27 Kasım 2012 Salı

Uluslararası Taşıma ve Lojistik Hukuku Üzerine Deneme

           Türkiye uluslararası taşımacalık ve lojistik sektöründe sahip olduğu coğrafik destinasyon, tüm ulaştırma modlarına müsait ve çok yakın olma, sektörün katma değere müsait yapısını kullanma avantajlarından bir türlü istediği oranda faydalanamamaktadır. Aslında ülkemizin çalışma kültürü açısından çok da yabancı olmadığı ama üzerinde daha koordineli emek verilse çok yol alınabilecek olan sektör malesef aşağıda vurguladığımız hususlarda çözüm üretemediği için istediği sıçramayı bir türlü gerçekleştirememektedir:
  • Niteliksiz olmanın sanki zorunlu sayıldığı bir çalışma ikliminin sektörün ana arterlerine tutunmakta gösterdiği ısrarın giderilememesi.
  • Otomasyon projelerinde yeni kurulan  sistemle nitelikli personelin eş zamanlı olarak karşılaştırılamaması.
  • Yasal altyapı çalışmalarının AB ve diğer taşıma ve lojistik hukukunda öncü ülkelerle uyumlaştırılmasında, gelişime direnen kapalı entellektüel veri odaklarının yarattığı setlerin kaldırılamaması.
  • Rüşvet vb. yapılar üzerine net bir duruşun korunamaması.
  • Lojistik zincirin tüm halkalarının etkinlik ve verimlilik üzerine kafa yorduğu bir yapıya ulaşmayı sağlayacak şirket kültürünün yarattığı eksikliğin artan etkisi.
  • Dağınık ve koordinesiz üst yönetim ağı.
  • Sektörün bağımsız yapısını kavramaktan uzak olmakta ısrar eden eğitim anlayışının etkinliğe yönelik ivmesinde azalma olsada varlığını sürdürmesi.
  • Sektörel kurum ve kuruluşların ben merkezli yaklaşımlarına rağmen prim yapmaya devam etmesi.
  • Politika yapıcıların sektöre verdiği ciddi desteğin diğer sektörlerde yarattığı negatif etki.
  • Nitelikli bilgi birikimine ve konsalidasyona gidişin yavaş olmasından rahatsız olmayan bir iş kültürü.
  • vb.
       Yukarıda saydığımız tüm bu unsurlar, hava yolu, kara yolu, deniz yolu, iç su taşıması ve uluslararası taşıma ve lojistik modların tümü için geçerli sıkıntılardır. Sektörde çalışan özellikle küçük ve orta ölçekli firmalarda bu hususlarda  yapılacak çalışmaların çarpan etkisi zaten büyük ölçekli ve lojistik zihniyet değişimini yaşamış firmalarda çok ama çok fazlasıyla görülecektir.
       Lojistik çok ciddi bir başlangıç, süreç ve sonlandırma planlamasına ihtiyaç duyan bir sektördür. Bu durumun farkında olmayan lojistik sektör aktörleri ise malesef artan bir ivmeyle plansız ve niteliksiz uygulamaları hedef olarak görebilmektedirler. Bugün parsiyel ve toplu taşımalarda sadece gümrük gecikmelerinden kaynaklanan zararlar çok ciddi boyutlardadır, bu zararı normal görmek dahi malesef sektör uygulamalarının bazı alanlarında yadırganmamaktadır.
       Harita üzerinde çalışıldığında önemi daha net olarak görülecek olan lojistik sektörü, ciddi olarak ele alınmaktadır ancak sektörün içindeki unsurlar bunun yeterince  farkında değildir. Herkesin kendi oyuncağını korumaya çalışması entegre yapıların oluşturulup yaşatılmasını engellemektedir. İddiam odur ki Türkiye Transport lojistiğinin taşıma tahkimleri dahil her alanında ve modunda ciddi bir yapılaşma oluşturup yaşatabilir ama ivedilikle nitelikli uygulamalar yaklaşımına geçilsin ve bu yapılırken gümrük, otomasyon, yasal ve idari altyapı, eğitim, sektörel kuruluş ve dernekler kısaca topyekün bir yaklaşım uygulansın.
     En son LOGITRANS fuarı ile Ulaştırma Bakanlığımızın AB ile yasal altyapıyı eşleştirme Workshoplarından birine katıldım, görüşüm odur ki gidilecek çok yol vardır ve bu yol hiç beklenilmeden gidilmelidir. Herkese İyi Çalışmalar dileklerimle, Güvende ve Mutlu Kalın

Av Erdal Avcı, IMBA


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder