28 Kasım 2012 Çarşamba

ÇANAKKALE CANAVARI-Çok İlginç Haber

ÇANAKKALE CANAVARI

Çanakkale Boğazı’nda bir balıkçının ağına takılan balık herkesi şaşırttı.


ÇANAKKALE CANAVARI
Mehmet Bayer Çanakkale AA
Keskin dişleriyle dikkat çeken balığa uzmanlar yağ balığı dendiğini, yenildiğinde bağırsak aktivitelerini aşırı hızlandırdığını söyledi. Onsekiz Mart Üniversitesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölümü’nden Doç. Dr. Uğur Altınağaç, bazen bu tür balıkların küçüklerinin gözlemlenebildiğini, ancak ilk kez bu kadar büyüğüyle karşılaştıklarını söyledi.

Güzel Bir Haber

28 Kasım 2012 - 11:19

İlk kez yollara çıkacak!

Otokar'ın ürettiği Türkiye'nin ilk elektrikli otobüsü Doruk Electra, gelecek haftadan itibaren İETT bünyesinde deneme sürüşlerine başlayacak.

İlk kez yollara çıkacak!
AA
Yapılan açıklamaya göre, ilk olarak Toplu Ulaşım Haftası kapsamında İstanbul Kongre Merkezi'nde düzenlenen Transist 2012 5. Ulaşım Sempozyumu ve Fuarı'nda ziyaretçiler için otel ve fuar alanı arasında ring seferleri yapan Electra, gelecek haftadan itibaren İETT bünyesinde deneme sürüşleri yapacak.
Alternatif yakıtlı otobüsler konusundaki çalışmalarını 2005 yılından bu yana yürüten Otokar'ın bu yıl içerisinde tanıtımını yaptığı yeni elektrikli otobüsü Doruk Electra, Türkiye'de ilk kez yolcu taşıyacak.
İETT bünyesinde tarihi yarımadada farklı hatlarda yolcu taşımaya başlayacak olan Doruk Electra, İstanbul'a daha temiz bir çevre, daha sessiz bir trafik, daha düşük işletme maliyetleri ve daha yüksek verimlilik sağlayacak.
Daha temiz bir çevre, daha sessiz bir trafik, daha düşük işletme maliyetleri ve daha yüksek verimlilik sağlıyan Doruk Electra'nın egzos emisyonları sıfır, gürültü ve titreşim seviyeleri de oldukça düşük.
Doruk Electra, 6-8 saat arasında tam şarj olsa da, on-board şarj ünitesi sayesinde duraklarda bekleme yaparken de kısa süreli şarj edilme imkanına sahip bulunuyor. Otobüs, ideal şartlarda tam şarj ile 280 kilometre mesafe kat edebiliyor. Yoğun şehiriçi trafikte ve yolcu sayısının çok olduğu saatlerde ise, akü ömrünü koruyan yüzde 80 kapasite baz alınarak 170 kilometre menzil sunuyor.
Ancak aracın menzilini gün içerisinde yapılan akıllı şarjlar ile yüzde 30-40 oranında artırmak mümkün oluyor. Araç üstü (on-board) şarj ünitesi sayesinde ilave bir elektrik şarj altyapısına ihtiyaç duymayan Doruk Electra, sanayi tipi 3 faz elektriğin olduğu her yerde şarj edilebiliyor.
Doruk Electra bir belediye otobüsü olarak tasarlandığı için maksimum hızı için belediye otobüslerinin uyması gereken kurallar baz alındı. Araç, maksimum 70 km/saat hız yapıyor.

27 Kasım 2012 Salı

Kış lastiği özel araca zorunlu değil-Çok Önemli Haber

Kış lastiği özel araca zorunlu değil


  • 26.11.2012
Kış lastiği takmanın sadece ticari araçlar için zorunlu olduğu, hususi araçlar için herhangi bir yasal zorunluluğun bulunmadığı bildirildi. Kış lastiği takmayan sürücüye ceza uygulamasının ilk etapta şehirlerarası yolcu ve yük taşıyan ticari araçlara yönelik olduğunu vurgulayan trafik yetkilileri, özel araçlar için herhangi bir zorunluluğun olmadığını söyledi. Yetkililer, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı'nın yönetmeliğine göre, aralık başından nisan başına kadar kış lastiği kullanmayan ticari araç sahiplerine 500 lira ceza verileceğini, bu yönetmeliğin hususi araçları kapsamadığını söyledi. Kış lastiği takmayı tüm sürücülere tavsiye ettiklerini anlatan emniyet yetkilileri, kış lastiklerinin özellikle düşük sıcaklıklarda ıslak, karlı ve çamurlu zeminlerde yaz lastiklerine oranla daha yüksek güvenlik sağladığını kaydetti. Yetkililer, kış lastiklerinin ıslak zeminlerde yüzde 10, karda yüzde 20 daha kısa fren mesafesi sağladığını vurguladı.

Pakistan 120 milyon dolar istiyor-Deniz Ticareti Haber

Pakistan 120 milyon dolar istiyor



Emek KAPLANGİL
27 Kasım 2012



Pakistan 120 milyon dolar istiyor

Pakistan'da mahkeme kararıyla alıkonan Karadeniz Holding'e ait 400 milyon dolar değerindeki iki yüzen santral gemisiyle ilgili kriz büyüyor. 3 hakimden oluşan mahkeme, dünkü son duruşmada daha önce 243 milyon dolar olan ülkeden çıkış için gerekli bedeli 120 milyon dolara indirdi. Sorunun çözümü için Başbakan Tayyip Erdoğan'dan sonra şimdi de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül devreye girdi.



Karaçi'de alıkonan Karadeniz Holding bünyesindeki Karkey Karadeniz Elektrik Üretim A.Ş.'ye ait Kaya Bey ve Ali Can Bey adlı gemilerle ilgili süren davanın son duruşmasında, Pakistan Mali Sorumluluk Bürosu'nun (NAB) Operasyonlardan sorumlu Genel Direktörü Şahbaz Batti, firmanın hükümete 120 milyon dolarlık ödemesi kaldığını iddia etti. Mahkeme de şirketin faiziyle birlikte 243 milyon dolar borcu olduğunu iddia eden ve dava açan Çalışma Eski Bakanı Faysal Salih Hayat ile NAB'ın bu miktar üzerinde anlaşması kararını aldı.

DOSTLUK KÖTÜ BİTTİ

Pakistan'daki mahkemede süreç böyle işlerken, Türkiye sorunun çözülmesi için baskısını diplomatik açıdan en üst düzeye çıkardı. Pakistan'da yayımlanan The Nation gazetesinin haberine göre, Başbakan Erdoğan'dan sonra Cumhurbaşkanı Gül de devreye girdi.
Gazetenin kendi kaynaklarına dayandırarak yayımladığı haberde, "Türk Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, enerji gemilerinin alıkonmasıyla ilgili sorunun iki ülke arasındaki ilişkilere zarar vermemesi ve sorunun çözümü için yakın dostluk ilişkisi içinde olduğu Pakistan Cumhurbaşkanı Asıf Ali Zerdari ile görüştü ve onuyla ilgili yardım ricasında bulundu" ifadesine yer verildi.
Haberde, resmi Türk makamlarının Mahkeme Başkanı İftihar Muhammed Şaudry'ye konuyla ilgili bilgi vermek için randevu almaya çalıştığı da belirtildi.
KARKEY TAHKİM HAZIRLIĞINDA
Gelişmeler sonrası Hürriyet'e konuşan Karkey yetkilileri, "Mahkeme sürecinin tamamlanmasını bekliyor ve hakkımızı uluslararası hukuk arenasında aramak için hazırlıklarımızı tamamlıyoruz" açıklamasında bulundu.
ERDOĞAN DA UYARMIŞTI
Geçen hafta D-8 Zirvesi için bu ülkede bulunan Başbakan Erdoğan da konuyla ilgili bu ülkenin makamlarına uyarıda bulunmuştu. Erdoğan, Türkiye'nin konuyla ilgili endişelerini dile getirerek ve kısa zamanda çözüme ulaşmaması durumunda ülkeye gelmek isteyen yatırımcıların bundan olumsuz şekilde etkilenebileceğine işaret etmişti.
BU NOKTAYA NASIL GELDİ
Kaya Bey ve Ali Can Bey gemileri elektrik enerjisi sağlamak amacıyla Kasım 2010’da Pakistan’a gitmiş, ancak hükümetin kendilerine söz verdiği şartları yerine getirmemesi üzerine geçen Mart ayında sözleşmesini fesh etmişti.
Bunun hemen ardından ise Yüksek Mahkeme, 2006 ile 2008 yılları arasındaki tüm enerji ihalelerinin iptalini ve soruşturulması kararını almıştı. Bu süreçte Pakistan Mali Sorumluluk Bürosu (NAB) Karkey'in anlaşmasını da incelenmiş ve Ekim ayında ilk ödenen avanstan kalan 17 milyon dolarlık kısmın iadesi şartıyla gemilerin ülkeden ayrılabileceği kararını almıştı.
Ancak, Çalışma Eski Bakanı Faysal Salih Hayat'ın Yüksek Mahkeme'ye, şirketin ödemesi gereken miktarın faiziyle birlikte 243 milyon doları olduğu yönündeki itirazı yeni bir süreci başlattı ve gemiler Karaçi'de alıkondu.

Uluslararası Taşıma ve Lojistik Hukuku Üzerine Deneme

           Türkiye uluslararası taşımacalık ve lojistik sektöründe sahip olduğu coğrafik destinasyon, tüm ulaştırma modlarına müsait ve çok yakın olma, sektörün katma değere müsait yapısını kullanma avantajlarından bir türlü istediği oranda faydalanamamaktadır. Aslında ülkemizin çalışma kültürü açısından çok da yabancı olmadığı ama üzerinde daha koordineli emek verilse çok yol alınabilecek olan sektör malesef aşağıda vurguladığımız hususlarda çözüm üretemediği için istediği sıçramayı bir türlü gerçekleştirememektedir:
  • Niteliksiz olmanın sanki zorunlu sayıldığı bir çalışma ikliminin sektörün ana arterlerine tutunmakta gösterdiği ısrarın giderilememesi.
  • Otomasyon projelerinde yeni kurulan  sistemle nitelikli personelin eş zamanlı olarak karşılaştırılamaması.
  • Yasal altyapı çalışmalarının AB ve diğer taşıma ve lojistik hukukunda öncü ülkelerle uyumlaştırılmasında, gelişime direnen kapalı entellektüel veri odaklarının yarattığı setlerin kaldırılamaması.
  • Rüşvet vb. yapılar üzerine net bir duruşun korunamaması.
  • Lojistik zincirin tüm halkalarının etkinlik ve verimlilik üzerine kafa yorduğu bir yapıya ulaşmayı sağlayacak şirket kültürünün yarattığı eksikliğin artan etkisi.
  • Dağınık ve koordinesiz üst yönetim ağı.
  • Sektörün bağımsız yapısını kavramaktan uzak olmakta ısrar eden eğitim anlayışının etkinliğe yönelik ivmesinde azalma olsada varlığını sürdürmesi.
  • Sektörel kurum ve kuruluşların ben merkezli yaklaşımlarına rağmen prim yapmaya devam etmesi.
  • Politika yapıcıların sektöre verdiği ciddi desteğin diğer sektörlerde yarattığı negatif etki.
  • Nitelikli bilgi birikimine ve konsalidasyona gidişin yavaş olmasından rahatsız olmayan bir iş kültürü.
  • vb.
       Yukarıda saydığımız tüm bu unsurlar, hava yolu, kara yolu, deniz yolu, iç su taşıması ve uluslararası taşıma ve lojistik modların tümü için geçerli sıkıntılardır. Sektörde çalışan özellikle küçük ve orta ölçekli firmalarda bu hususlarda  yapılacak çalışmaların çarpan etkisi zaten büyük ölçekli ve lojistik zihniyet değişimini yaşamış firmalarda çok ama çok fazlasıyla görülecektir.
       Lojistik çok ciddi bir başlangıç, süreç ve sonlandırma planlamasına ihtiyaç duyan bir sektördür. Bu durumun farkında olmayan lojistik sektör aktörleri ise malesef artan bir ivmeyle plansız ve niteliksiz uygulamaları hedef olarak görebilmektedirler. Bugün parsiyel ve toplu taşımalarda sadece gümrük gecikmelerinden kaynaklanan zararlar çok ciddi boyutlardadır, bu zararı normal görmek dahi malesef sektör uygulamalarının bazı alanlarında yadırganmamaktadır.
       Harita üzerinde çalışıldığında önemi daha net olarak görülecek olan lojistik sektörü, ciddi olarak ele alınmaktadır ancak sektörün içindeki unsurlar bunun yeterince  farkında değildir. Herkesin kendi oyuncağını korumaya çalışması entegre yapıların oluşturulup yaşatılmasını engellemektedir. İddiam odur ki Türkiye Transport lojistiğinin taşıma tahkimleri dahil her alanında ve modunda ciddi bir yapılaşma oluşturup yaşatabilir ama ivedilikle nitelikli uygulamalar yaklaşımına geçilsin ve bu yapılırken gümrük, otomasyon, yasal ve idari altyapı, eğitim, sektörel kuruluş ve dernekler kısaca topyekün bir yaklaşım uygulansın.
     En son LOGITRANS fuarı ile Ulaştırma Bakanlığımızın AB ile yasal altyapıyı eşleştirme Workshoplarından birine katıldım, görüşüm odur ki gidilecek çok yol vardır ve bu yol hiç beklenilmeden gidilmelidir. Herkese İyi Çalışmalar dileklerimle, Güvende ve Mutlu Kalın

Av Erdal Avcı, IMBA


 

Haciz yoluyla satılan gemi sayısı arttı-Düşündürücü Haber

Haciz yoluyla satılan gemi sayısı arttı

Kredilendirdikleri gemilerin firmalarından geri ödemeleri almakta zorlanan bankalar, ikinci el gemi fiyatlarının daha da düşmesi için armatörlerin üstüne çok gitmedi. Fakat icra yoluyla satılan gemiler bankaların artık sabrının kalmadığını gösteriyor. Türk armatörlerine ait 10′un üstünde gemi haciz yoluyla satıldı yenileri de satış listesinde. Türk armatörlerine kredi veren birçok yabancı bankanın hukuk işlemlerini yapan Avukat Rona Kaspi, basel kurallarının bankaları kanuni mecburiyetlere zorladığını belirterek Türk armatörleri daha şeffaf olmaları konusunda uyardı.
Bankaların bekleme süresi bittiğini söyleyen AKT Hukuk Bürosu Direktörü Rona Kaspi, “Tanker piyasaları çok düşünce, bankalar gemilerin çalışarak borçlarını ödeyemeyeceklerini düşündüğü için haciz yoluyla satılmasına başladı. Türk gemiler dahil dünya armatörlerine ait çok sayıda gemi çeşitli limanlarda haciz yoluyla satıldı. Kimyasal tanker piyasasında özellikle ciddi örnekler var. Benim bildiğim Türk armatörüne ait altı kimyasal tanker satıldı ve altı gemi de satışta” dedi.
Haciz yoluyla ilk satışların konteyner marketinde başladığını hatırlatan Kaspi, büyük armatörlük firmaların çok fazla etkilenmediğini fakat Almanya’da bir çok KG şirketinin kapandığını söyledi. Türk armatörlerin hem satan hem de alan tarafta olduğunun altını çizen Kaspi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Dünya genelinde icradan satılık çok gemi var. Bültenlerde bunu görebiliyoruz. Bu krizi bekleyen bir sürü yatırımcı varmış. Hurda fiyatına aldıkları bu gemileri işletiyorlar. Bir Türk armatörün gemisi yurtdışında icra yoluyla satıldı. 16 milyon dolara inşa edilen gemi, 9.2 milyon dolara satıldı. Bu firmalar işletme maliyelerini düşürerek zor piyasada para kazanıyorlar. Bizim bir yabancı müvekkilimiz kriz döneminde 12 kimyasal tanker aldı ve aldıkları geminin üçü de Türk armatörlerine ait. Piyasa da bir kriz var fakat bu alım satım piyasanın devam ettiğini gösteriyor. Fakat Türk armatörler sadece satan taraf değil. 4-5 gemilik filoya sahip bazı Türk armatörler, piyasalar iyi olduğu dönemde çok yatırım yapmamışlardı. Belli oranda nakit paraları olduğu için piyasada kendilerine uygun gemileri düşük fiyatlara alıyorlar. Müvekkillerimiz adına yurtdışındaki birkaç gemi alım ihalesine gittik. Türkiye’de de bu fırsatları bekleyen yatırımcılar olduğunu söyleyebilirim.”
Denizci aileler battı
Borcu olmayan firmaların kazandığı zor bir piyasanın olduğunu söyleyen Rona Kaspi, “Sadece denizcilikten geliri olan bazı denizci ailelerin maalesef battığını gördük. 2006-2007 senesinde armatör olma hevesiyle bir iki gemi yatırımı yapan firmalar da battı. Farklı sektörlerden gelirleri olan yatırımcılar ise denizcilik kısmını bu gelirleriyle destekliyor. Artık sermayesi güçlü olan şirketler denizciliğe devam edecekler”ifadelerini kullandı.
‘Armatörler şeffaf olmalı’
Basel 2 ve 3 kuralarının bankalara bazı mecburiyetler getirdiğini söyleyen Kaspi, “Müşteri gerekli oditleri yapabiliyor mu, istenilen raporları gönderiyorlar mı diye bankaların bir check listeleri var. Bizim armatörler bazen bu bilgileri göndermede titiz davranmıyorlar. Fakat bu Türkiye’nin risk oranını yükseltiyor. Bankaların artık kanuni mecburiyetleri var ve risk gördüklerinde uyguluyorlar. Bu nedenle Türk armatörlerin bilgi paylaşımında titiz olması gerekiyor” uyarısında bulundu.

S. Zeki Çakır DTO başkanlığı için yelken açtı-Haber

S. Zeki Çakır DTO başkanlığı için yelken açtı

Seçim sürecinde kurumun zarar görmemesi adına Türkiye Gemi İnşa Sanayicleri Birliği (GİSBİR) Başkan Vekilliği görevinden istifa ettiğinin altını çizen Salih Zeki Çakır, ‘değişimi getirecek ve herkesi kucaklayacak’ bir yapı için IMEAK DTO başkanlığına talip olduğunu açıkladı.


DTO Başkan adayı Kaptan Salih Çakır’ın davetiyle 200’ün üstünde denizci ‘Deniz Ticaret Odası Seçimleri İstişare Toplantısı’na katılım gösterdi. Yoğun ilginin olduğu toplantıya GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, GESAD Başkanı Ziya Gökalp, Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği Başkanı Adem Şimşek, Denizcilik Vakfı Başkanı Bülend Temur, Türk Kılavuz Kaptanlar Derneği Başkanı İsmail Akpınar, GEMİMO Başkanı Feramuz Aşkın, Vapur Donatanları ve Acenteleri Derneği Başkan Vekili Kenan Türkantos, Türk Aramatörleri İşverenler Sendikası Başkanı İlhan Karavelioğlu, Gemi Brokerleri Derneği Başkanı Pınar Kalkavan ve çok sayıda sivil toplum örgütü ile sektör temsilcisi katılım gösterdi. Sektörün duayen denizcisi Uzmar Denizcilik’in kurucusu 88 yaşındaki Kaptan Altay Altuğ, Çakır’ın adaylığını desteklemek için İzmir’den kalkıp geldiğini söyledi.
Değişim sloganıyla yola çıkan Çakır ”Sizlerden aldığım güven ve destek, fikir birliğine vardığımız arkadaşlarımızla yaptığımız uzun ve derin bir danışma sürecinin ardından, bir adım öne çıkarak, değişim sancağını taşıma sorumluluğunu, sizlerin teveccühü ile bendeniz üstlenmiş bulunuyorum” dedi. Sektördeki her kesimi kucaklayacak bir yapı için yola çıktıklarını söyleyen Çakır, katılımcılara değişime ortak olmaları teklifinde bulunarak ”Söz hakkı ve çözüm istiyorsak, katılmak ve sahiplenmek zorundayız” dedi.

Mevlana Celaleddin Rumi’nin şiiriyle sözlerine başlayan Çakır’ın tam konuşma metni şöyle: ”

Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım.
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım…
Değerli Dostlarım,
Geçmişe saygı ve minnetle, geleceğe uzanmak, gelişime ayak uydurmak, YENİ ŞEYLER söylemek için
yani DEĞİŞİM için bugün burada toplandık.

Bu vesileyle, bugüne kadar bu sektör için hayırlı işler yapanlardan vefat etmiş olanları Rahmetle anıyor, hayatta olanlara da gönülden teşekkürü bir borç biliyoruz. Bu güne kadar katkı sağlamış herkesin değişimin yanında olmasını, ve birlikte yürümeyi temenni ediyoruz.
Denizcilikte hepimizin bir hikayesi,
hepimizin emeği ve tecrübesi var. Bu işe bir ömür adadık.
Ve Denizcilik sayesinde bir yerlere geldik.
Büyüğüyle küçüğüyle herkesin, ülkemize ve bu sektöre borcu olduğuna inanıyoruz….

Değerli Arkadaşlarım,
Hepimizin bu sektör için fikirleri var, sektörden beklentileri var, daha iyisi için önerileri muhakkak var.
Söz hakkı ve çözüm istiyorsak; Katılmak ve Sahiplenmek zorundayız.
Tecrübemiz rehberliğinde vicdanımız bize diyor ki:
Artık daha geniş katılımla ve daha adil temsil edildiğimiz,
Genelin menfaatine odaklanmış,
sessiz kalanlarımıza ses verecek,
çalışan, üreten, konuşan, tartışan, yardıma koşan, çözüm bulan, hesap sorulabilen ve hesap verebilen,
bir Deniz Ticaret Odası istiyoruz.

Bugün,
Deniz Ticaret Odası üyesi olup, Oda’sının yerini ve işlevini bilmeyenler varsa,
Kendisini Deniz Ticaret Odası’nın bir parçası olarak görmeyenler varsa,
Benim de bir fikrim var diyemeyenler çoğunluktaysa DEĞİŞİM’in gerekliliği ortadadır….
Ülkemizin ve bütün sıkıntılarına rağmen denizcilik sektörünün geleceğine olan inancımdan aldığım cesaret,
Sizlerden aldığım güven ve destek, fikir birliğine verdigimiz arkadaşlarımızla yaptığımız uzun ve derin bir danışma sürecinin ardından, Bir adım öne çıkarak, değişim sancağını taşıma sorumluluğunu, Sizlerin teveccühü ile bendeniz üstlenmiş bulunuyorum.
Sözün özü, 2013 subat-mart aylarinda yapilacak olan secimlerde Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanlığı’na adaylığımı huzurlarınızda ilan etmekten mutluluk duyuyorum…..
Bu salonda bulunan veya bulunmayan oda üyeleri içinde bu görevin hakkını verebilecek yüzlerce mensubumuz olduğuna da canı gönülden inanarak bu açıklamayı yapıyorum.
Pek çoğunuzun tanıdığı gibi 30 yildir aktif olarak Denizcilik faaliyetlerinin içindeyim.
Deniz hayatının zorluklarını, çalışanların sorunlarını yaşamış ve iyi bilen bir arkadaşınızım…
Hepinizin bildiği gibi;
Bu sektörün hemen hemen bütün alt kollarında,
brokerliğinden, acenteliğine,
gemi kiralamadan, armatörlüge
gemi işletmeciliğinden, gemi inşa sanayiciliğine kadar tüm branşlarda faaliyet göstermiş ve bunları Allah’ın izniyle alnımın akıyla başarmış biriyim…ve ozellikle son 10 yil boyunca camiamizin genelini ilgilendiren pek cok problemin cozumu icin cok ugrastigima bazilariniz sahitsinizdir. Sektore yonelik pek cok projenin ortaya cikmasinda katki sagladigim malumunuzdur.

Değerli dostlarım,
Nasreddin hocanın bana hekim değil, ağaçtan düşen birini getirin demesi gibi, “Bir problemi en iyi, o problemi yaşayanlar çözer” gerçeğinden hareketle bu problemlerin pek çoğunu yaşamış bir ekip olarak çözüme talip oluyoruz.
Bu ilk adımı, yelken açışı destekleyen tüm dostlarımla,
değişimde pay almak isteyen ve isteyeceklerle, yeni şeyler söylemek isteyenlerle, yeni şeyler duymak isteyenlerle, ümitvar olanlarla,
sessizliği tasvipten değil, sebattan olanlarla,
ama her şeyden önemlisi güzel işler başarmak isteyenlerle,
yelken açtık geliyoruz…
Camianın tümünün eşit temsili ve kendini ifade edebilmesi için yelken açtık…

Mega-yatı olan üyemizin de,
Küçük teknesi olan üyemizin de,
eşit temsil edilmesi için yelken açtık

Tersane sahibi üyemizin de,
Taşeron firma sahibi üyemizin de
Aynı itibarı görmesi için yelken açtık

Büyük tonaj filo sahibi armatörlerimizle,
küçük tonaj koster armatörlerinin
Balıkçı teknesi sahiplerinin
sorunlarına aynı hassasiyetle çözüm aramak için yelken açtık,

Gemi acenteleri, brokerler,
Deniz hukukçularımız,
Sigortacılar,
tur tekne sahipleri,
Liman ve Marina sahipleri ve tüm diğer sektör paydaşlarımız..
Deniz Ticaret Odası’nın gücünden sizler de yararlanabilesiniz diye yelken açtık,

Denizcilik eğitimi veren üniversitelerimizin de,
denizcilik meslek okullarının da,
sorunlarına çareler üretmek için
yelken açtık,

Sektörümüzün değerli sivil toplum örgütlerinin yaptığı
çalışmalara ve organizasyonlara,
yurtdışından ithal edilen organizasyonlardan daha çok itibar göstermek,
Daha fazla katkı ve destek sağlamak için
yelken açtık,
Denizcilik basınının gelişimi,
Kamuoyunda farkındalık sağlama gücünün arttırılması ve
Sektörün hak ve menfaatleri doğrultusunda etkin olabilmesi için,
yelken açtık,
Bu uzun suren kriz döneminde,
gemisinin liman ücretini ödeyemeyen,
yakıt alamayan,
maaş ödeyemeyen,
yaşlanmış gemisini tamir veya yenilemek için
kaynak temin edemeyen ve en önemlisi bir muhatap bulamayan,
Koster armatörlerinin sorunlarına neşter vurmak için yelken açtık.

Rabbimize şükürler olsun,
O’nun izniyle,
biz yelken açtık,
bu yelkenlere sizler rüzgar vereceksiniz.
Dünyadaki değişimle en fazla muhatap olan Denizcilik Camiası da,
bu değişime duyarsız kalamayacak ve
Deniz Ticaret Odası gibi köklü bir kurumdaki değişimi muhakkak gerçekleştirecektir.

Bu yolda yürümeye sizinle beraber başlamak,
niyetimizi de evvela sizlerle paylaşmak istedik.
Sağolun varolun, yanımızdasınız.

Şimdi:
Değerli Denizci dostlarım,
“Komite listelerine ince ayar çektik,
Salih Zeki Çakır on oy bile alamaz,
listelerimizi delemezler”
dendiği halde
onlara değil bize inanan, güvenen ve
aramızda bulunan herkes,
KUVVETLİ BİR ALKIŞI HAK EDİYOR HERALDE…

EVET, DEĞERLİ DOSTLARIM…

Değişim’den bahsettik…
Mevlana’nın “artık yeni şeyler söylemek lazım” dizeleriyle söze başladık.
Bizler işte bu yeni şeyleri söylemek istiyoruz
aslında,
yeni bile olsalar,
birşey söylemeden önce
sizi dinlemek için geliyoruz,
değişimi “değişmez” yapabilmek için,
önce siz ne istersiniz
onu duymak istiyoruz.

Ülkelerin, kişilerin hayatlarında
tarihi nitelik taşıyan anlar, dönemler vardır.
Bunların en önemlileri değişim,
dönüşüm kararlarının verildiği ve destek bulduğu anlardır.
Türk Denizcilik Tarihi açısından
24 kasım 2012, sizlerin sahiplenmesi ile önemli bir değişimin miladı olacaktır. Dahası bu tarih, gelecekte Türk denizcilik tarihi yazılırken “öncesi” ve “sonrası” diye referans alınacaktır.

Sektörümüz ve ülkemiz için
Hayırlara vesile olsun…

Evet.
tarihe bir not düşelim beraber:
Katılımcılığa, paylaşımcılığa, şimdi burada başlamak
ve gücümüzün sonuna kadar buna devam etmek istiyoruz.
Bizim gibi düşündüğünüzü biliyor ve
sizden bizimle beraber bir ses vermenizi istiyoruz.

Bizler kimsenin mirasçısı değiliz,
hiçbir zümrenin,
grubun,
cemiyetin,
vesayetine dahil değiliz.
Biz DEĞİŞİMLE ve DEĞİŞİM İÇİN gelmek istiyoruz.

Ayrıca bizler kimsenin vasisi de değiliz…
Geldiğimiz DEĞİŞİM ile
yine hepinizin menfaati için,
zamanı gelince
gitmesini de bileceğiz.

Şeffaf yönetim yaklaşımımızın bir yansıması olarak;
Çalışmalarımızı,
hedeflerimizi,
katılımları,
destekleri,
bu süreçle ilgili her türlü bilgiyi ve belgeyi
hazırlamakta olduğumuz ve haftaya yayına girecek olan web sitemizde görebileceksiniz.

Yine Mevlananın sözü ile;
Sözün en hayırlısı, az ve anlaşılır olanıdır.

Sözlerimi bitirirken,
çalışma grubu arkadaşlarıma ve tertip komitesinde çalışan kardeşlerime
heyecan, gayret ve emeklerinden dolayı teşekkür etmek istiyorum.

Sizin rüzgarınız ve bizim serdümenliğimizle,
Hep birlikte denizciliğimizi
öncelikle 2023 hedeflerine taşımak ve
2071’e taşıyacak nesillerin yolunu açmak,
iyiye ve doğruya ulaşmak için,

Vira Bismillah dedik,
demir aldık,
Yola çıktık,
baş tuttuk,
yelken açtık geliyoruz.


Pruvamız sancak 30,

evvela adaleti temsil edecek bir oda yönetimi oluşturmak icin
Hepinize “Viya Böyle” diyoruz.

Yolun başındayız, herşeyi bugün söyleyecek değiliz.
Ama dinlemeye bugünden başlayacağız.
Ve Başaracağız.
Birlikte Başaracağız.
Bu secım surecını yonetmede bızlere olumlu katkı saglayacaklara kapımız sonuna kadar acık olacaktır.

Kaptanlık günlerimde en çok sevdiğim vardiya degisimlerinde soyledigimiz cümleyle sözlerime nokta koyuyorum:
Allah Selamet Versin.

Gemi batıyor, içinde kalmayın!-Haber

Gemi batıyor, içinde kalmayın!

Sancağında görmüştü gemiyi, hemen aklına geldi okulda öğrendikleri. Gelen geminin pruvasından geçmekten kaçınarak peşine kırmaktı niyeti. Çünkü böyle diyordu ‘Çatışmayı Önleme Tüzüğü’. Böyle de öğretmişti öğretmeni. Fakat gelen geminin kaptanı “İskeleye al, ben taksi gibi geçiyorum seni” dedi. Koskoca Ankara feribotunun süvarisinden iyi mi bilecekti! “Tamam efendim, selametle” dedi. Belki de tanımıştı, üç yıl önce dersine giren hocası Atilla Kaptan’ın sesini. Yine hocasını dinledi, iskeleye aldı gemiyi biraz. Son manevrası oldu İlyas Kaptan’ın, çünkü hocası bu kez yanılmıştı, 10 dakika sonra İlyas Kaptan’ın gemisine sancaktan çarptı.
Deniz Ticaret Odası’nın kurduğu eğitim kurumundan mezun olmuştu İlyas Kaptan, ikinci zabit olarak meslek hayatına başladı. İki yıl sonra kaderinin acı cilvesi, yine Deniz Ticaret Odası’na ait ve öğretmeninin idaresindeki Ankara gemisiyle çatıştı, hayatını kaybetti.
Adriyatik’te Ankara feribotu ile çatışarak batan ‘Reina 1’ gemisinin VDR kayıtları basına yansıdı. Ardından çatışma sırasında köprü üstünde gözcülük yapan Orhan Şirin’in ifadeleri yer aldı. İki kaptan arasında geçen diyaloglar ve gemicinin ifadeleri sektörde tartışmaları da beraberinde getirdi.
Devam eden davada, mahkemenin üç bilirkişi atadığı fakat dosyayı inceleyen uzmanların bilirkişiliği kabul etmediği iddia ediliyor. Çünkü davalı tarafta Deniz Ticaret Odası ve TURSAB başta olmak üzere denizcilik sektörünün en büyük armatörlük şirketleri var. Özelleştirme İdaresi tarafından beş kere satışa çıkarılmasına rağmen satılamayan Ankara ve Samsun feribotlarını 2004’te yukarıda adı geçen kurumların kurduğu Deniz Line şirketi almıştı. 5 milyon 750 bin dolara alınan gemilerin yine feribot olarak kullanılması planlanıyordu. Fakat biraz da Ulaştırma Bakanlığı’nın gazıyla gemilerin cruise olarak donatılmasına karar verildi. Maliyet 20 milyon doları buldu. Planlandığı gibi İstanbul-Bodrum, İstanbul-İzmir turlarına başlandı. Fakat ilgi görmedi, büyük zarar etti. Gemiler daha sonra tur şirketine kiralandı. Türkiye bağlantılı Yunan adaları turlarına başlandı. Ankara gemisi, Türk karasularında kumar oynatıldığı öne sürülerek İzmir Gümrük Muhafaza Başmüdürlüğü ekiplerinin ‘kumar baskını’na maruz kaldı. Aynı dönemde bir İsrail firmasına kiralanan ‘Samsun’ gemisi ise ‘Mavi Marmara’ olayı yüzünden İsrail limanında mahsur kaldı.
Planlandığı gibi gitmedi cruise turizminde işler, büyük zarar edildi. İki gemiden oluşan zararın 30 milyon doları aştığı iddia ediliyor. Sektör için küçük görülse de bugün zor günler geçiren denizciler için bu rakam oldukça büyük. Keşke tek kayıp maddi olsaydı. Libya’da çıkan iç savaşta yüzlerce Türk vatandaşını ülkeye getiren Ankara gemisi, en büyük zararı, kazada ölen 8 denizci ve ailelerine verdi. Onlar sorumluların cezalandırılması için hukuki yoldan mücadelelerini sürdürüyor.
Peki, Deniz Ticaret Odası üyeleri, yönetimin çalışmalarını demokratik yoldan ne kadar irdeleyebiliyor?
Bunu da artık sorgulama zamanı gelmedi mi?

"III. Toplu Ulaşım Haftası Transist 2012" başladı-Katılın Haber

"III. Toplu Ulaşım Haftası Transist 2012" başladı


26 Kasım 2012 Pazartesi 16:31



İSTANBUL - İETT İşletmeleri Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı, ilk yerli motor üretimi için "Motor Platformu" girişimini başlattıklarını ifade ederek "Teorisi üniversite, üretimini yerli sanayi kuruluşları, uygulamasını ise İETT yapacak" dedi.
İETT'nin, ülkemizdeki tüm toplu ulaşım kurumlarını ortak bir dil ve anlayış bütünlüğü içinde tek çatı altında buluşturmak ve toplu ulaşım kültürünü yaygınlaştırmak amacıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin önderliğinde düzenlediği Toplu Ulaşım Haftası basın toplantısıyla başladı.
İstanbul Kongre Merkezi;nde 2 Aralık gününe kadar sürecek olan haftada; sempozyum, fuar, work-shop ve çeşitli etkinlikler gerçekleştirilecek.
Hafta kapsamında, bu yıl 5. kez düzenlenecek olan 'ulaşım sempozyumu; ise 28-30 Kasım tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Ana teması "4E", (Ekonomi, Ekoloji, Enerji ve Etkinlik) olarak belirlenen sempozyumda toplu ulaşımda etkin yönetim ve işletim modelleri konuları ele alınacak.
Ferhat Göçer'inde bir konser vereceği etkinliklerde, İETT'nin 141 yıllık tarihini anlatan defile ve "Geçmişten Günümüze İETT Fotoğraf Sergisi" ziyaretçilerin beğenisine sunulacak.
-Basın Toplantısı-
Haftayla ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel (İETT) İşletmeleri Genel Müdürü Dr. Hayri Baraçlı, toplu ulaşımı bir tercih sebebi haline getirmek istediklerini ifade ederek "Kentin ulaşımını çözebilmek, planlamak, denetlemek ve düzenlemek için 24 saat çalışıyoruz" dedi.
Baraçlı, toplu ulaşımda 4 faktör olan yol, yolcu, araç ve şoförü hatırlatarak vatandaş memnuniyetine odaklı çalıştıklarını kaydetti.
Toplu ulaşımı bir kültür haline getirmek için çalıştıklarını anlatan Baraçlı, "Toplu ulaşım, görgü ve nezaket kurallarına dayalı bir hizmet anlayışıdır. İlköğretim okulları için "Görgü ve Nezaket Kuralları", İstanbullular içinde "Toplu Ulaşımda Erişilebilirlik ve Güvenli Yolculuk" isimli kitapları dağıtmaya başladık. İlköğretim çağında toplu eğitim kültürünü yaygınlaştırmak istiyoruz" diye konuştu.
-Motor Platformu-
Yerli sanayinin yaygınlaştırılması içinde çalıştıklarını ifade eden Baraçlı, üretici firmalarla beraber ne yapabilirizin ilk adımını attıklarını belirterek "Motor Platformu" girişimini başlattıklarını söyledi.
Baraçlı, platformun ilk yerli motor girişimininde başlangıcı olduğunu belirterek "Aracın ana noktası motordur. Motorun yerli üretiminin yapılabilmesi için bir adım attık. Tabii ki kurum olarak bunun öncülüğünü yapabilirsek, mutlu olacağız" diye konuştu.
Baraçlı, şöyle devam etti:
"Teorisi üniverite, üretimini yerli sanayi kuruluşları, uygulamasınını ise İETT yapacak. Bizim motor yenileme ünitemizde de bununla ilgili denemeler yapılacak. Yerli otobüs üretim firmaları, aracın ana komplentleri olan aks, şanzıman, motor gibi kısımlarını ithal ediyorlar. Hem maliyetlerini kontrol etmek hem de yerli sanayinini gelişmesi içerisinde arge yaparak yerli sanayiden motor almak istiyorlar. İETT'yi otobüs alırken de, yerli motor için ne yapabilirizi tartıştık. Onlarda 'Olabilir mi?' deyince, "Motor Platformu" için girişimleri başladık. İETT bu kapsamda işletmede yaşanan problemleri onlara aktarırken sanayiciler üretim, üniversiteler ise teori kısmıyla ilgili çalışmalar yapacaklar."
Baraçlı, 141 yıllık bir bilgi birikimi olan İETT'nin hem ilimizde hem ülkemizde hemde dünyada farklılığı ortaya çıkarabilecek inovatif projelerle, daha iyi neler yapabilirizin gayreti içerisinde hareket ettiğini belirtti.
İstanbul'un belli noktalarında yapılan Buslane ile ilgili vatandaşların çok fazla ceza aldıkları yönündeki soruya ise Baraçlı, "Bu ayrılmış yollar, dünyanın değişik ülkelerinde de var. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak bizde bunun uygulamalarını başlattık. Bu bir kültürdür. Bu kültüre ulaşabilmek içinde bazı problemler var. Başlangıç için bu tarz problemler olsa da şu an işlettiğimiz iki hatta yolcu memnuniyetimiz üst sırada. Hat üzerinde yüzde 15'lik bir zaman tasarrufu var. Önümüzdeki dönemde bunlarda inşallah azalacak" şeklinde cevap verdi.
Bir hafta boyunca çeşitli etkinliklerle toplu ulaşıma dikkat çekmek isteyen İETT'nin organizasyonuna, toplu taşımacılık alanında hizmet veren tüm kurum ve otoritelerin yanı sıra büyükşehir ve il belediyeleri, üniversiteler, akademisyenler, deniz, kara, demiryolu ve raylı sistem ulaşımında ürün tedarik eden ve hizmet veren firmalarla, sivil toplum kuruluşları katılacak.

23 Kasım 2012 Cuma

Arslan Makine, damper güvenlik donanımlarını artırdıSektörel Haber

Arslan Makine, damper güvenlik donanımlarını artırdı


23 Kasım 2012 Cuma 09:38

Arslan Makine, ürettiği damperlerde kabin içi sesli ve görsel ikaz sistemleri ile güvenlik donanımlarını artırıp, kullanıcı hatalarını en aza indirmeyi hedefliyor.


İZMİR - Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Arslan Makine, ürettiği damperlerde kabin içi sesli ve görsel ikaz sistemleri ile güvenlik donanımlarını artırıp, kullanıcı hatalarını en aza indirmeyi hedefliyor.
Aliağa Organize Sanayi Bölgesi’nde (ALOSBİ) araç üstü ekipman ve treyler üretimi yaptıklarını söyleyen Arslan Makine Üretim Müdürü Haldun Türkoğlu, “Damperlerde çalışma esnasında oluşabilecek kullanıcı hatalarını sıfıra indirmek istiyoruz. Bu amaçla kabin içerisine yerleştirilen sesli ve ışıklı ikaz sistemi ile sürücü ikaz ediliyor. Sistem damper düğmesinin açılması ile birlikte devreye giriyor, kabin içerisinde sesli ikaz devam ederken aynı zamanda kırmızı ikaz lambası da yanıyor.
Damper araç şasisine oturana dek ikaz sistemi devam ediyor. Sürücü hem görsel olarak hem de sesli olarak uyarılmış oluyor ve aracını hareket ettirmeden önce damperi indiriyor. İkaz sistemi damper tamamen indirildiğinde devreden çıkıyor. Kabin içerisine yerleştirilen ikaz sistemi araç stop ettirilse dahi uyarı vermeye devam ediyor. Kabin içi uyarı sistemi kamu araçlarında standart olarak sunuluyor. Özel sektör içinse opsiyonel olarak projelere dahil ediliyor” dedi.
Kentsel dönüşüm projelerinin hayata geçirilmesi ile birlikte şehiriçi hafriyat taşımacılığının hız kazandığına dikkat çeken Türkoğlu, “Şehir içerisinde sürücü hatalarının sonuçları çok daha ciddi olabilir. Bunun önüne geçmek de damperlerde uygulanan güvenlik önlemleriyle mümkün. Son olarak Aliağa’da başlayan hafriyat çalışmaları şehiriçi trafiğini olumsuz etkiledi. Sürücü hatalarından kaynaklanan şikayetleri değerlendirdik. Gelen şikayetler arasında en belirgini, araç hareket halindeyken damperin farkında olmadan kaldırıcıya verilmesi sonucunda hafriyatın etrafa dökülmesiydi.
Kamu için çalışan damperler şehir içerisinde benzer sürücü hataları ile risk oluşturuyordu. Sürücü hatalarından kaynaklanan hataları ortadan kaldırmak için damperin kaldırıcıya verildiği andan itibaren kabin içerisinde hem sesli hem de ışıklı olarak sürücüyü uyarmak gerekiyordu. Damper şasisine yerleştirdiğimiz özel sensörler ile damperin kaldırıcıya verildiği andan itibaren devreye giren uyarı sistemi uygulamasını başlattık. Damper devrilme risklerine karşı damper şasi içerisine takviye, şasi arkasında burkulmaya karşı çapraz traversler, denge kolu mekanizması ve içi dolu arka mil gibi uygulamalara ek olarak sürücü hatalarına da çözüm getirmiş olduk” dedi.
64 metreküplük hardox damper dorse
Yeni ürün çalışmalarının da sürdüğüne dikkat çeken Türkoğlu, son olarak ayçiçeği, küspe ve benzeri hafif mal taşıyan müşterileri için 64 metreküplük yeni nesil hardox gövdeli dorseyi pazara sunduklarını vurguladı. ARS 12000 isimli modelin büyük ilgi gördüğünü belirten Türkoğlu, “Kendi mühendislerimiz tarafından geliştirilen ARS 12000 klasik dorselere göre hacim olarak oldukça avantajlı olmasının yanı sıra muadillerinden 1 ton daha hafif geliyor. Üstelik mukavemeti de daha fazla. Geleneksel yüksek metreküplü dorseler 13 tonun üzerinde gelirken, hacim olarak 50 – 52 metreküp ortalamaya sahipler. ARS 12000 ise 11,5 ton geliyor ve 64 metreküp hacme sahip. Dorse tonaj olarak hafiflerken metreküp olarak maksimum seviyede” dedi.
Gelen talepler üzerine yüksek metreküplü damper dorse modellerini yeniden gözden geçirdiklerini belirten Türkoğlu, “Özellikle Trakya’dan hacim artırımıyla ilgili yoğun talep aldık. Ayçiçeği taşımacılığında yüksek hacimlere ihtiyaç duyuluyor. Uzun süren titiz çalışmalarımız sonucunda ARS 12000’i geliştirdik. Dorsemizin üst teknesi SSAB üretimi 3,2 mm Hardox 450 aşınma plakalarından imal edildi.
Mukavemet hesaplamaları sonrası dorse gövdesine verilen özel kıvrımlar sayesinde üst teknemizi darbelere karşı daha dayanıklı, daha dirençli hale getirdik. Gövdeyi oluşturan plakaları yekpare olacak şekilde kullandık. Bu bize üst profilleri de aşınma plakasından yapma avantajını sağladı. Aşınma plakası seçmemizin nedeni mukavemetli ve esnek bir çeliğe ihtiyaç duymamız. Gövdeyi komple 3.2 mm çelikten imal ettik. Kullanıcılar açısından farklı malların taşınmasını ve yüklenmesini kolaylaştırmak için üst teknenin sağına ve soluna şaşırtmalı olacak şekilde 2 adet kapak ekledik. Arka kapak üzerine ise tonaj kapağı uygulamasını es geçmedik. Dorse içerisinde oluşacak basıncı almak ve arka kapağın rahat çalışmasını sağlamak için önemli bir ayrıntı” dedi.

Çelebi ile Pegasus sözleşmeyi uzattı-Sektörel Farkındalık Haberi

Çelebi ile Pegasus sözleşmeyi uzattı


23 Kasım 2012 Cuma 09:29

Çelebi Hava Servisi, Pegasus ile yer hizmetleri sözleşmesini 3 yıl süreyle uzattı.

İSTANBUL - Çelebi Hava Servisi, Pegasus Hava Taşımacılığı ile 2011 yılında imzalanan ve 31 Mayıs 2013 tarihine kadar geçerli olan havaalanı yer hizmetleri sözleşmesinin, Haziran 2013'ten itibaren 3 yıl süreyle uzatıldığını açıkladı.
KAP açıklamasına göre, karşılıklı olarak fesih edilmediği sürece yeni sözleşme 1 yıl süreyle uzatılabilecek.
Açıklamada, 30 Eylül 2012 tarihi itibariyle şirketin 9 aylık satış rakamı olan 408.6 milyon TL'nin yüzde 8.6'sının (35 milyon TL) Pegasus'tan sağlandığı belirtildi.

Leasing ve faktoringe yeni kanun-Sektörel Önemli Haber

Leasing ve faktoringe yeni kanun


23 Kasım 2012 Cuma 09:00

Faktoring ve finansman şirketleri ilk defa bir kanun sahibi olurken Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği kurulacak.

Canan SAKARYA
ANKARA - Finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketleri, bankaların faktoring işlemleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarının finansal kiralama işlemlerini düzenleyen Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği Kanun Tasarısı Meclis'te kabul edildi.
Şirketlerin etkin gözetim ve denetimleri için gerekli yasal alt yapının oluşturulduğu kanunla şirketlerin işlemlerinden kaynaklanan alacaklarından doğmuş veya doğması beklenen zararlarını karşılamak amacıyla şirketlere karşılık ayırma zorunluluğu getiriliyor.
Şirketler faaliyet izni alabilmek için kanunda öngörülen asgari sermayelerinin yüzde 5'i tutarında sisteme giriş payı ödeyecekler. Operasyonel kiralama, alt kiralama, yazılımların kiralanması, sat-geri kiralama, yurtdışından Türkiye'ye yapılacak finansal kiralama işlemleri, süre, tescil gibi konularda uygulamanın önünü açacak düzenlemeler yapılmakta.
Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği Kanunu ile finansal kiralama, faktoring ve tüketici finansmanı konusunda sağlam bir yasal zemin oluşturulduğunu kaydeden Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bizim buradaki kanaatimiz açıkçası, şimdiye kadar pek de yakından izlenemeyen, kanuni altyapısı da KHK ile düzenlenen bir sektörü çok daha güçlü bir yasal çerçeveye kavuşturmak.
BDDK kredi kullananlar açısından önemli bir şikayet merci. Kredi kullananlar kredi verenlerden şikayetçi olursa haksızlığa uğradıklarını düşünürlerse bu konuda hep BDDK karar veriyor. BDDK tarafından, şu anda da çok sayıda bankamıza, finansal kuruluşlara cezalar kesilmiş durumda. Aslında bir bakıma piyasada tefecilik diye anılan ya da o şekilde algılanan işlemlerin yasal bir altyapıya kavuşması ve düzenlenmesini bu yasayla getiriyoruz. Burada güçlü ceza maddeleri var" diye konuştu.
Ödenmiş sermaye en az 20 milyon lira olacak
Kanuna göre, Türkiye'de bir vşirketin kurulmasına Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun (BDDK) en az 5 üyesinin aynı yöndeki oyuyla alınacak kararla izin verilebilecek. Türkiye'de kurulacak bir şirketin, anonim şirket şeklinde kurulması ve kurucu ortak sayısının beşten az olmaması, pay senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması ve tamamının nama yazılı olması, ticaret unvanında, "Finansal
Kiralama Şirketi'', "Faktoring Şirketi'' veya "Finansman Şirketi'' ibarelerinden birinin bulunması gerekecek.
Şirketten ayrıca öngörülen faaliyet konularına ait iş planlarını, kuruluşun mali yapısı ile ilgili projeksiyonlarını, ilk 3 yıl için bütçe planını ve yapısal örgütlenmesini gösteren bir faaliyet programını ibraz etmesi istenecek. Şirketin nakden ve her türlü muvazaadan arınmış olarak ödenmiş sermayesi en az 20 milyon lira olacak.
Sadece bir gemi kiralamak için şirket kurulabilecek
Kanunla bütün ortakları Türkiye'de kurulu finansal kiralama şirketi olmak kaydıyla, kuruluş ve faaliyet izni almaksızın sadece bir gemi kiralamak üzere finansal kiralama şirketi kurulabilecek. Bu nitelikte kurulacak şirketler, kanunun sözleşmelere ilişkin hükümleri dışındaki maddelerine tabi olmayacak. Leasing sektörü tarafından istenen maddeyle şirketlerin deniz hukuku nedeniyle yaşadığı sıkıntılar bertaraf edilecek.
Sektörde faaliyet gösteren bir şirket bir gemiyi portföyüne dahil etmek istemiyorsa sadece o gemi için şirket açabilecek. Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 6 ay içinde tüzel kişiliği haiz ve kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan "Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Birliği'' kurulacak. Faktoring şirketleri ile bankalar, fatura bilgileri de dahil olmak üzere devir aldıkları alacaklarla ilgili bilgileri, risk merkezinde veya birliğin uygun göreceği bir şekilde toplulaştıracak.
Kanuna aykırı finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketi açanlara veya kredi verenlere, 3 bin liradan 10 bin liraya kadar idari para cezası uygulanacak. İzin almadan finansal kiralama, faktoring ve finansman faaliyetlerinde bulunanlara 6 aydan 2 yıla kadar hapis ve 1000 güne kadar adli para cezası verilecek. Ayrıca, bu suçun bir işyeri bünyesinde işlenmesi halinde, bu işyerlerinin 1 aydan 1 yıla kadar, tekrarı halinde ise sürekli olarak kapatılmasına karar verilebilecek.
Yurtdışında şube açmak için izin alınacak
Şirketin, yurt içinde veya yurt dışında şube açması izne tabi olacak. Şirket, her ne ad altında olursa olsun şube dışında teşkilatlanmaya gidemeyecek, acentelik veremeyecek. BDDK, şirketlerin denetimini yapacak. Kurum bütün bilgileri gizli dahi olsa istemeye yetkili olacak.
NAKDİ KREDİLERE SINIRLAMA
Şirketler, ana faaliyet konuları dışında faaliyetlerde bulunamayacak ve müşterileri ile yapacağı sözleşmeler çerçevesinde, yaptığı işlemin bir parçası olarak ek finansman sağlamak amacıyla toplamı ödenmiş sermayesinin yüzde 1'ini geçmeyecek şekilde kullandırılan nakdi krediler hariç nakdi kredi kullandıramayacak.
Şirket, toplam ödenmiş sermayesinin yüzde 20'sini geçmeyecek şekilde verilen garanti ve kefaletler hariç olmak üzere, garanti, kefalet ve teminat mektubu veremeyecek. Bu oranı yüzde 5'e kadar azaltmaya veya yüzde 25'e kadar çıkarmaya ya da şirket bazında farklılaştırmaya BDDK yetkili olacak. Şirketin birleşme, devir ve bölünmesi BDDK'dan izin alınmak kaydıyla yapılabilecek.
YURTDIŞINDAN YAPILACAK SÖZLEŞMELER
Yurtdışından yapılacak finansal kiralama sözleşmeleri, birlik tarafından tescil edilecek. Özel bir sicile kayıtlı olmayan taşınır mallara ilişkin sözleşmeler, birlik tarafından tutulacak özel sicile tescil edilecek.
Finansal kiralama konusu, malın mülkiyeti kiralayana ait olacak. Ancak taraflar sözleşmede, sözleşme süresi sonunda kiracının, malın mülkiyetini satın olma hakkına haiz olacağını kararlaştırabilecek. Kiralanan malın sigorta ettirilecek ve sigorta primleri kiracı tarafından ödenecek. Malın sözleşme süresi içinde hasardan, ödenen sigorta miktarının karşılanmayan kısmı ile sınırlı olmak üzere, kiracı sorumlu olacak.
1 YIL İÇİNDE FAALİYETE GEÇME ZORUNLULUĞU
Faaliyet izninin alınmasını takiben 1 yıl içinde faaliyete geçilmemesi, bir ay içerisinde üye olunmaması ve bu yükümlülüğün ilgili Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından yapılan uyarıdan itibaren 1 hafta içerisinde yerine getirilmemesi faaliyet izni iptal edilecek.
Gelişim hızlanacak
Faktoring Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Ataman, genç bir sektör olmalarına rağmen, 2011 yılında 71 milyar lira ciroya ulaşarak Türkiye ticaretinin yaklaşık yüzde 6'sına aracılık ettiğini belirterek, "Dünyada 70 ülke içinde 14., Avrupa'da ise 9. sırada yer aldı" dedi. Ataman, "Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu'nun sektör için bir kaldıraç etkisi yaratacağına ve sektörün gelişim ivmesinin daha da artacağına inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
Koşullar oluştu
Finansal Kiralama Derneği'nden (FİDER) konuya ilişkin yapılan açıklamada işlem hacminde önemli ölçüde artış beklendiği ifade edilerek bu gelişme sonucunda finansal kiralama sektörünün hedef kitlesini oluşturan küçük işletmelerin finansal kiralamadan daha geniş şekilde yararlanabilmelerinin koşulları oluşmuş olacağına dikkat çekildi.
FİDER yenilikleri ise kısaca şöyle sıraladı: Finansal kiralama şirketlerinin faaliyet kiralaması yapabilmeleri sağlandı. Satıp geri kiralama işlemleri yapılabilecek. Bilgisayar yazılımlarının çoğaltılmış nüshaları leasing'e konu olabilecek. Asli niteliğini koruyan her mal bağımsız olarak leasing'e konu edilebilecek.

İzmir'e kar lastiği zorunlu olur mu?-Haber

İzmir'e kar lastiği zorunlu olur mu?

22/11/2012 13:33
Yazı Boyutu
Şoförler Federasyonu Başkanı uyardı: Zorunlu kar lastiği uygulaması kar yağmayan şehirlerde sorun yaratacak.
İzmir'e kar lastiği zorunlu olur mu?
EDİRNE - TürkiyeŞoförler ve Otomobilciler Federasyonu (TŞOF) Başkanı Fevzi Apaydın, İzmir , Akdeniz Bölgesi ve Güney'deki illerde kar lastiği uygulamasının araçlara zarar verebileceğini belirterek, “Hava sıcaklıklarının kış aylarında Türkiye ortalamasına göre yüksek olan bu illerdeki kar lastiği uygulamasıyla ilgili hazırlanacak yönetmelikte değişiklikler sunulabilir” dedi.
Edirne'de düzenlenen Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odaları Bölge Toplantısı'nda konuşan Apaydın, Ege ve Akdeniz bölgelerinin bazı illerinde kar lastiği takmanın araçlara zarar verebileceğini ifade etti.
“Kar lastiği” genelgesiyle ilgili yeni bir yönetmeliğin hazırlanması gerektiğini anlatan Apaydın, “Şehirlerarası yük ve yolcu taşıyan araçlar ve gerekli görülen bölgelerdeki sürücüler, kar lastiklerini yine kullanacak. Ancak İzmir, Akdeniz Bölgesi ve Güney illerimizde kar lastiği takmak bir lükstür. Araca da zarar verebilir. Hava sıcaklıklarının kış aylarında Türkiye ortalamasına göre yüksek olan bu illerdeki kar lastiği uygulamasıyla ilgili hazırlanacak yönetmelikte değişiklikler sunulabilir” şeklinde konuştu.
Apaydın, kendilerine, “TIR’ın ön çekicisi ve dorsesine kar lastiği takılabilir mi?” şeklinde sorular geldiğini vurgulayarak, TIR’larda kar lastiğinin ön çekiciye takıldığını, kör dingil ya da dorseye takılmayacağını bildirdi.
Kar lastiğinin özellikleri ve kullanım alanlarının bulunduğunu ifade eden Apaydın, hazırlanacak yönetmeliğin sürücüleri rahatlatacağını bildirdi. (AA)

22 Kasım 2012 Perşembe

'Ekonomiyi uçuracak proje!-Çok Güzel Haber

'Ekonomiyi uçuracak proje!'




Projenin yıllık getirisi...
22.11.2012 - 15:21

Projenin yıllık getirisi...

AA
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, yapımı devam eden hızlı tren hatlarının devreye girmesiyle, yılda 30 milyon yolcu taşıyacak Yüksek Hızlı Tren’nin (YHT), Türkiye ekonomisine yıllık 800 milyon doları aşan katkı sağlayacağını bildirdi.

Yıllık katkısı 800 milyon dolar olacak

Bakan Yıldırım, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye’nin YHT teknolojisine sahip dünyada 8’inci, Avrupa’da 6’ıncı ülke olduğunu hatırlattı. Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları’nın (TCDD) 2023 yılı hedefleri doğrultusunda, yurt genelinde demiryolu ağının 25 bin kilometreye çıkarılacağını ifade eden Yıldırım, bu ağın 10 bin kilometresini oluşturacak YHT hatlarının ise ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmaya önemli katkı sağlayacağını vurguladı.

