Vietnam'da bir ayağının olması bizleri son derece heyecanlandırdı. Operasyonel oluşumun Vietnam'da tam anlamı ile kurulması ile, CEVA'nın güçlü varlığının sürdürülmesi ve Vietnam ve Çinhindi'deki hizmet olanaklarının müşteri ihtiyaçlarını karşılaması konusundaki uzun vadeli öngörülerini elde etme şansı yakaladı. Amacımız, tedarik zinciri sağlayıcısı olarak CEVA'yı geliştirmek, büyütmek."
ITL Vietnam Başkanı Ben Ahn ise "Vietnam'daki bu yeni girişim, hem ITL hem de CEVA için müşterilerimize Nakliye ve Kontrat Lojistiği konusunda daha kapsamlı ve daha iyi çözümler sunması için uzun vadeli ortaklığımızı pekiştiren mükemmel bir dönüm noktası olacak. ITL'in yerel kadrosu ve CEVA'nın öncü global imkanları ile müşterilerimizin ihtiyaçlarını baştan sona karşılayabileceğimize inanıyoruz."
Güneydoğu Asya CEVA Başkan Yardımcısı Loo Seng Tak "Vietnam, stratejik bir alanda konumlandığı ve Güneydoğu Asya ve Çin için ideal bir bağlantı olmasından dolayı, Asya'daki hızlı gelişen bir Pazar haline gelmiştir. Bu ülkede lojistik ve tedarik zinciri alanında kayda değer potansiyeller oluşmakta ve bu da büyümelere yol açmaktadır. Müşteri tekliflerimizi arttırarak Vietnam'daki varlığımızı uzun vadede güçlendirmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz."
OLS Logistics, bünyesine yeni firmalar dahil etti
OLS Logistics, bünyesine yeni firmalar dahil etti
15 Ocak 2013 Salı 17:03
Forwarder olarak sektöre 2008 yılında adım atan OLS
Logistics, üst üste gerçekleştirdiği yatırımlarla bir taraftan müşterilerine
kombine hizmet vermeye başlarken diğer taraftan rekabet gücünü artırıyor.
MERSİN - Forwarder olarak sektöre 2008 yılında adım atan OLS Logistics, üst üste gerçekleştirdiği yatırımlarla bir taraftan müşterilerine kombine hizmet vermeye başlarken diğer taraftan rekabet gücünü artırıyor. Artan rekabet gücü ile firma, müşteri portföyünü de genişletiyor. Sektörünün önde gelen firmalarından ZimLine ve Turkon Line’a çalışan OLS Logistics, bu yıl bünyesine APL ve Containerships’i de ekledi.
Forwarder olarak çalışmaya başlamanın ardından iki yıl önce OLS Konteyner Terminali’ni hayata geçirdiklerini ifade eden OLS Logistics Genel Müdürü Onur Ocak, yatırımlarının bu yıl da devam ettiğini ve makine parklarını genişlettiklerini söyledi. Konteyner terminalinde bin metrekare kapalı alana sahip olduklarını dile getiren Ocak, Zim Line ve Turkon Line’ın yanı sıra bu yıl APL ve Containerships firmalarına da konteyner depolama, elleçleme, tamir bakım gibi hizmet sağlamaya başladıklarını anlattı. Terminallerinde ayrıca konteyner iç dolum hizmeti, mal depolama hizmeti de verebildiklerinden bahseden Ocak, yine rekabet güçlerini artırmak için dokuz adet özmal TIR’dan oluşan araç filosuna sahip olduklarını ve Zim Line’ın şehir içi taşımacılık hizmetini verdiklerini ifade etti.
“Bu yıl yüzde 25 büyüdük”
İyi bir yılı geride bıraktıklarını ve bu dönemde müşteri portföylerini genişletip, yeni yatırımlarla iş hacimlerini yaklaşık yüzde 25 artırdıklarını bildiren Onur Ocak, 2013 hedeflerinin ise bu büyümenin çok üstünde planlandığına değindi. Mevcut durumda makine yatırımlarının devam ettiğini aktaran Ocak, “Gelecek yıl da konteyner terminali kapalı alanımızı 2 bin metrekareye çıkarmayı planlıyoruz” diye konuştu.
Sektöre ilişkin değerlendirme de yapan Onur Ocak, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yeni Trafik Yönetmeliği’nin oluşturduğu sıkıntıları anlattı. Yeni yönetmeliğe göre, dorse üzerine konteyner konulduğu zaman izin verilen 4.25 metre yüksekliğin 4.08 metreye çekildiğini bildiren Ocak, bu uygulamanın 31 Mart tarihine kadar uzatılmasına karşın belirsizlikler bulunmasının sektörü zora soktuğunu vurguladı. 31 Mart sonrasında bu uygulamanın hayata geçip geçmeyeceğinin belli olmadığını kaydeden Ocak, şunları söyledi: “Eğer uygulama yapılacaksa şimdiden konu netleştirilmeli. Tüm firmalar aynı anda araçlarını yenilemek ya da tadilat yaptırmak istese bu taleplerini karşılayacak firma bulmakta zorlanıp yeniden süre uzatılması istemek durumunda kalacaklar. Üstelik High Cube konteynerler dünyanın her yerinde kullanılıyor. Böyle bir uygulama getirilmesi sektöre çok maliyet bindirecek ve sıkıntılar artacak.”
Boğazlara fiber kablo döşeyebilecekler-Önemli Bir Düzenleyici İşlem Haberi
Boğazlara fiber kablo döşeyebilecekler
15 Ocak 2013 Salı 11:27
Altyapı geçiş hakkı ile ilgili yaşanan karmaşayı
ortadan kaldırmak, için hazırladıkları yönetmeliğin 27 Aralık 2012'de Resmi
Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Bakan Yıldırım, Bakanlığın izin verdiği
işletmecilerin gerekli işlemleri tamamlayarak Çanakka
ANKARA - Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım,
altyapı geçiş hakkında tek tarife döneminin başladığını belirterek, "Büyükşehir,
ilçe belediyeleri sınırları, devlet yolları, demiryolları, doğalgaz boru
hatlarının geçtiği yerler, orman sayılan yerler, denizler, göller ve Türk
boğazlarında geçiş hakkı ücretlerinin üst tavanı belirlendi, hiçbir kurum ve
kuruluş kafasına göre fiyat belirleyemeyecek" dedi.
Bakan Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, altyapı geçiş hakkı ile
ilgili belediyeler ve diğer kurumların farklı farklı ücret talebinde
bulunduklarını, izin alma sürelerinin çok uzun sürdüğünü ve bu durumun iletişim
alanında ciddi sorunlara neden olduğunu söyledi.
