27 Kasım 2012 Salı

Gemi batıyor, içinde kalmayın!-Haber

Gemi batıyor, içinde kalmayın!

Sancağında görmüştü gemiyi, hemen aklına geldi okulda öğrendikleri. Gelen geminin pruvasından geçmekten kaçınarak peşine kırmaktı niyeti. Çünkü böyle diyordu ‘Çatışmayı Önleme Tüzüğü’. Böyle de öğretmişti öğretmeni. Fakat gelen geminin kaptanı “İskeleye al, ben taksi gibi geçiyorum seni” dedi. Koskoca Ankara feribotunun süvarisinden iyi mi bilecekti! “Tamam efendim, selametle” dedi. Belki de tanımıştı, üç yıl önce dersine giren hocası Atilla Kaptan’ın sesini. Yine hocasını dinledi, iskeleye aldı gemiyi biraz. Son manevrası oldu İlyas Kaptan’ın, çünkü hocası bu kez yanılmıştı, 10 dakika sonra İlyas Kaptan’ın gemisine sancaktan çarptı.
Deniz Ticaret Odası’nın kurduğu eğitim kurumundan mezun olmuştu İlyas Kaptan, ikinci zabit olarak meslek hayatına başladı. İki yıl sonra kaderinin acı cilvesi, yine Deniz Ticaret Odası’na ait ve öğretmeninin idaresindeki Ankara gemisiyle çatıştı, hayatını kaybetti.
Adriyatik’te Ankara feribotu ile çatışarak batan ‘Reina 1’ gemisinin VDR kayıtları basına yansıdı. Ardından çatışma sırasında köprü üstünde gözcülük yapan Orhan Şirin’in ifadeleri yer aldı. İki kaptan arasında geçen diyaloglar ve gemicinin ifadeleri sektörde tartışmaları da beraberinde getirdi.
Devam eden davada, mahkemenin üç bilirkişi atadığı fakat dosyayı inceleyen uzmanların bilirkişiliği kabul etmediği iddia ediliyor. Çünkü davalı tarafta Deniz Ticaret Odası ve TURSAB başta olmak üzere denizcilik sektörünün en büyük armatörlük şirketleri var. Özelleştirme İdaresi tarafından beş kere satışa çıkarılmasına rağmen satılamayan Ankara ve Samsun feribotlarını 2004’te yukarıda adı geçen kurumların kurduğu Deniz Line şirketi almıştı. 5 milyon 750 bin dolara alınan gemilerin yine feribot olarak kullanılması planlanıyordu. Fakat biraz da Ulaştırma Bakanlığı’nın gazıyla gemilerin cruise olarak donatılmasına karar verildi. Maliyet 20 milyon doları buldu. Planlandığı gibi İstanbul-Bodrum, İstanbul-İzmir turlarına başlandı. Fakat ilgi görmedi, büyük zarar etti. Gemiler daha sonra tur şirketine kiralandı. Türkiye bağlantılı Yunan adaları turlarına başlandı. Ankara gemisi, Türk karasularında kumar oynatıldığı öne sürülerek İzmir Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü ekiplerinin ‘kumar baskını’na maruz kaldı. Aynı dönemde bir İsrail firmasına kiralanan ‘Samsun’ gemisi ise ‘Mavi Marmara’ olayı yüzünden İsrail limanında mahsur kaldı.
Planlandığı gibi gitmedi cruise turizminde işler, büyük zarar edildi. İki gemiden oluşan zararın 30 milyon doları aştığı iddia ediliyor. Sektör için küçük görülse de bugün zor günler geçiren denizciler için bu rakam oldukça büyük. Keşke tek kayıp maddi olsaydı. Libya’da çıkan iç savaşta yüzlerce Türk vatandaşını ülkeye getiren Ankara gemisi, en büyük zararı, kazada ölen 8 denizci ve ailelerine verdi. Onlar sorumluların cezalandırılması için hukuki yoldan mücadelelerini sürdürüyor.
Peki, Deniz Ticaret Odası üyeleri, yönetimin çalışmalarını demokratik yoldan ne kadar irdeleyebiliyor?
Bunu da artık sorgulama zamanı gelmedi mi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder