17 Ekim 2012 Çarşamba

Limancılık Yatırımı Haberi

İzmit Körfezi’nde 200 milyon dolar yatırımla Yılport limanını kuran Yıldırım Holding, benzer bir projenin inşaatına da Gemlik’te başladı. 200 milyon euroya Malta Freeport’un yarısını alan şirket, Gemport’un yüzde 54’lük hissesini de almak için sözleşme imzaladı. Yıldırım’ın devam eden profelerle birlikte limancılık yatırımı 1.5 milyar doları aşıyor.
Gemport’un çoğunluk hissesi Yılport Liman Grubu’nun oldu. Gemlik Gübre limanında konteyner terminal yatırımına başlayan Yıldırım Holding, projeye Gemport’u da dahil ederek körfezde büyük bir liman tesisi kuracak.
Yıldırım Holding, küresel bir liman operatörü olma yolunda yeni bir adım daha attı. Gemport Gemlik Liman ve Depolama İşletmeleri A.Ş.’nin yüzde 54 hissesinin Yılport Holding A.Ş.’ye satışı konusunda Hisse Satış Sözleşmesi imzalandı. 1992’de ülkemizin ilk özel sermayeli limanı olarak Gemlik Körfezi’nde faaliyete başlayan Gemport; halen konteyner, araç, genel yük elleçlemesi ve antrepo işletmeciliği faaliyetinde bulunmakta olup, Gemlik ve Mudanya Körfezi’nde pilotaj ve römorkaj hizmeti verme imtiyazına da sahip. Gemport’un yıllık 450 bin TEU konteyner ve 300 bin adet araç yükleme boşaltma kapasitesi bulunuyor.
Yeni limanlar arıyor
Gemport’un satışı, Oyak Grubu’na bağlı Oyak Yatırım üzerinden yapılacak. 350-400 milyon dolar değer biçilen hisselerin Oyak Yatırım tarafından satılması hakkında anlaşma imzalandığı duyuruldu. Yıldırım Holding mayıs ayında Gemport yakınlarında yeni bir konteyner limanı inşa edeceğini açıklamıştı. Liman inşaatının ilk aşamasının 2013 yılı sonlarında bitmesi ve 200 milyon dolara mal olması bekleniyor. Gemport satın alındığı takdirde Yıldırım Holding bölgede önemli bir kapasiteye sahip olacak. 2011 yılında 1.8 milyar dolarlık yatırım yapan Yıldırım Holding, 2012 yılındaki satın almalar için 1 milyar doların üzerinde kaynak ayırmıştı. Geçtiğimiz günlerde Holding’e bağlı Gebze’deki Yılport Limanı’nı genişletilerek kapasitesinin artırılmasıyla yatırımlarına hız kesmeden devam eden Yıldırım Holding’in, bir sonraki yatırım hamlesi merakla bekleniyor. Yurtiçi ve yurtdışında birkaç limanla daha görüşmelerine devam ettiği bilinen Yıldırım Holding’in, 2012 yılı bitmeden birkaç satın alma daha yapabileceği konuşuluyor.
Daha önce de istemişti
Geçtiğimiz aylarda Perşembe Rotası’na açıklamalarda bulunan Yıldırım Holding CEO’su Yüksel Yıldırım, Gemport’a talip olduklarını belirterek, yıllar önce de limanı almak istediklerini fakat bankanın satmak istemediğini söylemişti. Yıldırım, iki limanı birleştirerek projeyi geliştireceklerini açıklamıştı.
Liman yatırımlarını sürdüren Yıldırım Holding, Yılport Gebze limanına şu ana kadar 200 milyon dolar harcadı. 2. ve 3. fazın tamamlanması için de 300 milyon dolar harcayacak. Gemlik’te inşasına başlanan Yılport Gemik’in yatırım tutarı ise 250 milyon dolar. Şirket, Malta FreePort’un yüzde 50’lik hissesini de 200 milyon euroya almıştı. Gemport yatırımıyla birlikte Yıldırım’ın liman yatırımları 1.5 milyar doları aşacak.

Denizcilik Ne Durumda?-Haber

‘Armatörlerin zulaları kuvvetliymiş!’

Çok zor dönemden geçen Türk denizcilik sektöründe çok fazla batan firma olmadığını fakat hasarın büyük olduğunu dile getiren Deniz Ticaret Odası Başkanı Metin Kalkavan, “Başbakan haklı çıktı, zulalar umduğumuzdan daha kuvvetliymiş” dedi.
BDDK eski başkanı Tevfik Bilgin’in konuk olarak katıldığı DTO Ekim ayı olağan meclis toplantısının gündeminde piyasalar vardı. Dökme kuru yük gemi sahiplerine seslenen Deniz Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Metin Kalkavan, “2013’ü unutun 2014’e nasıl çıkarız diye planlar yapın” dedi.
‘Alex gibi akıllı oynayın’
Konuşmasına gündemdeki Brezilyalı Yıldız Alex De Souza ile başlayan Kalkavan, bir Galatasaray taraftarı olarak Fenerbahçe yönetimi tarafından sözleşmesi feshedilen Brezilyalı Yıldız Alex De Souza’nın gönderilmesine ilişkin üzüntü duyduğunu belirterek “Alex için çok üzüldüm. Rakip olarak korktuğumuz ama aynı zamanda çok beğendiğimiz bir futbolcuydu. Böyle gönderilmemesi gerekliydi. Alex’i diğer futbolculardan ayıran en büyük özellik hızlı düşünmesi. Bu tür futbolcular hızlı düşünür hemen karar verir” yorumunu yaptı. Denizci işadamlarının da bugün Alex gibi akıllı oynamasını gerektiğini söyleyen Kalkavan, “Bizler de dört yıldır krizdeyiz. Alex gibi hızlı düşünerek hemen karar vermeliyiz” dedi.
Dökmeciler daha kötüye gidecek
Denizcilik piyasalarına ilişkin önemli değerlendirmelerde bulunan Metin Kalkavan, Türk deniz ticaret filosunun büyük kısmını oluşturan dökme kuru yük (bulker) armatörlerini gelecek yıl için uyardı. Perşembe Rotası Editörü Murat Erdoğan, Meclis Toplantısında öne çıkan konuları kaleme aldı. Denizcilik sektörünün kendi krize girmeden bir dünya krizine girdiğini ifade eden Kalkavan, “Ben kriz hayırlı oldu diyenlerdenim. Ekonomik kriz olmasaydı denizcilik sektörünün kendi yaşayacağı çok daha büyük bir kriz olacaktı. Denizcilik sektöründe en çok gemi inşa, konteyner ve kimyasal tankerler zarar gördü. Bulkerler son 8-10 ay haricinde çok iyi bir performans sergiledi. Ancak bulkerler için kriz yeni başladı. Türk deniz ticaret filosu için ağırlık dökmecilerde. Gelecek sene anormal bir şey olmazsa bulkerlerin geri dönmesi çok zor olur. Bugünden iyi gidip gitmeyecekleri soru işareti ama kötüye gider mi bence gider. Çünkü gelen gemi, hurdaya giden geminin 3 misli. Bu sene ve gelecek sene çok zor bir piyasa geliyor” ifadelerini kullandı.
Kalkavan, çok fazla batan firmaların olmadığını belirterek “Ama hasar büyük. Başbakan haklı çıktı zulalar umduğumuzdan daha kuvvetliymiş. Beklediğimizden çok daha dirençli çıktık” dedi.
Piyasalar daha kötü olsun diye dua ediyorum
Ekonomik krizin daha derinleşmesi için dua edenlerden olduğunu dile getiren Kalkavan, “İnşallah daha kötüye gider. Dibi görelim. Sipariş gelmesin, bankalar kredi vermesin, hurdaya gidiş hızlansın. Sonrasında iyi piyasalar mutlaka gelecek. 1997 yapımı konteyner gemisi hurdaya gidiyor. Hurdaya gidiş yaşı 25-30’dan 15′lere düştü. Bu yakın zamanda dökmecilere de gelecek. Hedef 2014’e varabilmek” dedi
Bu uyarıları neden yaptığını ise Kalkavan şöyle açıklıyor “Şu anda erken düşünme zamanı. Bugün daha iyi durumdayken bankalarla yeniden yapılandırma için şimdiden görüşün. 30 milyon dolarlık bir konteyner gemisi son dört senenin ortalamasına göre günlük 5 bin dolara çalıştı. Kazancı maksimum 1500 dolar yani yıllık 500 bin dolar. Faizinin yarısını karşılamıyor. Bulkerler böyle bir kriz yaşamamıştı. Ama yaşamaması kaçınılmazdı ve yaşıyor. Çünkü 2009 ve 2010’da fırsatçı siparişler devam etti. Çok büyük bir filo piyasaya girecek. Bu kriz bu sene de bitmiyor gelecek sene de çok kolay görülmüyor. 2013’ü yok sayıp planlarınızı ona göre yapın. Hedef 2014’te oluşacak iyi piyasalara varmak.”
‘Parası olan için güzel zaman’
Bu zamanlarda parası olanların denizcilikten çok güzel paralar kazanabileceğinin altını çizen Kalkavan “Fakat yüzde 50’nin üstünde krediyle gemiye girenler bile riskli. Çünkü bulker fiyatlarında hala dibe gelmedik. Daha da aşağı gelecek. Çünkü dünya gemi inşa sanayisinin yüzde 85’ini oluşturan Kore, Çin ve Japonya tersanelere ciddi teşvik veriyor. Bugün dünyada gemi inşa kapasitesi ihtiyacın iki katı. Beş yıl önce 60 milyon dolar olan bir supramax gemi 22 milyon dolara indi. Dolayısıyla Türk tersanelere yüzde 10’lık bir destekten bahsediliyordu fakat o geçen yıldı. Artık bu oran özel gemiler dışında Türk tersanelerin rekabet sahasına girmek için yeterli değil.

15 Ekim 2012 Pazartesi

Çinekop tutmak yasak mı değil mi?-Haber

Çinekop tutmak yasak mı değil mi?


15 Ekim 2012 Pazartesi 09:27

Son Güncelleme: 09:34

Yasağa rağmen tutulan çinekop balığının kilosu 20-25 liradan alıcı buluyor.



Esra KAPAROĞLU
İSTANBUL - Tezgahlardaki yerini lüfer olarak alacak çinekop yasağa rağmen tutuluyor. Avlanma yasağının bu sene 18 metreden 24 metreye çıkması nedeniyle olaylı başlayan balık sezonu yasakların çiğnenmesiyle devam ediyor.
Boyu 20 santimetrenin altında ise avlanması yasak olan Lüfer, diğer adıyla çinekop balıkçı tezgahlarındaki yerini terk etmiş değil. Yasağa uyan balıkçıların bulunmasına rağmen, uymayanların sayısı da az değil.
Çinekop satan balıkçıların satış fiyatlarıysa 20-25 TLarasında değişiyor.

10 Ekim 2012 Çarşamba

Deniz ve Enerji Hukuku- Haber

Türkiye nasıl tavır koyacak?




Güney Kıbrıs için sıraya girdiler
10.10.2012 - 09:23

Güney Kıbrıs için sıraya girdiler

gazetevatan.com
Akdeniz'de süren petrol ve doğalgaz aramaları dünyanın gözünü Kıbrıs açıklarına çevirdi. İtalyan ENI, Fransız Total, Malezya’nın Petronas ve Rusya’nın Novatek firmalarının başını çektiği dünya devleri Güney Kıbrıs ile anlaşma zemini arıyor. Özellikle İsrail ve Lübnan'ın da yeni keşfettiği doğalgaz rezervleri bölgede süper güç haline gelmek isteyen Türkiye'nin elini zayıflatıyor. Bunun sebebi ise uluslararası platformlarda KKTC ve Güney Kıbrıs'ın ekonomik konular söz konusu olduğunda bağımsız değerlendirilmesi. Olası bir enerji anlaşmasında bölgedeki tüm ülkeler büyük bir ekonomik katkı sağlarken Türkiye ve KKTC'nin eli boş kalabilir. Türkiye bu konuda uluslararası enerji şirketlerine, Güney Kıbrıs'ta ihalelere girmeleri halinde, yaptırım ve ambargolar uygulayacağını açıklamıştı. Enerji ihalelerinin en geç kasım ayı sonuna kadar sonuca bağlanması bekleniyor.

Deniz Hukuku-Haber

Costa Concordia'nın kaptanının işine son verildi

10/10/2012 9:57
Yazı Boyutu
İtalya'nın batısındaki Toskana Bölgesi'ne bağlı Giglio Adası açıklarında 13 Ocak 2012 akşamı karaya oturan Costa Concordia'nın kaptanı Francesco Schettino'nun işine, gemi sahibi Costa Crociere tarafından son verildi
Costa Concordia'nın kaptanının işine son verildi
ROMA- İtalyan basınına yansıyan haberlerde, yaptığı manevrayla kazaya sebebiyet veren dev kruvaziyerin birinci kaptanı Francesco Schettino'nun, Costa Crociere şirketi bünyesinde bir disiplin soruşturmasından geçtiği ve çok sayıda kural ihlali yaparak kazaya yol açtığı gerekçesiyle şirketteki görevine son verildiği bildirildi.

Schettino'nun avukatları ise kararı hukuk dışı bulduklarını belirtti. 114 bin 500 ton ağırlığındaki “Costa Concordia” isimli kruvaziyer, toplam 4 bin 229 kişiyle, 13 Ocak Cuma günü yerel saatle 19.00'da başkent Roma'nın batısındaki Civitavecchia kentinden kuzeybatıdaki Savona kentine doğru gitmek için hareket etmiş, yerel saatle 21.45 sularında, Toskana Bölgesi sahillerindeki Giglio Adası açıklarında kayalıklara çarpmıştı.

Üstünden 9 ay geçen kaza sonrasında, dev kruvaziyer gemisi, halen adanın birkaç metre açığında yatık halde bulunuyor. Bu arada gemi enkazında olduğu tahmin edilen 2 kişinin cesedi henüz bulunabilmiş değil.