Altyapı geçiş hakkı ile ilgili yaşanan karmaşayı ortadan kaldırmak, süreci
hızlandırmak için hazırladıkları yönetmeliğin 27 Aralık 2012 tarihinde Resmi
Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Bakan Yıldırım, bu yönetmeliğe göre; geçiş
hakkı ile ilgili koordinasyonu sağlama, tarife belirleme ve geçiş izni verme
işlerini tamamen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın yapacağını
belirtti.
Yıldırım, yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, tarifelerin üst sınırlarının
belirlendiğini ifade ederek, büyükşehir, ilçe belediyeleri sınırları, devlet
yolları, demiryolları, doğalgaz boru hatlarının geçtiği yerler, orman sayılan
yerler, denizler, göller ve Türk boğazlarında altyapı geçiş hakkı ücretlerinin
üst tavanının belirlendiğini ve hiçbir kurum ve kuruluşun kafasına göre fiyat
belirleyemeyeceğini vurguladı.
Bugüne kadar altyapı geçiş hakkı ile ilgili birçok sorun yaşandığına ve bu
sorunların ülkenin haberleşme ve iletişim ağının hızlı gelişmesinin önünde engel
olduğuna işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu konuda, taşınmaz sahiplerinin arazilerinden haberleşme altyapısı
geçişine izin vermek istememeleri, her kamu kurumunun farklı bedel talep etmesi,
geçiş hakkı bedellerine ilişkin işletmeciler ve taşınmaz sahipleri arasında
çıkan uyuşmazlıklar, geçiş hakkı izni alınmasının uzun sürmesi, gereksiz kazılar
yapılarak kaynakların verimsiz kullanılması ve tesis paylaşımının olmaması gibi
birçok sorun ile karşılaşılıyor. Bu sorunları ortadan kaldırmak üzere 655 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile usul ve esasları belirleme yetkisini aldık. Geçiş
hakkı ile ilgili bir yönetmelik hazırladık. Tespit ettiğimiz bu sorunları hızla
ortadan kaldıracağız."
Tek tarife dönemini başlattık
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, altyapı geçiş hakkı
ile ilgili önemli hususlardan birinin de uygulanan geçiş hakkı bedelleri
olduğuna dikkati çekti. Kamu kurum ve kuruluşlarından ve işletmecilerden alınan
görüşler neticesinde Bakanlıkça geçiş hakkı tarifesi oluşturulduğuna işaret eden
Yıldırım, "Maliye Bakanlığının görüşü ile tarifeler yeniden güncellendi. Bundan
sonra taşınmaz sahipleri istedikleri gibi fiyat belirleyemeyecek, istediği gibi
izin verip vermeme keyfiyetleri olmayacak" dedi.
"Ülke kaynaklarının verimli kullanılması sağlanacak"
Bakan Yıldırım, geçiş hakkına ilişkin tüm denetimlerin bakanlığı tarafından
yapılacağını ifade ederek, yeni süreçte ülke kaynaklarının daha verimli ve etkin
bir şekilde kullanılacağını söyledi. Elektronik Haberleşme Bilgi Sistemi'ni
(EHAB) kuracaklarını da belirten Yıldırım, "Elektronik haberleşme altyapı
bilgilerinin coğrafi bilgi sistemi ile entegre edilecek şekilde bir sistem
kuracağız. Sistemin kurulmasıyla birlikte elektronik haberleşme altyapısını tek
bir sistem üzerinden göreceğiz. Bu durum karar alma ve politika belirlemede bize
büyük bir kolaylık sağlamış olacak. İşletmecilerin kurdukları altyapıya ilişkin
güzergah ve kapasite bilgilerini EHAB sistemine gireceğiz. Böylece daha sonra
gelecek talepleri değerlendirirken güzergaha bakacağız, orada daha önce tesis
edilmiş fazla kapasite var ise yeni tesis izni verme yerine, mevcut tesis
paylaşımına yönlendireceğiz. Böylece gereksiz yere yeniden kazılar yapılmayacak,
ülkenin kaynakları gereksiz yere harcanmamış olacak" diye konuştu.
"Boğazlara fiber kablo döşeyebilecekler"
İşletmecilerin, denizlerden, boğazlardan, sınırlardan ve ormanlardan geçiş
hakkı için öncelikle Bakanlığa başvuracaklarına vurgu yapan Bakan Yıldırım,
Bakanlığın izin verdiği işletmecilerin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında
gerekli işlemleri tamamlayarak Çanakkale ve İstanbul boğazlarında fiber kablo
döşeyebileceklerini kaydetti.
Bilginin hızlı dağıtılması için yüzyıllar önce matbaanın icadı ne kadar
önemliyse, bugün de genişbant internet erişiminin her eve ulaştırılmasının aynı
derecede önemli olduğuna işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bilgi çağında yaşıyoruz, hız ve zaman çok kıymetli. Son bir yıl içinde
internet trafiği 4 kat arttı. İnternet; evimizdeki televizyon, bilgisayar gibi
ev aletlerinden tutun da, otomobilinize, banka ve resmi kurum ve kuruluşlardaki
tüm işlemlerinize kadar her işin içinde var. Hayatımıza bu kadar çok fazla giren
bir aracın, yaygınlaştırılması, daha etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak
bizim temel görevlerimiz arasında yer alıyor.
Bu kapsamda, 2003 yılından bu yana genişbantın yaygınlaştırılması, sayısal
uçurumun ortadan kaldırılması için çok çalıştık ve bu anlamda önemli adımlar
attık."
Boğazlara fiber kablo döşeyebilecekler-Önemli Bir Düzenleyici İşlem Haberi
Boğazlara fiber kablo döşeyebilecekler
15 Ocak 2013 Salı 11:27
Altyapı geçiş hakkı ile ilgili yaşanan karmaşayı
ortadan kaldırmak, için hazırladıkları yönetmeliğin 27 Aralık 2012'de Resmi
Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Bakan Yıldırım, Bakanlığın izin verdiği
işletmecilerin gerekli işlemleri tamamlayarak Çanakka
ANKARA - Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım,
altyapı geçiş hakkında tek tarife döneminin başladığını belirterek, "Büyükşehir,
ilçe belediyeleri sınırları, devlet yolları, demiryolları, doğalgaz boru
hatlarının geçtiği yerler, orman sayılan yerler, denizler, göller ve Türk
boğazlarında geçiş hakkı ücretlerinin üst tavanı belirlendi, hiçbir kurum ve
kuruluş kafasına göre fiyat belirleyemeyecek" dedi.
Bakan Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, altyapı geçiş hakkı ile
ilgili belediyeler ve diğer kurumların farklı farklı ücret talebinde
bulunduklarını, izin alma sürelerinin çok uzun sürdüğünü ve bu durumun iletişim
alanında ciddi sorunlara neden olduğunu söyledi.
Altyapı geçiş hakkı ile ilgili yaşanan karmaşayı ortadan kaldırmak, süreci
hızlandırmak için hazırladıkları yönetmeliğin 27 Aralık 2012 tarihinde Resmi
Gazete'de yayımlandığını hatırlatan Bakan Yıldırım, bu yönetmeliğe göre; geçiş
hakkı ile ilgili koordinasyonu sağlama, tarife belirleme ve geçiş izni verme
işlerini tamamen Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın yapacağını
belirtti.
Yıldırım, yürürlüğe giren yönetmeliğe göre, tarifelerin üst sınırlarının
belirlendiğini ifade ederek, büyükşehir, ilçe belediyeleri sınırları, devlet
yolları, demiryolları, doğalgaz boru hatlarının geçtiği yerler, orman sayılan
yerler, denizler, göller ve Türk boğazlarında altyapı geçiş hakkı ücretlerinin
üst tavanının belirlendiğini ve hiçbir kurum ve kuruluşun kafasına göre fiyat
belirleyemeyeceğini vurguladı.
Bugüne kadar altyapı geçiş hakkı ile ilgili birçok sorun yaşandığına ve bu
sorunların ülkenin haberleşme ve iletişim ağının hızlı gelişmesinin önünde engel
olduğuna işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:
"Bu konuda, taşınmaz sahiplerinin arazilerinden haberleşme altyapısı
geçişine izin vermek istememeleri, her kamu kurumunun farklı bedel talep etmesi,
geçiş hakkı bedellerine ilişkin işletmeciler ve taşınmaz sahipleri arasında
çıkan uyuşmazlıklar, geçiş hakkı izni alınmasının uzun sürmesi, gereksiz kazılar
yapılarak kaynakların verimsiz kullanılması ve tesis paylaşımının olmaması gibi
birçok sorun ile karşılaşılıyor. Bu sorunları ortadan kaldırmak üzere 655 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ile usul ve esasları belirleme yetkisini aldık. Geçiş
hakkı ile ilgili bir yönetmelik hazırladık. Tespit ettiğimiz bu sorunları hızla
ortadan kaldıracağız."
Tek tarife dönemini başlattık
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Yıldırım, altyapı geçiş hakkı
ile ilgili önemli hususlardan birinin de uygulanan geçiş hakkı bedelleri
olduğuna dikkati çekti. Kamu kurum ve kuruluşlarından ve işletmecilerden alınan
görüşler neticesinde Bakanlıkça geçiş hakkı tarifesi oluşturulduğuna işaret eden
Yıldırım, "Maliye Bakanlığının görüşü ile tarifeler yeniden güncellendi. Bundan
sonra taşınmaz sahipleri istedikleri gibi fiyat belirleyemeyecek, istediği gibi
izin verip vermeme keyfiyetleri olmayacak" dedi.
"Ülke kaynaklarının verimli kullanılması sağlanacak"
Bakan Yıldırım, geçiş hakkına ilişkin tüm denetimlerin bakanlığı tarafından
yapılacağını ifade ederek, yeni süreçte ülke kaynaklarının daha verimli ve etkin
bir şekilde kullanılacağını söyledi. Elektronik Haberleşme Bilgi Sistemi'ni
(EHAB) kuracaklarını da belirten Yıldırım, "Elektronik haberleşme altyapı
bilgilerinin coğrafi bilgi sistemi ile entegre edilecek şekilde bir sistem
kuracağız. Sistemin kurulmasıyla birlikte elektronik haberleşme altyapısını tek
bir sistem üzerinden göreceğiz. Bu durum karar alma ve politika belirlemede bize
büyük bir kolaylık sağlamış olacak. İşletmecilerin kurdukları altyapıya ilişkin
güzergah ve kapasite bilgilerini EHAB sistemine gireceğiz. Böylece daha sonra
gelecek talepleri değerlendirirken güzergaha bakacağız, orada daha önce tesis
edilmiş fazla kapasite var ise yeni tesis izni verme yerine, mevcut tesis
paylaşımına yönlendireceğiz. Böylece gereksiz yere yeniden kazılar yapılmayacak,
ülkenin kaynakları gereksiz yere harcanmamış olacak" diye konuştu.
"Boğazlara fiber kablo döşeyebilecekler"
İşletmecilerin, denizlerden, boğazlardan, sınırlardan ve ormanlardan geçiş
hakkı için öncelikle Bakanlığa başvuracaklarına vurgu yapan Bakan Yıldırım,
Bakanlığın izin verdiği işletmecilerin ilgili kamu kurum ve kuruluşlarında
gerekli işlemleri tamamlayarak Çanakkale ve İstanbul boğazlarında fiber kablo
döşeyebileceklerini kaydetti.
Bilginin hızlı dağıtılması için yüzyıllar önce matbaanın icadı ne kadar
önemliyse, bugün de genişbant internet erişiminin her eve ulaştırılmasının aynı
derecede önemli olduğuna işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu:
"Bilgi çağında yaşıyoruz, hız ve zaman çok kıymetli. Son bir yıl içinde
internet trafiği 4 kat arttı. İnternet; evimizdeki televizyon, bilgisayar gibi
ev aletlerinden tutun da, otomobilinize, banka ve resmi kurum ve kuruluşlardaki
tüm işlemlerinize kadar her işin içinde var. Hayatımıza bu kadar çok fazla giren
bir aracın, yaygınlaştırılması, daha etkin ve verimli kullanılmasını sağlamak
bizim temel görevlerimiz arasında yer alıyor.
Bu kapsamda, 2003 yılından bu yana genişbantın yaygınlaştırılması, sayısal
uçurumun ortadan kaldırılması için çok çalıştık ve bu anlamda önemli adımlar
attık."
Powerhaul locomotives to be produced jointly by TULOMSAS and General Electric
Powerhaul locomotives to be produced jointly by TULOMSAS and General Electric
15 Ocak 2013 Salı 15:27
PowerHaul locomotives have been made available for production by Turkey Locomotive and Motor Industry A.S. (TULOMSAS) and General Electric. Accordingly, a total of 50 locomotives will be produced, including 20 for the Turkish State Railways (TCDD) and 30 for foreign market. An investment totaling $150 million has been made for the design and development of locomotives, as well as for the technology transfer to Turkey. Speaking on the sidelines of the publicity and customer-supplier meeting of PowerHaul locomotive, Lorenzo Simonelli, the President and CEO of General Electric (GE) Transportation said that PowerHaul locomotives would be used in the entire world. "This journey is parallel to Turkey’s targets for the year 2023. This partnership also provides Turkey with added value in terms of its targets focusing on investments in railways," Simonelli added.
THY filosuna 150 yeni uçak açıklaması
THY filosuna 150 yeni uçak açıklaması
15 Ocak 2013 Salı 13:58
THY yetkilileri, firmalarla görüşmelerin sürdüğünü,
alınan herhangi bir yönetim kurulu kararı bulunmadığını bildirdi.
İSTANBUL - Türk Hava Yolları (THY) yetkilileri, filoya yeni 150 uçak
katılacağı iddialarıyla ilgili, bu konuda firmalarla görüşmelerin sürdüğünü,
alınan herhangi bir yönetim kurulu kararı bulunmadığını bildirdi.
THY yetkilileri, bazı basın yayın organlarında yer alan "THY'den dev
sipariş. THY, filosuna 150 yeni uçak alacak" haberleriyle ilgili AA muhabirine
bilgi verdi.
THY Yönetim Kurulu'nun Airbus ve Boeing firmalarıyla yeni alınacak uçak
konusundaki görüşmelerinin başladığını belirten yetkililer, görüşmelerin devam
ettiğini ve henüz bu konuda alınan herhangi bir yönetim kurulu kararının
bulunmadığını kaydetti.
THY, 2012 yılında önümüzdeki 4 yıl içinde teslim alınmak üzere 20 Boeing
777-300 ve 15 Airbus 330-300 uçakları için anlaşma imzalamıştı.
Emtia Nakliyat Sigortası Genel Şartları-Mal Sigortası-Yargıtay Kararı
Emtilar taşıma sözleşmesine göre davalı şirketçe teminat altına alınmasına rağmen, hasar gerçekleştiğinde ödeme yapılmamıştır.
Kararda önem arzeden temel husus, emtia nakliye sigortası genel şartlarının dikkate alınması ve savunma ve değerlendirmelerin bu bağlamda gerçekleştirilmesi durumunda;
Güvende ve Mutlu Kalın
Avukat Erdal Avcı
avukaterdalavci@gmail.com
avukaterdalavci@blogspot.com
Kararda önem arzeden temel husus, emtia nakliye sigortası genel şartlarının dikkate alınması ve savunma ve değerlendirmelerin bu bağlamda gerçekleştirilmesi durumunda;
- Sigortanın akidinin nakliyeyi bizzat yapıp yapmadığı veya adamlarına yaptırıp yaptırmadığı?
- Yaptırdı ise kaptan ve gemi adamlarının , hile ve hud'a, ihmal, ihtiyatsızlık,ehliyetsizlik durumunun incelenmiş olması
- Sigorta tazminatı hususu
Güvende ve Mutlu Kalın
Avukat Erdal Avcı
avukaterdalavci@gmail.com
avukaterdalavci@blogspot.com
DMO için ürettiği damper filosunu teslim etti
DMO için ürettiği damper filosunu teslim etti
15 Ocak 2013 Salı 09:27
EMK Treyler, yurtiçinde gerçekleştirdiği projelerine
bir yenisini daha ekledi.
Emek Group bünyesinde 2011 yılı başında üretime başladığı damper pazarında,
kısa sürede yalnızca yurtiçinde değil, yurtdışı pazarda da yer edinmeyi başaran
EMK Treyler, yurtiçinde gerçekleştirdiği projelerine bir yenisini daha ekledi.
Türkiye’deki kamu kurumlarıyla da çalışmalarına başladıklarını söyleyen EMK
Treyler Genel Müdürü Osman Uslu, bu anlamda ilk çalışmalarını tamamladıklarını
belirterek, “23-24 Kasım tarihlerinde Devlet Malzeme Ofisi (DMO) ile yaptığımız
50 araçlık filo sözleşmesi kapsamında üretmiş olduğumuz ilk 25 araçlık 24
metreküp kapasiteye sahip kasalı damper filosunun teslimini gerçekleştirdik. MAN
Kamyon Otobüs AŞ ile ortak olarak yürüttüğümüz bu projede, MAN TGS 41 400 2012
model araçlar için ürettiğimiz 24 metreküplük kasalı damperler ile markamızı
‘boğa gibi güçlü damper’ imajını yineledik” dedi.
EMK Damperler, Silivri'deki dev fabrikada üretiliyor
EMK damperlerin, İstanbul Silivri’deki 30 bin metrekare kapalı, bin 500 metrekare açık stok alanına sahip olan fabrikada üretildiğinden bahseden Osman Uslu, damperlerin yine Silivri E5 Karayolu üzerinde yer alan 3 bin 500 metrekarelik showroom’da sergilendiğini ifade etti. Uslu, EMK markasının, aynı zamanda Avrupa’nın önemli damper ve treyler markalarına da üretim yaptığını dile getirdi.
Emek Group’un otomotiv, treyler, telekomünikasyon ve enerji gibi farklı sektörlerde yatırımı olduğunu kaydeden Osman Uslu, dünyanın 34 ülkesine ihracat gerçekleştirdiklerini bildirdi. “Grubun en önemli özelliği yüzde 100 Türk sermayesi ile kurulmuş ve işletmesinin halen yerli sermaye ile yürütülüyor olması” diyen Uslu, Silivri Kavaklı Sanayi Bölgesi’nde 30 bin metrekare alanda kurulu olan Emek Grou’un, toplam 286 çalışanıyla daha çok üretim, daha çok istihdam ve ülke ekonomisine daha yüksek katma değer ilkesiyle faaliyetlerini sürdürdüğünü vurguladı. Emek Group olarak uzun yıllar Türkiye’de ve dünyanın çeşitli bölgelerinde damper ve treyler imalatı yapan firmalara tedarikçi olarak hizmet sunduklarını hatırlatan Uslu, şöyle devam etti: “Şasi ve şasi bağlantı parçaları ile üst yapı bağlantı parçaları tedarikçisi olarak çok ciddi tecrübe ve bilgi birikimi elde ettik. Üreticilere daha kaliteli ürünler sunabilmek adına çok önem arz eden ISO 9001, ISO 14001, OHSAS 18001 ve ISO EN 3834-2 proseslerini uyguladık. Kaliteli ürünlerinden edindiğimiz sektörel tecrübe, Türk, Alman, Fransız mühendislerin iki buçuk yıllık Ar-Ge çalışmalarıyla yatırımlarımızı birleştirerek 2011 yılı başından itibaren kendi markamız olan EMK ile damper ve treyler imalatına da başladık.”
EMK Damperler, Silivri'deki dev fabrikada üretiliyor
EMK damperlerin, İstanbul Silivri’deki 30 bin metrekare kapalı, bin 500 metrekare açık stok alanına sahip olan fabrikada üretildiğinden bahseden Osman Uslu, damperlerin yine Silivri E5 Karayolu üzerinde yer alan 3 bin 500 metrekarelik showroom’da sergilendiğini ifade etti. Uslu, EMK markasının, aynı zamanda Avrupa’nın önemli damper ve treyler markalarına da üretim yaptığını dile getirdi.
Emek Group’un otomotiv, treyler, telekomünikasyon ve enerji gibi farklı sektörlerde yatırımı olduğunu kaydeden Osman Uslu, dünyanın 34 ülkesine ihracat gerçekleştirdiklerini bildirdi. “Grubun en önemli özelliği yüzde 100 Türk sermayesi ile kurulmuş ve işletmesinin halen yerli sermaye ile yürütülüyor olması” diyen Uslu, Silivri Kavaklı Sanayi Bölgesi’nde 30 bin metrekare alanda kurulu olan Emek Grou’un, toplam 286 çalışanıyla daha çok üretim, daha çok istihdam ve ülke ekonomisine daha yüksek katma değer ilkesiyle faaliyetlerini sürdürdüğünü vurguladı. Emek Group olarak uzun yıllar Türkiye’de ve dünyanın çeşitli bölgelerinde damper ve treyler imalatı yapan firmalara tedarikçi olarak hizmet sunduklarını hatırlatan Uslu, şöyle devam etti: “Şasi ve şasi bağlantı parçaları ile üst yapı bağlantı parçaları tedarikçisi olarak çok ciddi tecrübe ve bilgi birikimi elde ettik. Üreticilere daha kaliteli ürünler sunabilmek adına çok önem arz eden ISO 9001, ISO 14001, OHSAS 18001 ve ISO EN 3834-2 proseslerini uyguladık. Kaliteli ürünlerinden edindiğimiz sektörel tecrübe, Türk, Alman, Fransız mühendislerin iki buçuk yıllık Ar-Ge çalışmalarıyla yatırımlarımızı birleştirerek 2011 yılı başından itibaren kendi markamız olan EMK ile damper ve treyler imalatına da başladık.”
Lojistik Sektörü Yeni Bir Döneme Girdi, Taşımacılıktan Lojistiğe Bakış Açısı Devrimi
Forsa Denizcilik, depolama ve inşaat yatırımlarını da sürdürüyor
15 Ocak 2013 Salı 09:41
Forsa Denizcilik, depolama ve inşaat sektöründeki
yatırımlarını da sürdürüyor.
Türkiye ve uluslararası denizcilik ve dış ticaret piyasalarında 2001 yılından
bu yana yük ve gemi operatörlüğü, gemi kiralama, acentelik, forvarderlik,
temsilcilik, dış ticaret, teknik gemi yönetimi, depoculuk ve inşaat alanlarında
faaliyet yürüten Forsa Denizcilik, depolama ve inşaat sektöründeki yatırımlarını
da sürdürüyor. Aktif olarak İstanbul Göztepe merkez ofis ile Silivri, İzmir,
İzmit, İskenderun, Mersin, Antalya, Tekirdağ, Bandırma, Karadeniz Ereğli, Samsun
ve Trabzon ofislerinde faaliyetlerini sürdürdüklerini belirten Forsa Denizcilik,
firma sahibi Murat Hılkın, “Başlangıçta sadece denizcilik ve dış ticaret
sektörlerinde faaliyet gösteren şirketimiz, 2000’li yılların ortalarında
depolama ve 2010’da da inşaat sektörlerinde hizmet vermeye başladı” dedi. İnşaat
sektöründe ofis konseptli bina projeleri ile 2013 yılında da faaliyetlerine
devam edeceklerine değinen Hılkın, “Grup bünyesindeki depo inşası faaliyetleri
de diğer taraftan sürdürülecektir Depoculuk konusunda yeni bir projemiz var.
İzmir’de bulunan tesise ilave olarak İzmit, Mersin ve Samsun bölgelerinde de
kısa ve orta vadeli yatırım planlarımız bulunuyor. Depo inşaatlarının yapılması
projelendirilmiş durumda” diye konuştu.
Dünyadaki küresel krizin etkilerinin görülmeye başladığı 2008 ve sonrasında yaşanan daralmanın yansımalarıyla, Forsa Denizcilik’in yeni stratejiler geliştirip alternatif pazarlar ve sektörlere yöneldiğini belirten Murat Hılkın, “Maliyet esaslı ve sonuç odaklı çalışmalarına hız verdik. 2001 yılından bu yana sıvı ve katık kükürt, sülfürik asit ve çinko oksitte Türkiye temsilciliğini yapmakta olduğumuz Chemtrade Aglobis Ag. firması ile birlikte Türkiye’de yabancı sermaye ortaklı yatırımlar konusunda halihazırda çalışmalarımız devam ediyor. Bu ortaklıkların 2013 sonu, 2014 ilkyarısında hayata geçirilmesi planlanıyor” şeklinde konuştu.
Faaliyet içinde bulundukları sektörlerin tamamında görülen en önemli sıkıntının, Türkiye’de ve dünyadaki finansal aktörlerin piyasalara duyduğu güvensizliğin getirdiği geleceğin belirsizliği ve uzun vadeli bağlantıların yapılamaması nedeniyle oluşan istikrarsızlık olduğunu dile getiren Hılkın, “Buradan çıkışın da ancak tüm oyuncuların sürdürülebilir maliyet esaslı üretim ve işletme modellemeleri ile gerçekçi kar marjlı ve uzun dönemli bağlantıların sağlanmasıyla mümkün olacağını düşünüyoruz” dedi.
“Sektör yeni bir döneme girdi”
Denizcilik sektörünün 2008‘in son çeyreğinde yaşanan emtia krizi ve çöküş ile yeni bir döneme girdiğini anımsatan Murat Hılkın, “1990’lı yılların başından itibaren faaliyet gösterdiğimiz denizcilik sektöründe pek çok kriz yaşandı. Sonrasında 2004-2008 periyodunda dünyadaki bol para dönemi ile tarihinde görülmemiş bir şekilde denizcilik sektörünün yıldızı parladı. An itibariyle görünen odur ki yakın ve orta vadedeki şartlar şirketlere maliyet ve verimlilik esaslı çalışmayı dikte ettirmektedir. Bu münasebetle çalışma bölgelerimizi ve sektörlerimizi çeşitlendirerek gübre, tahıl ve yem hammaddesi taşımalarına, proje taşımacılığı ile kapıdan kapıya her tür ve miktarda taşımacılığı da faaliyetlerimize eklemiş bulunmaktayız” ifadesini kullandı.
Dünyadaki küresel krizin etkilerinin görülmeye başladığı 2008 ve sonrasında yaşanan daralmanın yansımalarıyla, Forsa Denizcilik’in yeni stratejiler geliştirip alternatif pazarlar ve sektörlere yöneldiğini belirten Murat Hılkın, “Maliyet esaslı ve sonuç odaklı çalışmalarına hız verdik. 2001 yılından bu yana sıvı ve katık kükürt, sülfürik asit ve çinko oksitte Türkiye temsilciliğini yapmakta olduğumuz Chemtrade Aglobis Ag. firması ile birlikte Türkiye’de yabancı sermaye ortaklı yatırımlar konusunda halihazırda çalışmalarımız devam ediyor. Bu ortaklıkların 2013 sonu, 2014 ilkyarısında hayata geçirilmesi planlanıyor” şeklinde konuştu.