Yapımı devam eden ve dört büyük kenti birbirine bağlayacak olan Ankara-İstanbul, Ankara-İzmir ve Ankara-Bursa hatlarında yılda 30 milyondan fazla yolcu taşınacağını belirten Bakan Yıldırım, YHT’lerin Türkiye ekonomisine katkısının da yıllık 800 milyon doları aşacağını söyledi.


-”Çalışmalar yoğun şekilde devam ediyor”- Türkiye’nin dört büyük kentini Yüksek Hızlı Tren’le birleştirmek için çalışmaların yoğun bir şekilde sürdüğüne dikkati çeken Bakan Yıldırım, şunları kaydetti: ”Yılda 17 milyon yolcu taşıması planlanan Ankara-İstanbul Projesi’nde sona yaklaşıldı. Ankara-İstanbul arasını 3 saate düşürecek olan hattı ’asrın projesi’ olarak da nitelendirilen MARMARAY’la birlikte 30 Eylül 2013 tarihinde eşzamanlı hizmete açacağız.

Her yıl ortalama yaklaşık 6 milyon yolcu taşınacak Ankara-İzmir hattını ise 2015 yılında faaliyete geçirmeyi planlıyoruz. 624 kilometrelik hatta, Ankara’dan yola çıkan vatandaşlarımız, otobüsle 8 saat süren yolu, YHT konforuyla 3,5 saatte alarak İzmir’e ulaşacak.

Bir diğer önemli projemiz ise Ankara-Bursa. Yarım asırlık aradan sonra Bursa’ya demiryolunu getirecek projeyle vatandaşlarımız, 2 saat 15 dakikalık seyahatin ardından Ankara’ya varmanın mutluluğunu yaşayacak. Bu hattımızda da her yıl ortalama 6 milyon kişi yolculuk edecek. Bunların haricinde Sivas, Kayseri, Erzincan ve Antalya başta olmak üzere yurdumuzun 4 bir tarafını demir ağlarla örmek için çalışmalarımız sürüyor. 2023 ve 2035 projelerimizi hazırladık bir bir hayata geçiriyoruz.” -”YHT’lerin ekonomiye de büyük katkısı olacak”- Bakan Yıldırım, birim enerji miktarıyla en çok yolcu ve yükü taşıyan, enerji verimliliği en yüksek olan, havayı kirletmeyen, taşınan yük ve yolcuya oranla daha az arazi ve kentsel alana ihtiyaç duyan demiryollarının, YHT hatlarının hizmete girmesiyle ekonomiyi tetikleyeceğini belirtti.

Yeni hatların devreye girmesiyle enerji maliyetlerinin düşeceğini dikkati çeken Yıldırım, şöyle konuştu: ”YHT’lerle işgücü kaybı önlenecek, zaman tasarrufu sağlanacak. Yapılan araştırmalara göre, YHT projelerinin tamamlanmasıyla 5 milyon 425 bin kişi, özel araç yerine trenle seyahati tercih edecek. Bizim en önemli hedeflerimizden biri de karayolundaki yükü azaltarak diğer ulaşım modlarına aktarmak. Bu bağlamda YHT’ler yolcu taşımada önemli görevler üstlenecekler. Bu durum, trafiği görülmediği kadar rahatlatacak. Karayollarından çekilen bu araçların oluşturduğu maliyetlerin ortadan kalkması ve YHT’nin az ve ucuz enerji tüketmesi sonucu ülkemiz her yıl 161 milyon dolar tasarruf sağlayacak. Daha az ithal enerji kullanımıyla sağlanacak tasarrufun, cari açığa yıllık etkisi ise 185,2 milyon dolar olacak. Karayollarından çekilen araçlardan dolayı kaza oranı düşecek. Bu durumda ülkemiz her yıl 571 milyon dolar tasarruf sağlayacak. Daha temiz bir ulaşım aracı olan YHT’lerle doğaya karbondioksit salınımı azalacak. Diğer etkenler de dahil edildiğinde YHT’ler, ülkemize her yıl 800 milyon doları aşkın ekonomik katkı yapacak.”

Gemi krizinde mahkeme karıştı, Başbakan el koydu-Güzel Haber Umarım Çözülür

Gemi krizinde mahkeme karıştı, Başbakan el koydu



Emek Kaplangil
22 Kasım 2012



Gemi krizine Başbakan el koydu

Pakistan'da mahkeme kararıyla alıkonan Karadeniz Holding'e ait iki yüzen santral gemisinin salıverilmesine ilişkin duruşma son olarak 26 Kasım'a ertelenirken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da konuyla ilgili bu ülkenin makamlarına uyarıda bulundu. Mahkemede, alıkoyma kararıyla ilgili savcı ve hakimler arasındaki tartışma ise kafalarda soru işareti yarattı.



D-8 Zirvesi için Pakistan'da bulunan Erdoğan, Türkiye'nin konuyla ilgili endişelerini dile getirdi ve kısa zamanda çözüme ulaşmaması durumunda ülkeye gelmek isteyen yatırımcıların bundan olumsuz şekilde etkilenebileceğine işaret etti.
Pakistan Başbakanı Peşrev Eşref ile görüşmesinin ardından soruları yanıtlayan Erdoğan, dava sürecindeki yasal sorunları anladıkları ancak yürütmenin çözüm için bir yol bulması gerektiğini söyledi.
/_np/7245/17447245.jpg
TÜRK YATIRIMCI OLUMSUZ ETKİLENİR
Erdoğan, "Bir ilerleme kaydedilememesi Pakistan'daki Türk yatırımcılar üzerinde olumsuz etki yaratacaktır" dedi. Erdoğan, son teknoloji ile donatılan geminin geçen süre zarfında zarar göreceğine yönelik endişelerini de paylaştı.
Karadeniz Holding bünyesindeki Karkey Karadeniz Elektrik Üretim A.Ş. ait yaklaşık 400 milyon dolar değerindeki Kaya Bey ve Ali Can Bey gemileri elektrik enerjisi sağlamak amacıyla Kasım 2010’da Pakistan’a gitmiş, ancak hükümetin kendilerine söz verdiği şartları yerine getirmemesi üzerine geçen Mart ayında sözleşmesini fesh etmişti.

DOSTLUK KÖTÜ BİTTİ

Bunun hemen ardından ise Yüksek Mahkeme, 2006 ile 2008 yılları arasındaki tüm enerji ihalelerinin iptalini ve soruşturulması kararını almıştı. Bu süreçte Pakistan Mali Sorumluluk Bürosu (NAB) Karkey'in anlaşmasını da incelenmiş ve Ekim ayında ilk ödenen avanstan kalan 17 milyon dolarlık kısmın iadesi şartıyla gemilerin ülkeden ayrılabileceği kararını almıştı.
Ancak, Çalışma Eski Bakanı Faysal Salih Hayat'ın Yüksek Mahkeme'ye, şirketin ödemesi gereken miktarın faiziyle birlikte 243 milyon doları olduğu yönündeki itirazı yeni bir süreci başlattı ve gemilerin Karaçi'de alıkondu.
DURUŞMA ERTELENDİ, SAVCI VE HAKİMLER BİRBİRİNİ SUÇLADI
Konuyla ilgili 20 Kasım'da yapılması planlanan duruşma, 22 Kasım'a ertelendi. Bugün çıkan karada ise gemilerin alıkonmasına devam kararı çıkarken, bir sonraki duruşma 26 Kasım'a ertelendi.
Ancak, NAB savcıları ile Yüksek Mahkeme hakimleri arasında geçen duruşma tutanaklarının basına yansıması ilginç bir ayrıntıyı da açığa çıkardı. Buna göre, her iki kurum da gemilerin alıkonmasında bir birini suçluyor.
ALIKOYMA YETKİMİZ YOK
Son duruşmada, NAB savcıları kendi kurumlarının talimatnamesine göre Türk bayraklı gemileri alıkoyma yetkileri olmadığını bu nedenle de kararı geri çektiklerini belirtti. Ancak, hakimlerden Gülzar Ahmed, NAB'ın buna tek başına karar veremeyeceğini ve belirtilen miktarın ödenmesi gerektiğini söyledi. Diğer taraftan, Mahkeme Başkanı olan hakim ise alıkoyma kararının mahkemenin fikri olmadığını aksine NAB savcının bu taleple mahkemeye başvurduğunu belirtti.
Konuyla ilgili Hürriyet'e açıklamalarda bulunan Karkey Enerji yetkilileri ise girişimlerinin devam ettiğini ve mahkemenin kararını beklediklerini söyledi.