2012 yılının en önemli olaylarının başında gelen Costa Concordia kazasına ilişkin kısa süre önce bilirkişi raporu hazırlanırken, Grosseto Adliyesi'nde devam eden davanın 3. duruşması, 15 Ekim tarihinde yapılacak.(aa)

Artık KKTC ile kıta sahanlığımız var-Önemli Haber

Artık KKTC ile kıta sahanlığımız var

10/10/2012 10:25
Yazı Boyutu
Bakanlar Kurulu, Türkiye-KKTC kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşmasını onayladı
Artık KKTC ile kıta sahanlığımız var
ANKARA- Bakanlar Kurulu, " Türkiye Cumhuriyeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Arasında Akdeniz 'de Kıta Sahanlığı Sınırlandırılması Hakkında Anlaşma"nın onaylanmasını kararlaştırdı.

Konuya ilişkin Bakanlar Kurulu kararı Resmi Gazete'nin bugünkü sayısında yayımlandı.
İki ülke arasındaki kıta sahanlığı sınırlandırma anlaşması, Rum tarafının sondaj faaliyetlerine 19 Eylül 2011 tarihinde başlandığının açıklanması üzerine, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu arasında 21 Eylül 2011'de BM Genel Kurulu çalışmaları vesilesiyle bulundukları New York 'ta imzalanmıştı.

Türkiye ve KKTC'nin kıta sahanlıklarının bir bölümünü 27 coğrafi koordinatın birleştirilmesiyle elde edilen bir çizgi ile sınırlandırdığı anlaşmanın metninde, bu sınırlandırmanın uluslararası hukuka uygun olarak ve hakça ilkeler dikkate alınarak yapıldığı kaydedildi.

Metinde, anlaşmanın, Kıbrıs Türklerinin, adanın kıta sahanlığının tümü üzerindeki meşru, eşit ve ayrılmaz haklarını haleldar etmeyeceği, akit tarafların Kıbrıs meselesine kapsamlı çözüm bulunması çabalarını sürdüreceği de ifade ediliyor.

Anlaşma, taraf devletlerin onay belgelerinin değişimi tarihinden itibaren yürürlüğe girecek.

8 Ekim 2012 Pazartesi

İstanbul'da etkili olan lodos-Haber

İstanbul'da etkili olan lodos...
Haberin fotoğrafları için tıklayınız

08.10.2012 - 13:23


İstanbul'da etkili olan lodos...


İSTANBUL’da etkili olan lodos nedeniyle Suadiye Sahili’nde demirli yelkenli gezi teknesi iplerinin kopması sonucu sürüklenerek karaya oturdu.

Suadiye Sahili’nde kıyıdan 100 metre açıkta demirli olan 15 metre uzunluğundaki yelkenli gezi teknesinin bağlı olduğu ip şiddetli lodos nedeniyle koptu. Kıyıya doğru sürüklenen tekne sahile yaklaşık 10 metre kala karaya oturdu, su alarak yan yattı. Teknesinin karaya oturduğunu haber alan Meter Özarar, bir bota binerek Suadiye Sahili’ne geldi. Tekneye çıkan Mete Özarar teknedeki evraklarını aldı. Lodos nedeniyle bir süre teknede mahsur kalan Mete Özarar, tekrar bota binerek ayrıldı.

Teknenin gövdesinde hasar oluştu. Hasarın büyüklüğü dalgıçların incelemesinin ardından belirlenecek ve hasar tespitinin ardından tekne kurtarılacak.

Bir semt sakini "Tekne sahilden 100 metre açıkta demirliydi. Lodos nedeniyle ipleri koptu, sürüklendi. İpi çok inceydi o nedenle kopmuş olabilir. Her yıl Ekim ayında kestane lodosu olur. Bu tekne, Bodrum tipi bir tekne. Buralara uygun değil" diye konuştu.

Teknenin değerinin yaklaşık 200 bin lira olduğu öğrenildi.

Borusan, TCDD’yi ikna etti, Gemlik’e tren geliyor-Haber

Borusan, TCDD’yi ikna etti, Gemlik’e tren geliyor…

Gemlik’e uzanacak olan demiryolu 30 milyon ton yükü karayolundan çekecek
Gemlik ve limanlarının demiryoluna bağlanması için TCDD’yi ikna ederek, yük trenlerinin çalışacağı bir hat kurulacağı sözü alan Borusan Lojistik, ‘Faz 3’ yatırımlarını da tamamladığı zaman beş yılda limana 230 milyon dolar yatırmış olacak. Borusan’ın hedefi, komşusu Gemport’u da alarak Güney Marmara’nın büyüyen ekonomisine dâhil olmak.

Borusan Lojistik limancılık alanındaki büyüme hızını, Gemlik’te kurulu komşusu Gemport’u alarak sürdürmek istiyor. Gemlik’te sahip oldukları limana şu ana kadar 250 milyon dolar yatırım yaptıklarını söyleyen Borusan Lojistik Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Dölen, “Türkiye İş Bankası’na ait Gemport Limanı’nın satışında Borusan olarak artık son turlara geldiğimizi düşünüyoruz. Gemport’u alamazsak bile büyüme stratejimize uygun diğer liman satış ihaleleriyle ilgileneceğiz” dedi.
Grubun yatırımları ve lojistik sektöründeki gelişmeleri Perşembe Rotası okurlarıyla paylaşan Borusan Lojistik Liman İşletme ve Uluslararası Taşımacılık Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Dölen’i en çok heyecanlandıran konu, TCDD’nin demiryolları yatırımları oldu. “Gemlik ve Bursa’yı demiryollarına bağlamanın, limanlara yaptığımız yatırımlardan daha önemli olduğuna inanıyorum” diyerek duyduğu heyecanı dile getiren Dölen, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gemlik ve limanlarının demiryoluna bağlanması için bir süredir Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD yetkilileriyle görüşme halindeydik. Gemlik bölgesine 2023 demiryolu yatırım planı içinde yük treni getirilmesinin kabul edilmesi, memnuniyet verici bir gelişme. Projeler güncellendi. Biz bu projenin, 2014 ve 2015 yılında faaliyete geçirilmesi için elimizden gelen desteği vereceğimizi söyledik. Bu proje, Gemlik’te yıllık 30 milyon ton yükün karayolundan demiryoluna geçirme projesi. 2023 dış ticaret hedefi doğrultusunda bölgedeki yük hacmi daha da büyüyeceğinden, bu demiryolu bağlantısıyla çok önemli bir çevre felaketinin önüne geçilecek. Ayrıca otomotiv sanayisinin yoğun olduğu bir bölgeye demiryolu bağlantısının olması, bu sanayicilerin lojistik maliyetlerini aşağılara çekecek. Türkiye’de üretim için yeni modellerin gelmesini sağlayacak. Gemlik ve Bursa’yı demiryollarına bağlamanın, limanlara yaptığımız yatırımlardan daha önemli olduğuna inanıyorum.”
Borusan’ın bu gelişmeleri yakından takip ederek büyüme stratejisi belirlediğini dile getiren Dölen, “Borusan Limanı projesiyle ilgili, 2023’e kadar ekonomik değişimlere göre nerelerde neler yapabileceğimize dair çalışmalarımız var. Faz 5’i bulan yatırım projemiz şimdiden mevcut” dedi.
Borusan Lojistik’in 2000 yılından bu yana liman kapasitesinin artırılması konusunda ciddi yatırımlara imza attığını söyleyen İbrahim Dölen, ilk iki fazda 130 milyon dolarlık yatırım gerçekleştirdiklerini belirterek “Bursa başta olmak üzere Güney Marmara’daki otomotiv sanayinin önünü açmış olduk. Otomobil ihracat sayımızı yılda 200 bin adetlere ulaştırdık. 1 Ocak 2012 tarihinde yatırımına başladığımız ve Faz 3 olarak adlandırdığımız yatırıma devam ediyoruz. Bu, 2-3 yılı kapsayan 115 milyon dolarlık bir yatırım projesi. Bu yıl projenin 40 milyon dolarını gerçekleştirdik ve kalanını gelecek yıl içinde tamamlayacağız. Böylelikle beş yılda sadece Borusan Limanın’na yapılan yatırım tutarı 230 milyon doları bulacak. Bu fazın ardından toplam 250 bin teu olan yıllık konteyner elleçleme iş hacmini 2013’te 400 bin adete çıkarmış olacağız. İlave edilecek ekipmanlarla kapasitemizi 2014’te de 600 bin teu’ya çıkaracağız” açıklamasını yaptı.
‘Gemport bitti gibi’
Gemport’un satış ihalesiyle de ilgilendiklerini söyleyen Dölen, “Borusan olarak artık son turlara geldiğimizi düşünüyoruz. Gemport’un da satın alınmasıyla limancılıktaki yatırımlarımız ciddi boyutlara ulaşmış olacak. Bir iki hafta içinde satın almayla ilgili bildirimler yapılacak” diye konuştu. Başka bir liman alıp almayacakları sorusuna ise Dölen, “Şu anki stratejimizle başka bir liman almak gibi plan yapmadık. Liman satış teklifleri geldiğinde stratejimize uygun olup olmadığını değerlendiriyoruz fakat Gemlik’in bizim için ayrı bir önemi var. Büyük sanayi kuruluşlarının olduğu bir bölge ve burada Borusan Grubu’nun da üretim tesisleri yer alıyor. Grubun işlerine hizmet veren bir yapıdan, bugün grubun sadece yüzde 30’una hizmet veren bir liman haline geldik. Gemport’u almazsak ihaleye çıkacak başka liman yatırımlarıyla da ilgilenebiliriz” açıklamasını yaptı.
İlk ‘yeşil liman’ olacak
Lojistik sektöründe bazı konularda öncü olmak gibi bir misyon taşıdıklarını ifade eden İbrahim Dölen, Borusan’ın yatırımlarında çevreci uygulamaları tercih ettiğini belirtti. Dölen “Borusan Limanı, yatırımlarını tamamladığında gelecek yıl Türkiye’nin ilk yeşil limanı olacak. Bütün ekipmanlarımızı elektriğe çeviriyoruz. RTG’leri elektrikle çalışır hale getirmek üzereyiz, hatta sona geldik. Mümkün olduğu ölçüde çevreye en az zarar veren araçları kullanıyoruz. Yeşil liman sloganını hak eden ilk liman olmak istiyoruz. Sektörümüze de bu konuda öncülük etmek istiyoruz. Bir diğer çevreci yatırımımız ise geçen yıl başlattığımız; Türkiye ile Avrupa arasındaki ‘Multimodal Tren Taşımacılığı’ydı” şeklinde konuştu.

Marmara Denizi'nde "Arsenik" tehlikesi-Haber

Marmara Denizi'nde "Arsenik" tehlikesi


06 Ekim 2012 Cumartesi 12:57





TEKİRDAĞ - Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Sağlık Yüksekokulu Öğretim Üyesi Toksikolog Yrd. Doç. Dr. Ayşe Handan Dökmeci, Marmara'da deniz canlılarında yaptıkları araştırmalarda, "Arsenik" oranlarının normal değerlerinden yüksek çıktığını belirtti.
Dökmeci, "Tekirdağ kıyı sularından toplanan karideslerin ağır metal seviyelerinin belirlenmesi ve insan sağlığına olan toksik etkileri" konulu NKÜ Bilimsel Araştırma Projesi'nde İstanbul Üniversitesi (İÜ) öğretim üyeleri ile birlikte bir yıldır deniz canlıları üzerinde araştırmalarda bulunduklarını bildirdi.
Araştırmalarında, su ortamında bulunan kimyasalların izlenmesi için ortamda yaşayan midye, istiridye, ıstakoz yada karides gibi deniz ürünlerinin kullanıldığını anlatan Dökmeci, bu canlıların bünyelerinde depoladıkları ağır metaller, hormonlar, petrol türevleri gibi kirleticileri insana kadar ulaştırarak çeşitli hastalıklara neden olduklarını vurguladı.
Dökmeci, deniz canlıları üzerinde yaptıkları araştırmalarda, arsenik oranlarının yüksek çıktığını belirterek, şunları kaydetti:
"Midye ve karideslerin yenilebilir etinde kurşun, krom, nikel gibi değerleri bir yıl boyunca mevsimsel olarak izledik. Ülkemizde karides ve midyede arsenik için kabul edilebilir değer kilogramda 1 miligram iken alınan karides örneklerinde kilogramda 2,3, midyede ise 2,79 miligram değerini gördük. Bu değerler uzun dönemde insan sağlığını tehdit edebilecek düzeyde. İnsan bünyesine su, gıda ya da hava yolu ile alındığında birikerek kanser ve nörolojik bozukluklar gibi birçok hastalığa neden oluyorlar. Arsenik uzun dönemde deri, böbrek, akciğer ve mesane kanserine, kurşun ise nörolojik bozukluklara neden olabiliyor."

"Kıyı Kirliliği Araştırma Merkezi kurulmalı"

Büyük ve önemli stratejik değeri olan su kaynaklarının, kıyıların ve bunların ekosistemlerinin giderek kullanılamaz hale geldiğini ifade eden Dökmeci, iklim değişikliklerinin kötü gidişatı daha da hızlandıracağını ifade etti.
Özellikle Marmara denizi çevresinde yaşanan kirliliğin kontrol edilmesi için daha fazla çalışılması gerektiğine değinen Dökmeci, Tekirdağ kıyısında kimyasalların denize etkilerini kontrol altına almak için, "Kıyı Kirliliği Araştırma Merkezi" kurulması gerektiğini söyledi.
Dökmeci, Tekirdağ nüfusunun hızla artması nedeniyle evsel, endüstriyel ve tarımsal kirleticilerin büyük oranda çevre sorunu yarattığını belirterek, bu nedenle, Tekirdağ kıyısında özellikle canlı bünyesinde birikime uğrayan ve halk sağlığı açısından risk oluşturabilecek ağır metaller gibi birçok kimyasalın kontrolü için her türlü çalışmanın desteklenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Denizde de ‘engeller’ kalkıyor-Haber


Merhaba
Hürriyet Facebook deneyiminden yararlanmak için Facebook ile giriş yapın.

Hürriyet'i Takip Et

Hürriyet'i Takip Et!
Hürriyet Facebook
Hürriyet Twitter

Denizde de ‘engeller’ kalkıyor

A.A
8 Ekim 2012
Denizde de ‘engeller’ kalkıyor

Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, ulaşımın her alanında engelli vatandaşlara kolaylık sağlayacak tedbirleri aldıklarını belirterek, “Denizlerde de engelleri aşacağız. Engelli vatandaşlarımızın denizyolu taşımacılığına ulaşımını kolaylaştırmak için ‘Engelsiz Denizler Projesi’ni başlattık” dedi.

Türkiye’de 8 milyona yakın engelli vatandaşın bulunduğunu, yapılan tüm çalışmalarda engelli vatandaşları da düşünerek hareket ettiklerini ifade eden Bakan Yıldırım, şunları söyledi:
“Türkiye’de engellilik konusunda farkındalık son yıllarda oluşmaya başladı. Türkiye’de 8 milyona yakın engelli vatandaşımız, 65 milyona yakın da engelli olmaya aday vatandaşımız bulunuyor. Ancak engellilik durumunun ne kadar önemli olduğunun farkında değiliz. Hükümet olarak, göreve geldiğimiz günden bu yana konunun önemini bilerek engelliler için önemli hizmetleri yerine getirdik. Bakanlığımız bünyesinde bu konuya ayrı bir önem verdik. Sadece birkaç yılda engelli vatandaşlarımızın ulaşım ve erişim problemini, çözme noktasına getirmekle kalmadık, istihdam edilmelerini de sağladık.”
İlk engelsiz havalimanı
Bakan Yıldırım, havaalanlarında ve demiryolu garlarında engelli vatandaşlara yönelik düzenlemeler yaptıklarını, bu kapsamda Sabiha Gökçen Havaalanı’nın Türkiye’nin ilk engelsiz havaalanı olduğunu söyledi. Türk Telekom tarafından, ev telefonu faturalarının görme engelli abonelere Braille alfabesiyle ulaştırılmaya başlandığını ifade eden Yıldırım, hızlı trenlerde engellilere özel tuvaletler ve tekerlekli sandalyedeki yolcunun rahat seyahat edebilmesine olanak sağlayacak özel bölümler yapıldığını anlattı. Yıldırım, “Marmaray’ı, tamamen engelli vatandaşlarımıza uygun olarak tasarladık. 2009 yılında başlatılan ‘Ben de Varım’ projesiyle de engelli gençlerin çağrı merkezlerinde istihdam edilmesini de sağladık” diye konuştu. Engellilere yönelik projelerin tüm ulaşım modlarını kapsayacak şekilde yaygınlaştırılmasını amaçladıklarını söyleyen Bakan Yıldırım, şöyle devam etti: “Denizyolu taşımacılığını kullanmak isteyen engelli yolcuların, deniz araçlarına güvenli bir şekilde ulaşması ve kullanabilmesi yönünde gerekli tedbirlerin alınması büyük önem taşıyor. Bu kapsamda deniz yolunu tercih eden yolculara hizmet veren tüm tesislerde, engelli vatandaşlara yönelik tedbirlerin alınması ve engelli yolcuların diğer yolcularla eşit şartlarda seyahat edebilmesine yönelik imkanların ek ücret talebinde bulunulmaksızın yerine getirilmesini içeren ‘Engelsiz Denizler Projesi’ni hayata geçiriyoruz, artık denizler de engelsiz olacak.”
Engelli tuvaleti olan iskele oranı yüzde 7
· Ulaşılabilirlik standartlarına uyan iskele oranı ise yüzde 10 civarında.
· Yapılan tespitlere göre, engelli tuvaleti olan ve haberleşme noktaları olan iskele oranı yüzde 7.
· Tüm iskelelerin sadece yüzde 6’sında yardım isteme noktası bulunuyor.
· Dinlenme noktaları olan iskele oranı ise yüzde 14.

3 Ekim 2012 Çarşamba

Tuzla Tersanesi'nde 152. ölüm-Haber

Tuzla Tersanesi'nde 152. ölüm

03/10/2012 16:24
Yazı Boyutu
Büyük
Küçük


Tuzla'daki Çiçek Tersanesi'nde, bir iskele çalışması sırasında başına boru düşen 53 yaşındaki işçi Bekir Seven hayatını kaybetti.

Tuzla Tersanesi'nde 152. ölüm
İSMAİL SAYMAZ

İSTANBUL- Tuzla’daki Çiçek Tersanesi’nde, bir iskele çalışması sırasında başına boru düşen 53 yaşındaki işçi Bekir Seven hayatını kaybetti. Limter-İş Genel Sekreteri ve İş Güvenlik Uzmanı Hakkı Demiral, boruların iplerle aktarılması gerekirden bu işlemin yapılmadığını, işçi Seven’in başında baret bulunmadığını, tersanede iş güvenlik uzmanı ve ilk yardım ekibinin olmadığını, ölüme davetiye çıkarıldığını söyledi.


SAĞLIK EKİBİ YOKTU
Çiçek Tersanesi’nde önceki gün bir geminin ambarında iskele kurma-sökme işlemi yapılıyordu. 53 yaşındaki kadrolu işçi Bekir Seven de ekipte yer alıyordu. İskelede çalışan bir işçinin elindeki boru dikkatsizlik sonucu aşağıya düşüp Seven’in başına isabet etti. Başında baret bulunmayan Seven kanlar içinde yere yığındı. İddiaya göre, tersanede sağlık ekibi bulunmadığından ilk müdahale çok geç yapılabildi. Hastaneye kaldırılan Seven kurtarılamadı. Seven, 1985 yılından bu yana Tuzla’da hayatını kaybeden 152. işçi oldu. İki çocuk babası Seven’in cenazesi memleketi Samsun’a gönderildi.


“BARET OLSA YARALANIRDI”
Limter-İş Genel Sekreteri Hakkı Demiral, tersanede iş güvenliği alınmadığını belirterek, “İlk yardım yapılmamış. Oraya yatırmışlar, başında beklemişler. O an çalışmayan başka bir arkadaş gelmiş, kalp masajı yapmış ama ölmüş. İlk müdahale vaktinde yapılabilseydi belki kurtulabilirdi. İşçi arkadaşımızın bareti olmadığı kesin. Bareti olsaydı; ölmez, yaralanırdı. Ayrıca iskele üzerinden boru alınıp verilirken bir iple yapılması gerekir, büyük ihtimalle bu da yoktu” dedi. Tuzla’daki hacim düştüğü için iş güvenlik ve işçi sağlığı birimlerinin de dağıtıldığını savunan Demiral, “Tersanelerde işçi sayısı 60 binden 10 bine düşmesine rağmen iş cinayetleri devam ediyor” diye konuştu.


AYNI TERSANEDE 4. ÖLÜM
Bu arada; Çiçek Tersanesi’nde daha önce üç ölüm daha meydana gelmişti. Taş işçisi Nurdoğan Çelik, 14 Mart 2006’da iskeleden düşerek, elektrikçi Cemil Akgül de 18 Şubat 2009’da elektrik çarpması sonucunda ölmüştü. Psikolojik sorunları olduğu ileri sürülen Zülfikar Uysal adlı işçinin cesedi de 11 Ekim 2010’da denizde bulunmuştu.

İDO'ya kötü haber

İDO'ya kötü haber

İDO’nun keyfi fiyat uygulamalarını Rekabet Kurumu’na şikayet eden CHP Bursa Milletvekili Turhan Tayan’a cevap geldi. Verilen cevapta İDO’ya Rekabet Kurumu tarafından inceleme kararı çıkarıldığı belirtildi


İHA
Esnek fiyat politikası adı altında yaptığı keyfi zamlarla ‘hakim durumu kötüye kullandığı' iddiasıyla 20 Haziran 2012 tarihinde İDO’yu Rekabet Kurumu’na şikayet eden Bursa Milletvekili Turhan Tayan’a 29 Eylül’de gelen cevapta, İDO hakkında inceleme kararı çıkarıldığı ifade edildi.

İDO’nun özelleşmesinden sonra Marmara denizi kıyısındaki il, ilçe ve beldeler ile İstanbul arasında düzenli yapılan deniz otobüsü ve feribotlarda, aşırı fiyat uygulaması ile bu hatlarda arabalı veya yolcu olarak seyahat eden tüketicilerin İDO tarafından rekabet ihlalleri yapılarak mağdur edildiğini söyleyen Tayan, “İDO’nun 4054 sayılı rekabetin korunması hakkındaki kanunun 4 ve 6 maddelerindeki ihlalleri konusunda 20 Haziran 2012 tarihinde Rekabet Kurumu’na yaptığım suç duyurusuna verilen cevapta, İDO’nun tarafımdan belirtilen rekabet ihlali iddialarım üzerine kurul tarafından ‘inceleme’ kararı alındığı belirtilmiştir” diye konuştu.


İDO’nun rekabet ihlali ile İDO’yla seyahat eden vatandaşların mağduriyetinin önlenmesine yönelik başvurusu üzerine Rekabet Kurumu’nun aldığı inceleme kararını sonuna kadar takip edeceğini dile getiren Tayan, gerekirse konuyu tekrar TBMM gündemine taşıyacağını sözlerine ekledi