Faaliyet içinde bulundukları sektörlerin tamamında görülen en önemli sıkıntının, Türkiye’de ve dünyadaki finansal aktörlerin piyasalara duyduğu güvensizliğin getirdiği geleceğin belirsizliği ve uzun vadeli bağlantıların yapılamaması nedeniyle oluşan istikrarsızlık olduğunu dile getiren Hılkın, “Buradan çıkışın da ancak tüm oyuncuların sürdürülebilir maliyet esaslı üretim ve işletme modellemeleri ile gerçekçi kar marjlı ve uzun dönemli bağlantıların sağlanmasıyla mümkün olacağını düşünüyoruz” dedi.
“Sektör yeni bir döneme girdi”
Denizcilik sektörünün 2008‘in son çeyreğinde yaşanan emtia krizi ve çöküş ile yeni bir döneme girdiğini anımsatan Murat Hılkın, “1990’lı yılların başından itibaren faaliyet gösterdiğimiz denizcilik sektöründe pek çok kriz yaşandı. Sonrasında 2004-2008 periyodunda dünyadaki bol para dönemi ile tarihinde görülmemiş bir şekilde denizcilik sektörünün yıldızı parladı. An itibariyle görünen odur ki yakın ve orta vadedeki şartlar şirketlere maliyet ve verimlilik esaslı çalışmayı dikte ettirmektedir. Bu münasebetle çalışma bölgelerimizi ve sektörlerimizi çeşitlendirerek gübre, tahıl ve yem hammaddesi taşımalarına, proje taşımacılığı ile kapıdan kapıya her tür ve miktarda taşımacılığı da faaliyetlerimize eklemiş bulunmaktayız” ifadesini kullandı.
Uçaktan daha hızlı teslim dönemi
Uçaktan daha hızlı teslim dönemi
14 Ocak 2013 Pazartesi 16:38
Batu Lojistik firmasının geliştirdiği MİNİVAN adı
verilen sistem ile uçaktan daha hızlı teslim dönemi başladı.
İSTANBUL - Batu Lojistik firmasının geliştirdiği MİNİVAN sistemi, Avrupa’ya taşınan ürünlerde teslimat hızıyla uçağa bir alternatif oluşturuyor. Avrupa’nın birçok noktasına 36 ila 40 saat arasında ve aynı araçta 3 tip ürün taşınmasına olanak sağlayan sistem, uçaktan daha pratik oluşuyla lojistik sektörüne ivme kazandırıyor.
Tek bir kurşun kalemden, o kalemin üretildiği fabrikanın dünyanın herhangi bir köşesine taşınmasına kadar geniş bir lojistik hizmeti sağlayabilen Batu Lojistik, geliştirdiği yeni taşıma yöntemiyle belki de "Gerilla Lojistik" olarak adlandırılabilecek bir hizmet sunuyor. Tek bir araçta yanıcı ve tehlikeli maddelerin, soğuk tutulması gereken ürünlerin ve askılı taşıma gerektiren ürünlerin transferinin gerçekleştirilebildiği sistem, Avrupa’nın herhangi bir noktasına 36-40 saat arasında, İngiltere’ye ise 3 günde teslimat yapabiliyor. Yöntemin özellikle acil gönderimlerde tercih edildiğine değinen Batu Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Taner Ankara, İtalya’ya defile için kıyafet gönderiminden Fransa’ya kurbağa taşımasına kadar birçok alanda bu yöntemin müşteriler tarafından sıklıkla kullanıldığına değindi.
"Uçaktan daha çabuk teslimat yapıyor"
Acil gönderimlerde sadece uygun uçağın zamanının beklenmesi ve kargonun yüklenmesinin bile 36 saati geçebileceğine değinen Taner Ankara, Batu Lojistik’in minivan sistemini, uçaktan daha pratik, ihtiyaçtan doğan ve Ar-Ge çalışmalarıyla güçlendirilmiş bir yöntem olarak değerlendiriyor. 1500 kilograma kadar sevkiyat gerçekleştirebilen minivan sistemi ile taşınan ürünler Batu Lojistik tarafından sigortalanıyor ve güvence altına alınıyor
"Tayland sadece turizm yeri değil, Asya'ya sıçrama üssü"

"Tayland sadece turizm yeri değil, Asya'ya sıçrama üssü"
15 Ocak 2013 Salı 07:51
Tarihi eserleri ve doğal güzellikleriyle ilk akla gelen
Tayland, farklı sektörlerde taşıdığı ekonomik potansiyeliyle Türk yatırımcıları
bekliyor.
Taylan BÜYÜKŞAHİN
İSTANBUL - DEİK Türk-Tayland İş Konseyi Başkan Yardımcısı Cemil Çakar ile
Tayland'daki iş fırsatlarını konuşmak için bir araya geldiğimizde, açık söylemek
gerekirse Tayland'ın bu kadar fazla iş potansiyeline sahip olduğunu tahmin
etmiyordum. Cemil Çakar aynı zamanda Tayland Fahri Ticaret Müşaviri, Tayland
Ticaret Bakanlığı'na bağlı olarak çalışıyor. Yani, ülke ekonomisine fazlasıyla
hakim.
"Tayland'ı sadece turizm ülkesi olarak görmek yanlış. Tayland, Asya'ya
açılan bir kapı" diyen Çakar, Türkiye ile Tayland arasındaki ikili ticaretin
artırılması için çalıştığını söyledi. Her iki ülkenin makro ekonomik ve nüfus
yapılarının birbirine yakın olduğunu belirten Çakar, Tayland'ın ASEAN'a
(Güneydoğu Asya Ekonomik İşbirliği Örgütü) üye olduğuna dikkat çekti. Çakar,
"Bir Türk yatırımcısı Tayland'da bir fabrika kurduğu zaman, bütün malını ASEAN'a
gümrüksüz satıyor. Hatta 'ASEAN +3' denilen Çin, Japonya ve Kore'ye de bu
şekilde mallarını ihraç edebiliyor" dedi.
Tayland'daki yabancı yatırımcıların yüzde 50'sinin Japonlar olduğunu
anlatan Cemil Çakar, "Bu nedenle sanayi altyapısı gelişmiş durumda. Rekabetçi,
nitelikli ve sadık işçiler bulabiliyorsunuz. Yabancılara çok saygılılar ve
güvenli bir ülke" diye konuştu.
Potansiyel kullanılmıyor
Tayland'ın tüm dünyayla ticaret hacminin 475 milyar dolar olduğuna değinen
Çakar, Türkiye'nin 1.3 milyar dolarla bunda sadece yüzde 0.28'lik bir paya sahip
olduğunu kaydetti. Bu payın oldukça düşük olduğuna vurgu yapan Çakar, iki
ülkenin taşıdığı potansiyeliyle çok daha yüksek rakamlara ulaşmasının mümkün
olduğunun altını çizdi.
The Board of Investment of Thailand isminde bir yatırım geliştirme
ajansının olduğunu anlatan Çakar, bu ajansın, yabancı yatırımları yönlendirmek
ve geliştirmek üzere kurulduğunu, yatırımın niteliğine göre doğru yer, vergi
indirimleri ve teşvikler sunduğunu ifade etti.
Tayland'daki müteahhitlik fırsatlarına dikkat çeken Çakar, şunları söyledi:
"Tayland 2012-2022 dönemi için bin 915 kilometre hızlı tren projeleri için 15.3
milyar dolar yatırım yapacak olup, bu yatırımlarda Türk vagon sanayi için
fırsatlar olabilir. Bangkok' a 350 kilometre mesafede Bengal Körfezi kıyısında
205 kilometrekare alana yaklaşık 12 milyar dolarlık DAWEI Limanı ve Organize
Sanayi Bölgesi projesi yapılacak. Bu proje içerisinde ve bağlantı yolları
yapımında Türk müteahhit ve altyapı şirketlerimiz için çok önemli potansiyeller
mevcut."
Zeytinyağı tanınmıyor
Tayland'da zeytinyağının henüz tanınmadığını dile getiren Çakar,
zeytinyağında üst gelir grubuna hitap edilebileceğini söyledi. Zeytinyağını
sadece Tayland için değil, tüm Asya için belirttiğini vurgulayan Çakar, orada da
sağlıklı, organik gıdalar tüketildiğini ve zeytinyağına mutlaka talep geleceğini
aktardı. Savunma sanayisinde de Tayland'ın önemli bir potansiyele sahip olduğunu
kaydeden Çakar, "Savunmada zırhlı araçlar, ekipmanlar, sahil koruma botları gibi
ürünler alıyorlar. Tarım makineleri, mermer ve çeşitli madenler de ihraç
edilebilir. Amacımız ikili ticareti artırmak. Oraya götürdüğümüz bazı Türk
işadamları 'Burada neden şimdiye kadar yokuz' diye şaşkınlıklarını dile
getiriyorlar. Tayland hükümeti de Türkiye ile ticareti artırmak istiyor. Sadece
ihracatı değil, ikili ticareti artırmak istiyorlar. Oradaki fuarlara katılmamız
lazım. Çok ciddi bir petrokimya sektörü var. Dünyanın önde gelen petrol
markalarının Tayland'da tesisleri var. Tayland, net petrol ithalatçısıdır. Ancak
petrolü ithal etmesine rağmen petrokimya ürünlerinde ihracat fazlası veren bir
ülkedir" şeklinde konuştu.
SPA ve golf işbirliği yapılabilir
Turizmde de SPA alanında işbirlikleri yapılabileceğine dikkat çeken Cemil
Çakar, "SPA konusunda Tayland çok iyi bir seviyede. Golf de Tayland'da çok
popüler. Ruslar kışın Tayland'a çok gidiyorlar. Bizim Antalya'da yaptığımız
yatırımların benzerlerini orada kurabiliriz. Tayland sıcak bir ülke olmasına
rağmen önemli bir deri ve kürk satışı yapılıyor. Mücevher takıda da Tayland'a
satış yapılabilir. Tayland yatırım yapılabilir, hatta yapılması gereken bir yer.
Hem ülkenin iç potansiyeli, hem de bölge potansiyeli için doğru bir nokta
Tayland. Tayland aynı zamanda Myanmar ile komşu bir yer. Myanmar ile en rahat
ticaret yapılan ülke Tayland ve Myanmar kalkınmak istiyor. Kamboçya, Laos,
Vietnam gibi gelişen ülkelerde yer almak için Tayland önemli bir ülke"
dedi.
ASEAN +3 çok önemli
Cemil Çakar'ın bahsettiği ASEAN +3, Türk iş insanları açısından oldukça
önemli bir pazar. Dünya nüfusunun 3'te 1'inin olduğu bu bölgedeki ülkeler
gelişmekte olan ekonomiler. 2 milyar nüfusluk bu pazara Tayland üzerinden girmek
mümkün. Tayland'a yatırım yapmak isteyenlere Cemil Çakar da yardım konusunda
hazır.

Kadıköy metrosu Tuzla'ya kadar uzayacak
Kadıköy metrosu Tuzla'ya kadar uzayacak
Kadıköy Kartal metrosunun Tuzla’ya kadar uzatılmasına yönelik vatandaşlardan gelen yoğun talebi dikkate alarak konuyu Büyükşehir Belediyesi gündemine taşıyan Tuzla Belediye Başkanı Dr. Şadi Yazıcı’nın takibi sonuç verdi.
Tuzla Belediye Başkanı Şadi Yazıcı, Tuzla’dan Halkalı’ya kadar kesintisiz ulaşım hizmeti verecek olan Marmaray’ın Tuzla ilçesinde üç istasyonu bulunacağını belirterek şöyle konuştu: "Bu istasyonlarda trene binen Tuzlalı vatandaşlarımız Halkalı’ya kadar hızlı ve güvenli ulaşım sağlayacak. Metro ise, Kartal’dan Kadıköy meydanına kadar hizmet veriyor. Ancak, Tuzlalılar, Kadıköy metrosunun Tuzla’ya kadar uzatılması yönündeki taleplerini her fırsatta bana iletiyorlardı. Ben de konuyu Büyükşehir Belediye Başkanımızla görüştüm. Yapılan değerlendirmeler sonunda nihayet Kadıköy metrosunun Tuzla’ya kadar uzatılması için karar alındı.” Marmaray projesi güzergahında üç durağa ev sahipliği yapan Tuzla, metro hattının da uzatılmasıyla ulaşımda önemli rahatlık yaşayacak. Metronun Tuzla’ya uzanması ile tersaneler mevkiinde metroya binen vatandaşlar 36 dakikada Kadıköy, 10 dakikada Sabiha Gökçen Havaalanı’na ulaşabilecek. Marmaray projesi kapsamında Tuzla’daki hızlı trene binen vatandaşlar, 95 dakikada Halkalı’ya ulaşacak. Proje kapsamında Marmaray ile Metro birleşmesi Kadıköy ve Tuzla olarak belirlendi.
14 Ocak 2013 Pazartesi
İDO, kara taşımacılığını otobüs firmalarına bırakıyor-Haber
İDO, kara taşımacılığını otobüs firmalarına bırakıyor



İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş'nin, (İDO), gelen talepler üzerine kara taşımacılığını 1 Mart'tan itibaren otobüs firmalarına bırakacağı bildirildi. Böylece daha önce deniz otobüsü biletiyle paket olarak verilen otobüs biletini, yolcular ayrıca almak durumunda kalacak.

Türkiye Otobüsçüler Federasyonu (TOF) Başkanı Mehmet Erdoğan (TOFED) ve Tüm
Otobüsçüler Federasyonu Başkanı Mustafa Yıldırım, otobüsçüleri temsilen İDO
Genel Müdürü Ahmet Paksoy'u “İDOBÜS” projesi kapsamında ziyaret etti. Bu
ziyarette, İDO'nun, İDOBÜS modelindeki deniz taşımacılığının geliştirilerek
Kabataş (İstanbul) ve Güzelyalı (Bursa) arasında devam etmesini ve 1 Mart 2013
tarihi itibarıyla Bursa'dan Ege Bölgesi'ne olan kara taşımacılığının
federasyonlarına bağlı otobüs işletmelerine bırakılması talebinde bulunuldu.
Erdoğan, ziyaretle ilgili yaptığı açıklamada, “Bizim deniz taşımacılığının bütün otobüs firmalarına açılması talebimizi doğru buldular. Kendilerine teşekkür ediyoruz” dedi.
1 Mart'tan sonra herkes kendi işini yapacak
Erdoğan, İDO'nun kara taşımacılığını otobüs firmalarına bırakacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“İDO, 1 Mart'tan sonra kara taşımacılığından tamamen çekiliyor. Kara ayağını, otobüsçüler olarak bizler devralıyoruz. Herkes kendi işini yapacak. İDO, denizden ulaşımı, bizler de karadan ulaşımı sağlayacağız. Bizler de yolcularımızı deniz yoluna yönlendireceğiz. Sonuçta en risksiz ulaşım deniz yolunda. Bu ortak çalışmayla, özellikle yaz aylarında Bodrum, Marmaris ve hatta Antalya hatlarına kadar uzanacak bir ulaşım süreci de başlamış oluyor.”
İDO'da bir değişim yaşandığını ifade eden Yıldırım ise “Ulaşımdan herkes üzerine düşen nasibini alacak. Aslında Batı Anadolu'nun tamamına hizmet verecek bir çalışma bu. Bu çalışmayı, İstanbul'dan tüm Anadolu'ya açılan kapı olarak görmek lazım” diye konuştu.
Yıldırım, İDO'nun deniz yoluyla taşıdığı yolcuları otobüslere bırakacağını belirterek, “Bizler de ilgili noktalarda alt yapımızı kuracağız. Ofisler, otobüsler ve servislerle yolcularımıza en iyi hizmeti sunacağız” ifadesini kullandı.
İDO'nun açıklaması
İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy da, karayolu ve denizyolu ulaşımını birbirinin rakibi değil birbirini tamamlayan bir zincirin iki halkası olarak gördüklerini bildirdi.
Yolcuların ve iş ortaklarının değerlendirmelerini dinlemeyi her zaman önemsediklerini vurgulayan Paksoy, şunları kaydetti:
“Değerli iş ortağımız otobüs işletmecilerimizin beklentilerini de dikkate alıyor olacağız. Federasyon başkanlarımız beklentilerini bizlere ilettiler. Mart ayı itibarıyla İDOBÜS'ün kara ayağından çekilmemizi talep ettiler. Ege ve Akdeniz bölgelerine ulaşımda hizmet verecek otobüs firmalarının önünün açılması gerektiğini vurguladılar. Federasyonlarına bağlı tüm otobüsçüleri memnun edecek bu taleplerinin karşılanmasını dile getirdiler. Gerek İDO'yla ilgili gerek İDOBÜS'le ilgili olarak yolcularımızın ve sektör temsilcilerimizin görüşlerini değerlendirmekten mutluluk duyuyoruz.
Biz her zaman müşterimizi ve birlikte iş yaptığımız sektörlerin temsilcilerini dinlemekten yanayız. Otobüs işletmecilerimizin görüşleri bu anlamda bizim için çok değerli. Değerlendirmelerimizi yaparken bu görüşmelerde edindiğimiz verilerden yararlanacağız.”
Erdoğan, ziyaretle ilgili yaptığı açıklamada, “Bizim deniz taşımacılığının bütün otobüs firmalarına açılması talebimizi doğru buldular. Kendilerine teşekkür ediyoruz” dedi.
1 Mart'tan sonra herkes kendi işini yapacak
Erdoğan, İDO'nun kara taşımacılığını otobüs firmalarına bırakacağını vurgulayarak, şunları kaydetti:
“İDO, 1 Mart'tan sonra kara taşımacılığından tamamen çekiliyor. Kara ayağını, otobüsçüler olarak bizler devralıyoruz. Herkes kendi işini yapacak. İDO, denizden ulaşımı, bizler de karadan ulaşımı sağlayacağız. Bizler de yolcularımızı deniz yoluna yönlendireceğiz. Sonuçta en risksiz ulaşım deniz yolunda. Bu ortak çalışmayla, özellikle yaz aylarında Bodrum, Marmaris ve hatta Antalya hatlarına kadar uzanacak bir ulaşım süreci de başlamış oluyor.”
İDO'da bir değişim yaşandığını ifade eden Yıldırım ise “Ulaşımdan herkes üzerine düşen nasibini alacak. Aslında Batı Anadolu'nun tamamına hizmet verecek bir çalışma bu. Bu çalışmayı, İstanbul'dan tüm Anadolu'ya açılan kapı olarak görmek lazım” diye konuştu.
Yıldırım, İDO'nun deniz yoluyla taşıdığı yolcuları otobüslere bırakacağını belirterek, “Bizler de ilgili noktalarda alt yapımızı kuracağız. Ofisler, otobüsler ve servislerle yolcularımıza en iyi hizmeti sunacağız” ifadesini kullandı.
İDO'nun açıklaması
İDO Genel Müdürü Ahmet Paksoy da, karayolu ve denizyolu ulaşımını birbirinin rakibi değil birbirini tamamlayan bir zincirin iki halkası olarak gördüklerini bildirdi.
Yolcuların ve iş ortaklarının değerlendirmelerini dinlemeyi her zaman önemsediklerini vurgulayan Paksoy, şunları kaydetti:
“Değerli iş ortağımız otobüs işletmecilerimizin beklentilerini de dikkate alıyor olacağız. Federasyon başkanlarımız beklentilerini bizlere ilettiler. Mart ayı itibarıyla İDOBÜS'ün kara ayağından çekilmemizi talep ettiler. Ege ve Akdeniz bölgelerine ulaşımda hizmet verecek otobüs firmalarının önünün açılması gerektiğini vurguladılar. Federasyonlarına bağlı tüm otobüsçüleri memnun edecek bu taleplerinin karşılanmasını dile getirdiler. Gerek İDO'yla ilgili gerek İDOBÜS'le ilgili olarak yolcularımızın ve sektör temsilcilerimizin görüşlerini değerlendirmekten mutluluk duyuyoruz.
Biz her zaman müşterimizi ve birlikte iş yaptığımız sektörlerin temsilcilerini dinlemekten yanayız. Otobüs işletmecilerimizin görüşleri bu anlamda bizim için çok değerli. Değerlendirmelerimizi yaparken bu görüşmelerde edindiğimiz verilerden yararlanacağız.”
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)