27 Temmuz 2012 Cuma

Kadın Yat Kaptanı-Süper

O bir ilk

24 yıllık diş doktoru 45 yaşındaki kadın, kendini çok farklı bir meslğin içinde buldu

DHA




O bir ilk Antalya’da 24 yıldan bu yana diş protez teknisyenliği yapan evli ve 2 çocuk annesi 45 yaşındaki Canan Bostancı, eşiyle birlikte kaptanlık eğitimi alarak Kemer’in ilk kadın yat kaptanı oldu.

Kemer Türkiz Marina’daki kendilerine ait ’Bostancı’ isimli tur teknesinin dümenine geçen Canan Kaptan turistlerin ilgisini çekiyor. Kemer’in ilk kadın kaptanı olma özelliğine sahip Canan Bostancı, 24 yıllık diş protez teknisyenliği görevinin yanı sıra kaptanlığa merak sararak eşinin de desteğiyle aldığı eğitimlerin ardından dümene geçti. 2 çocuk annesi Canan Bostancı, hem evinin hem de teknenin kaptanı olduğunu söyledi.

Kadınların trafikte iyi otomobil kullanamadığını iddia edenlere inat ’Bırakın otomobili, tekne bile kullanırım’ diyerek kolları sıvayan Bostancı, Antalya Özel DEM Denizcilik Okulu’nda 4 ay süren, teorik ve uygulamalı eğitimlerin yer aldığı ’Yat Kaptanı Kursu’nu başarıyla bitirerek, Gemi Adamları Sınav Merkezi (GASM) tarafından yapılan sınavlarda aldıkları yüksek puan neticesinde Yat Kaptanı (Yacht Master) ehliyetine hak kazandığını söyledi.

MİSAFİRLERİN DİKKATİNİ ÇEKİYOR

Bostancı, hobi olarak gerçekleştirdiği kaptanlığı diş protez teknisyenliğinden emekli olmasının ardından meslek haline getirerek, profesyonelleşmeyi istediğini söyledi. Bostancı şöyle devam etti:

"Tepkiler çok olumlu. Yatın dümeninde bir kadının olması herkesin ilgisini çekiyor. Misafirlerimizin hoşuna gidiyor, benimle fotoğraf çektiriyorlar. Marinada benden başka kadın kaptan olmadığı için diğer yatçı arkadaşlarımıza da farklı geliyor."

"EŞİMLE GURUR DUYUYORUZ"

Banka emeklisi Mustafa Bostancı da, Viyana’da Tıp Fakültesi’nde okuyan oğulları için aldıkları tekneyi daha önce çalışanların işlettiğini, emekliliklerinin ardından yatı kendilerinin kullanacağını söyledi. Mustafa Bostancı duygularını, "Oğlum 21 yaşında, kızım liseye geçti. Çocuklarım da anneleriyle gurur duyuyor" diyerek ifade etti.

Canan-Mustafa Bostancı çiftinin 21 yaşındaki oğlu Orçun da annesinin kaptan olmasını ilk başlarda şaşkınlıkla karşıladığını, ancak başarısını gördüğünde de desteklemekten geri kalmadığını ifade etti. Orçun Bostancı, "Çok mutluyum. Annem hem evimizin, hem de teknemizin kaptanı" dedi.

"KADIN ELİ DEĞEN HER ŞEY GÜZELLEŞİYOR"

Kemer Türkiz Marina Genel Müdürü Levent Tokaç da marinada bir kadının kaptanlık yapmasından son derece memnun olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

"Canan hanım 30 senelik marinacılık geçmişimde karşılaştığım ilk kadın kaptandır ve de denizcilerin gururudur. Kadınların olduğu yerde saygı ve disiplin olur. Antalya bölgesinde, benim sorumlu olduğum bir marinada bir kadın kaptanın çalışması, bize keyif veren, onurlandıran bir tablodur."

25 Temmuz 2012 Çarşamba

Marmara Denizi'nin Durumu

Marmara'yı denizkestanesi istila etmiş

25/07/2012 2:00
Yazı Boyutu
Büyük
Küçük

Marmara Denizi'nde canlılığın ölçümü için dipte yapılan taramadan dehşet bir sonuç elde edildi: Çıkan 6 ton malzemenin tamamı denizkestanesi.

Marmara'yı denizkestanesi istila etmiş
Akkim'in sponsorluğunda yapılan çalışmada Kınalıada açıklarında denizin dibi tarandı.
İSTANBUL- MAREM (Marmara Environmental Monitoring Project) kapsamında dün Bostancı’dan denize açılan ekip, inanılması güç bir görüntüyle karşılaştı. Deniz dibi canlılığının ölçümü için yapılan çalışma kapsamında Marmara’da Kınalıada açıklarında, algarna ağıyla yaklaşık 250 metre boyunca denizdibi tarandı. 6 ton malzeme yüzeye çıkarıldı.

Ancak çıkarılan 6 ton malzemenin tamamının denizkestanesi olması dehşete düşürdü. Ağırlığı nedeniyle 2 kez ipi koparan ağlardan denizkestanesi dahil toplam 8 (sekiz) tür çıktı. 6 tona yakın denizkestanesi sayımın ardından küreklerle savrulurken geriye sayım için şunlar kaldı.

1) Yarısı kesik 5 litrelik plastik pet şişe içinde bir avuç karides. 2) 1 adet yalancı dil balığı. 3) 1 adet mırlan balığı 4) 2 adet mazak balığı. 5) 1 adet küçükdeniz yıldızı (bir adet kopuk kol) 6) 3 adet çalpara yengeç. 7) Asilya…
Çalışılan bölge, bir zamanlar Marmara’nın karides yatağı sayılan bölgelerindendi. Sayılar, bölgenin tamamen denizkestanesi istilası altında olduğunu gösterdi. Proje sözcüsü Hidrobiyolog Levent Artüz’ün çizdiği tablo ürkütücü: “Normal bir denizde, böyle bir denizdibi taraması yapıldığında çıkan tür sayısı, 250’dir. Marmara’da 1980’lere kadar bu bölge tarandığında 500’ün üzerinde deniz canlısı türü çıkıyordu. Şimdi sekiz!”
Denizlerin veya herhangi bir doğa parçasının ‘canlı’lığını koruması için, içinde canlı çeşitliliği barındırması gerekiyor. Besin ve yaşam zincirleri oluşturan bu çeşitlilik çöktüğünde, o doğa parçası da çöküyor.


İkinci salya vakası mı?
Bunun en net örneklerinden biri, 2 yıl önce Marmara ve Çanakkale’de pek çok balıkçıyı iflasın eşiğine sürükleyen ‘salya’ vakasında yaşandı. Artüz’ün verdiği bilgiye göre: ‘Salya’ aslında bir tür plankton. Bu plankton Marmara’da kendisiyle rekabet edecek başka bir canlı türü olmadığından, her an patlamaya hazır bir nüfus olarak bekliyordu. Marmaray hafriyatının Çınarcık Çukuru’ra dökülmesinin ardından, bu oldu. Hafriyattan çözünen malzemelerle söz konusu planktonun nüfusu patladı. Ancak bu planktonları yiyecek kadar balık veya başka tür yoktu. Popülasyonları kontrolsüzce artan planktonlar, bir süre açlıktan ölmeye başladıklarında beyaz, yapışkan bir sıvı olarak tonlarca ağı kullanılmaz hale getirdiler.

Fırtına dindi, ama bitmedi. Bu zincir, onlarla beslenecek yeni türler Marmara sularında var edilemediği sürece her an yeniden tekrar edebilir.
Denizkestanesi istilası da Marmara’ya aşırı miktarda organik atık basıldığının kanıtı. MAREM ekibine göre, bunun sorumlusu, ‘derin deniz deşarjı’ denilen yöntem. İstanbul bu sistemle atıklarını üstünkörü arıtıp Boğaz gibi Haliç gibi bölgelerden, yani kapısının önünden uzağa, yani Marmara’ya basıyor. Sonuç, Marmara Denizi’nde denizkestanesi istilası .

Bu bildiğimiz anlamda bir bolluk, bereket de değil üstelik. Çünkü denizkestanelerinin boyu yumruk kadarken Marmara’nın dibini kilometrekarelerce saran denizkestaneleri küçücük, yapış yapış varlıklar. Ekip bunu aşırı beslenmeyle nüfuslarının patlamasına ancak hemen ardından gelen kimyasal atıklar nedeniyle erginleşemeden ölmelerine bağlıyor. Yani onları var eden bir yaşam zinciri değil, ölüm zinciri. Panzehiri ise Marmara’nın yeniden sularında 250 tür balık, 4 bini aşkın omurgasız canlı yaşadığı dönemlere geri dönmesi.


NOT: MAREM Projesi kapsamında 1954 yılından beri Marmara Denizi izleniyor. Bu dünyada da eşi az görülen uzun soluklu bir araştırma. Proje, Sevinç ve Erdal İnönü Vakfı bünyesinde, AK-KM Kimya ana sporsorluğunda yürütülüyor.
Araştırmaya çeşitli üniversitelerden ve disiplinlerden bilim insanları, öğrenciler ve katılıyor. Ekip, gezilerini zaman zaman basına ve sivil toplum örgütlerine de açıyor. Veri tabanı ise tüm bilim insanlarına açık.
Ekip dün basını Oktay 4 gemisinde ağırladı, Artüz ve Marmara Üniversitesi FEF Kimya Bölümü, Marmara Üniversitesi Çevre Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi ve Bahçeşehir Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nden araştırmacılar, çalışmalarını ve son bulguları tanıttı.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

Torba Kanundan Kevgir Kanuna mı?

'Eş onayı' şartı değişiyor

23/07/2012 2:00
Yazı Boyutu
Büyük
Küçük

Bakan Hayati Yazıcı, 1 Temmuz'da yürürlüğe giren Borçlar Kanunu ile getirilen 'ticari kredide eş onayı' şartının yeni yasama döneminde değiştirileceği müjdesini verdi.

'Eş onayı' şartı değişiyor
ANKARA- Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Borçlar Kanunu’na eklenen bir madde nedeniyle ‘eş olmadan kredi kullanılmaması’ düzenlemesinde ipin ucunun kaçtığını belirterek, “Önümüzdeki yasama döneminde konu ele alınır. Biraz da sanırım bankalar da katı uyguluyorlar gibi geliyor. Bankalar bunu bir fırsata, baskı aracına dönüştürüyor” diyerek iş dünyasına müjdeyi Radikal’den verdi.
Radikal’e yaptığı açıklamalarda ekonomi ve siyaset gündemini değerlendiren Yazıcı tüketici şikâyetlerini çözmek için uzman kadroların görevlendirileceğini açıklayarak, tüketicilere de ramazan döneminde “Oruçluyken marketlerin, şarküterilerin önünde çok dolaşmayın, çok yemeyin” tavsiyesinde bulundu.
Bakan Yazıcı, önemli gündem maddelerinden birinin tüketici kanunu olduğunu söyledi. 2011 yılında 23 milyar TL’lik ticaretin elektronik ortamda gerçekleştirildiğini kaydeden Yazıcı, bu değişikliklerin yeni tüketici kanununa ekleneceğini söyledi. Yapacakları değişikliklerle tüketici kanunundaki boşlukların giderileceğini vurgulayan Yazıcı, “Bazı yaptırımlar tüketici hakkını korumak için yeterli değil. Bazıları da karşılanmayacak boyutta” diye konuştu. Ayrıca tüketicilerin şikâyetler için başvurduğu tüketici hakem heyetlerinde uzman çalıştırmaya başlayacaklarını açıklayan Yazıcı, “Kariyer mesleği olarak düşünün. Hedefimiz tüketicinin karşılaştığı sorunlarda etkin ve seri bir mekanizmanın kurulması” diye konuştu.

Çek konusu yakında düzene girer
Karşılıksız çeke hapis cezası verilmesinin kaldırılmasının ardından artan karşılıksız çek oranları konusunda da bilgi veren Yazıcı, aslında Bankalar Birliği’nin bu durumu ortadan kaldıracak bir mekanizma kurması gerektiğini söyledi. Bu mekanizmayı öngördüklerini, ancak şu ana kadar hayata geçirilemediğini belirten Yazıcı, “Hem Bankalar Birliği hem Hazine hem de ekonomi yönetimi hassasiyet içinde. Kısa bir süre içinde düzen oturacaktır” dedi.
Kredi kullanımında ve kefalette eş onayı getiren düzenleme konusundaki şikâyetlerin kendisine kadar geldiğini açıklayan Yazıcı, “Geçmişte yaşanmış bazı sorunlar nedeniyle bu düzenleme hayata geçirilmiş. Ama ipin ucu kaçmış. Makul bir şekilde bu düzenlemenin yer alması gerekiyordu. Arkadaşlarımız o düzenlemeyi inceliyor. İş dünyasının temsilcileri de hazırlık yapıyor ve Adalat Bakanlığı’na iletirler. Önümüzdeki yasama döneminde konu ele alınır” bilgisini verdi. Bankaları da suçlayan Yazıcı, “Biraz da sanırım bankalar katı uyguluyor. Bankalar bunu bir fırsata, baskı aracına dönüştürüyor. Bir incelemeyi bitirelim tavrımızı belirleriz” diye konuştu.

Gümrük personeli de tüketici de uyanık olmalı
Irak’tan son dönemde Türkiye’nin yaptığı akaryakıt ticaretiyle ilgili olarak gelen uyarılar hakkındaki düşüncelerini de açıklayan Yazıcı, “Merkezi yönetimin tepkisini anlamakta zorluk çekiyorum. Başka ürünler alınıp satılırken, sorun yok. Ham petrol, jet yakıtı olunca niye sorun oluyor. O zaman diğer ticaretin de rahatsız etmesi gerekmez mi” tepkisini gösterdi.
Yazıcı, geçen hafta 945 kişinin atamasının gümrüklere elektronik ortamda yapıldığını açıklarken, yıl sonuna kadar da 1500 kişiyi daha alacaklarını söyledi. Gümrüklere alacakları personelde ‘uyanık olma’ özelliğini aradıklarını kaydeden Yazıcı, “Uyanık olmalılar, becerikli olmalılar. Aldıklarımız da umarım öyledir” dedi. Yazcı’nın son uyarısı da tüketicilere oldu. Oruç tutanların dükkânların, manavların önünden geçerken, her şeyi yiyebilecekleri hissine kapıldıklarını vurgulayan Yazıcı, “Öyle yapmasınlar, hem fiyatlara dikkat etsinler. Alo 175’e de en ufak bir tüketici zorununda başvursunlar” dedi.

Sadece sağcılar adam öldürmüyor
3. yargı paketi sonrası cinayetten hüküm giyen ülkücülerin serbest bırakılmasına yönelik Bakan Yazıcı “Sol kesime mensup kişilerin adam öldürme fiillerinin devletin nizamını ortadan kaldırmaya yönelik fiiller olarak görüldüğünü” vurguladı. Yazıcı, “ Abdullah Öcalan . Bilmem kaç bin kişinin ölümünden sorumlu, tek bir idam cezası verildi. O da ağırlaştırılmış müebbete çevrildi” dedi. Sağa dönük olaraksa “Bunlar devleti hükümeti ortadan kaldırmaya çalışmazlar, sadece adam öldürmeye odaklanırlar” gibi bir bakış açısı olduğunu söyleyen Yazıcı, “Aslında bir kişiyi öldürmekse bir idam, üç kişiyi öldürmek üç idam, daha doğru gibi” dedi.

Kredi için tüm aile üyeleri bankaya gitmek zorunda kalıyordu
Yeni Borçlar Kanunu, Medeni Kanun ile uyumlu hale getirildi. Evlilikten sonra edinilen mallar üzerinde eşler eşit haklara sahip. Bir işadamı ticari kredi alırken malvarlığını ipotek gösterdiğinde eşinin onayını almak zorunda. Eşlerin rızasını zorunlu hale getiren yeni Borçlar Kanunu’nun 584’üncü maddesi şöyle: “Eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilir; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şarttır. Kefalet sözleşmesinde sonradan yapılan ve kefilin sorumlu olacağı miktarın artmasına veya adi kefaletin müteselsil kefalete dönüşmesine ya da kefil yararına olan güvencelerin önemli ölçüde azalmasına sebep olmayan değişiklikler için eşin rızası gerekmez.”
Bu maddeye göre, “eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabiliyor; bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce ya da en geç kurulması anında verilmiş olması şartı da aranıyor.” Bu da ticari kredi kullanmak isteyen tüm işadamlarını bağlayan bir düzenleme. Uygulamanın yürürlüğe girmesinin ardından bankalar mevcut ticari kredi için daha önceden tahsis edilen limitin kullandırılması için bile eş onayı aramaya başladı.

Değerlendirme için çok erken
Has Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş’un AKP’ye katılım süreciyle beraber başlayan tartışmalara ilişkin de açıklamalarda bulunan Yazıcı, “Arsız ve hırsız olmayan herkese AK Parti’nin kapıları açıktır” dedi ve ekledi: “Siyasi figürlerin katılımının ne getirip ne götüreceğini zaman içinde göreceğiz. Ona şimdiden değer biçmek kolay değil.” Geçmişte hangi siyasi partide olursa olsun “ AK Parti’ye geldikten sonra AK Partili olunacağı” uyarısında bulunan Yazıcı, “Başka partide yapmak istedikleri AK Parti’nin tüzüğünde varsa sorun yok. Her katılım kazanımdır. Ak Partili olmak onlara ne kazandırır, onu zaman gösterecek” dedi.

‘Atıl kalırım’ kaygım yok
AKP tüzüğünde yer alan 3 dönemden sonra bir dönem ara verme koşulunun hikâyesini de anlatan Yazıcı, “O zaman seçim dönemi 5 yıldı. 15 yıl uzun gibi geldi. Onunla beraber bir madde daha vardı, merkez yoklaması yöntemi ile seçilmeyle ilgili. 2003-2004 gibi o maddeyi kaldırdık. 3 dönem şartına ise ‘sonra bakarız dedik, ama kaldı o. Artık kalır da” diye konuştu. Kendisinin gelecek dönemle ilgili olarak beklentilerini de yorumlayan Yazıcı, “Atıl kalırım diye bir kaygım yok. Çünkü ben yapacak iş bulurum” dedi.

22 Temmuz 2012 Pazar

Denizde Güvenlik Unsuru

BOYNUNDA TASIDIĞI TELEFON KURTARDI

Gelibolu’da yelkenli teknesi devrilen işadamı Selçuk Kemerli ile kızı Dila Kemerli’yi hayata su geçirmez çantadaki cep telefonu bağladı...


BOYNUNDA TASIDIĞI TELEFON KURTARDI
DOĞAN ZELOVA Çanakkale DHA
İstanbul İtalyan Lisesi öğrencisi Dila Kemerli (17) , Gelibolu’daki Türkiye’nin ilk balık tuzlama tesisi Alaeddin Konserve’nin ortağı babası Selçuk Kemerli’den (51) kendisine tekne kullanmayı öğretmesini istedi. Bunun üzerine baba- kız, önceki gün 18.00 sıralarında Gelibolu iskelesinden ’Dila’ adlı 6 metrelik yelkenli tekneleriyle denize açıldı. Hamzaköy Koyu açıklarına geldiklerinde Kemerli, teknenin dümenine kızını geçirdi. Bu sırada esen ters rüzgar nedeniyle tekne sancak tarafına yattı. Denize düşen baba-kız, bir süre tekneyi yeniden yüzdürebilmek için uğraştı. Ancak başarılı olamadı. Yakında başka bir teknenin de olmaması üzerine Kemerli, kızıyla birlikte kıyıya yüzmek istedi. Ancak, bu kez de sert rüzgar nedeniyle güçlük yaşadılar.

Bu sırada Dila Kemerli’nin aklına boynundan hiç çıkarmadığı su geçirmez çantası geldi. Kızının çantasındaki cep telefonunu alan Kemerli, aklında kalan bazı numaraları ve ’155 Polis İmdat’ hattını arayıp yardım istedi. Çanakkale Emniyet Müdürlüğü Haber Merkezi, deniz telsizi VHF banttan baba- kızın bulunduğu yere en yakın mesafedeki ’Ay Yıldız-1’ isimli alamatra tipi balıkçı teknesine ulaşmayı başardı. Tekne kaptanı Orhan Acar (45), yardım çağrısı üzerine hemen bölgeye giderek, baba- kızı kurtardı. Devrilen tekneyi de yedeğine alan Acar, Gelibolu Limanı’na getirdi.

‘Hiç telaşlanmadık’
Deniz tutkunu Dila Kemerli, kendilerine yardım eden tene kaptanı ve mürettebatı başta olmak üzere herkese teşekkür edererek, “Her şeye rağmen güzel bir gündü. Güzel başladı ama ben yelkenliyi kullanamayınca devrildik. Telaş yapmadık. Babam da ben de iyi yüzücüyüz. Sağ olsunlar yardıma gelip, bizi kurtardılar. Yılmak yok, yelkenli kullanmayı öğrenmekten vazgeçmeyeceğim” dedi.

19 Temmuz 2012 Perşembe

Gemi Söküm Sektörü Krizden Faydalandı

Komşudaki kriz, Türk sökümcüye yaradı


19 Temmuz 2012 Perşembe 12:33

Son Güncelleme: 12:40

Aliağa Gemi Söküm Tesisleri'nde 21 firma bu yılın ilk 6 ayında 550 bin ton hurdayla rekor kırdı.

İZMİR - Küresel ekonomik kriz Aliağa Gemi Söküm Tesisleri'nde iş yoğunluğunu artırdı. Geçen yılın tamamında 652 bin ton olan bölgenin hurda üretimi, bu yılın ilk 6 ayında 550 bin tonla rekor seviyeye ulaştı. Aliağa Gemi Geri Dönüşüm Sanayi Derneği Atık Yönetim Merkezi Sorumlusu Ersin Çeviker, gelen gemilerin bayrağı farklı olsa da çoğunluğunun- sahibinin, ekonomik kriz yaşıyan Yunanlı armatörler olduğunu söyledi.

Krizdeki Yunanistan'ın adalara desteği kesmesiyle birlikte atıl kalan gemilerin, rotayı Aliağa'ya kırdığını belirten Çeviker, 2009 yılında başlayan küresel ekonomik krizle birlikte dünyada navlun fiyatlarının düşmesi ve ülkeler arasındaki ticaretin azalmasının Aliağa Gemi Söküm Tesisleri'nde faaliyet gösteren firmaların büyümesinde merdivenin ilk ayağını oluşturduğunu kaydetti.

Söküme gelen gemilerin çoğunluğunu Yunanlıların oluşturduğunu anlatan Ersin Çeviker, şöyle konuştu: "Dünyada en büyük ticari filoya sahip ülkelerden biri olan Yunanistan, küresel ekenomik krizden en fazla etkilenen ülkelerden biri oldu. Yunanistan hükümeti, ana kıtayla adalar arasındaki ulaşımı finanse ediyordu. Ekonomik kriz sebebiyle adalarda yaşayan vatandaşlarına ana kıtayla daha ekonomik ulaşım sağlamaları için uyguladığı desteği geçen yıl kaldırdı. Taşımayı bırakan devlet, desteği de kesince özellikle adalara çalışan gemiler atıl kaldı. Geçen yıl Yunanistan'a ait 21 gemi tesislerimizde söküldü. Geçen sene söktüğümüz Daliana, Capricorn, Taurus, Alexandrat, Marina, Samothraki, Ramilda, Dimitroula ve Aries isimli gemiler, adalarla ana kıta arasında Ro-Ro, kargo ve yolcu taşımacılığı yapıyordu."

Çeviker, krizin Yunanistan'da bitmeyen gemileri de söktürdüğünü, geçen yıl Pire Limanı'nda inşası devam eden iki kruvaziyerin yapımından vazgeçildiğini ifade etti. Yunanistan'dan gemi geliminin devam ettiğini dile getiren Çeviker, şunları söyledi: "Kriz Yunanistan'a çok sayıda gemiyi sattırdı. Bu yılda hala Yunanistan'dan gemi almaya devam ediyoruz. Söküme gelen gemilerin bayrağı farklı olsada yüzde 70'e yakınının sahibinin Yunanlılar olduğunu biliyoruz. Vergi açısından sağlanan kolaylıklar sebebiyle kayıtları başka ülkeler adına yapılmış. Tesislerde sökülen Togo, St-Vincent, Panama ve Malta adına kayıtlı 36 geminin çoğunun da Yunanlılara ait olduğunu biliyoruz. İlk altı ayda Aliağa'da sökülen 182 gemiden 13'ü Yunanistan bayraklı. Bu gemilerden 6'sı adalara su taşıyan tanker, 3'ü yine Ro-Ro ve yolcu, 1'i römorkör, 3'ü kuruyük gemisi. Yunnistan'daki kriz bu yılda bize fırsat olmaya devam ediyor gibi gözüküyor."

"Küresel kriz bize yaradı"

Bütünleşik Kıyı Kanunu Açısından Doğru-Turizm Açısından Yanlış Bir Karar

Kemer'de şok eden karar!

Kaymakam talimat verdi: Kaldırın


Kemer'de şok eden karar! Kemer Kaymakamlığı, bölgedeki tüm otellerin sahile koydukları şezlongların kaldırılmasını istedi. Kaymakamlığın bu kararı 2007 yılında alınan mahkeme kararına dayanıyor.

Gazete Kemer'in gündeme getirdiği habere göre, sahil bantlarında otellerin ecrimisil ödeme karşılığı şezlong ve gölgelik koyarak kullandıkları alanlara karşı vatandaşların kazandığı ve Danıştay tarafından da onaylanarak kesinleşen İdare Mahkemesi kararı 5 yıl sonra uygulanıyor.

Göynük'te otellerin sahil işgalleriyle ilgili olarak zamanın Kent Konseyi Üyeleri tarafından başlatılan hukuki sürecin tamamlanması üzerine Kemer Kaymakamı Bayramali Köse, tüm ilçedeki otellerin sahile koydukları şezlong ve gölgeliklerin kaldırılmasını istedi.

Talimatı uygulamakla görevlendirilen Kemer Mal Müdürlüğü, öncelikle Göynük'teki otellere bir yazı göndererek 15 gün içinde sahildeki işgallerin kaldırılmasını isteyecek.

Mahkeme kararı 2007'de alınmıştı

2006 Haziran'ında Göynük Kent konseyi üyeleri Ersan Yurdaer ve Hüsnü Ünal, topladıkları 3 bin 2 imzalı dilekçe ile 16 Otelin sahildeki işgalleri hakkında Kemer Kaymakamlığı ve Göynük Belediyesi'ne başvurarak aralarında 5 yıldızlı tatil köylerinin de bulunduğu 16 otelin işgallerinin kaldırılarak sahil bandının halkın kullanımına açılmasını istedi.

Kaymakamlıktan cevap alamayan vatandaşlar, bu kez de görevini yapmadıkları gerekçesiyle Kaymakamlık ve Belediye Aleyhine Antalya İdare Mahkemesi'ne dava açtı. Antalya 2. İdare Mahkemesi, Ersan yurdaer, Dursun Satıcı ve Mehmet Kiraz isimli vatandaşların açtığı davayı inceleyerek 3 Mayıs 2007'de Kaymakamlık ve Belediyenin, vatandaşların talebini cevap vermeyerek zımnen reddetmeleri işlemini iptal etmiş, kıyıların herkesin eşit ve adil kullanımına açılması için mülki amirliğin yetkisi hatılatılarak ecrimisil ödemesinin bir hak doğurmadığının altı çizilmişti.

Göynük Belediyesi itiraz etmişti

Antalya 2. İdare Mahkemesi'nin bu kararına, Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itiraz eden Göynük Belediyesi otellerin ecrimisil ödemelerini gerekçe göstermiş ancak bu mahkeme de 6 Haziran 2007'de itirazı reddetmiş, 22 Kasım 2007'de Antalya 2. İdare Mahkemesinin kararı kesinleşmişti. Göynük Belediyesi son bir çabayla bu kez de Danıştay'a itirazda bulunmuştu. İtirazı inceleyen Danıştay 10. Dairesi, 27 Aralık 2011 tarihinde itirazı reddetmiş, taraflardan düzeltme talebi gelmediğinden, bu karar 9 Nisan 2012 tarihinde kesinleşmişti.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Deniz Ticareti Açısından da Çok Önemli Sonuçları Olacak

Ticaret hayatında yeni dönem


02 Temmuz 2012 Pazartesi 07:52

Son Güncelleme: 09:27

Temmuz ayı ile birlikte Türkiye'de ticaret hayatında yeni bir dönem başladı. Yeni TTK, Borçlar Kanunu, Basel II ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uygulamaya girdi.




Canan SAKARYA

1
TTK
Belgelerdeki bilgiler sınırlandı Ticari mektuplarda ve ticari defterlere yapılan kayıtların dayandığı belgelerde; gerçek kişi tacirler ile şahıs şirketlerinde (kollektif ve komandit şirketler) ticaret unvanı, işletmenin merkezi, ticaret sicili numarası, sermaye şirketlerinde; ticaret unvanı, işletmenin merkezi, ticaret sicili numarası, internet sitesi adresi yer alacak.
Ticari defterler
Ticari defterlerin açılış onayları, faaliyet döneminin ilk ayından önceki ay sonuna kadar, yeni kurulan şirketlerde ise kuruluş sırasında kullanılmaya başlanılmadan önce yapılacak. Pay defteri ile genel kurul toplantı ve müzakere defterinin yeterli yaprakları bulunmak kaydıyla tekrar açılış onayı yapılmaksızın kullanılabilecek. Defterler VUK’a göre tutulacak, finansal tablolar muhasebe standartlarına göre düzenlenecek. Bağımsız denetime tabi olacak şirketleri Bakanlar Kurulu belirleyecek.
Zarardan sorumlu olacaklar
Kurucular, yönetim kurulu üyeleri, yöneticiler ve tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacak. Bu durumda kusuru iddia eden ispatlayacak.
LTD. ŞTİ. yönelik düzenlemeler
Taahhüt edilen sermayenin 1/4’ünün kuruluş sırasında geri kalan kısmı 24 ay içinde ödenebilecek.
Limited şirketi ortaklarına AŞ’lerde olduğu gibi kar payı avansı dağıtılabilecek.
İnternet sitesi
Bakanlar Kurulu’nca denetime tabi tutulan şirketler internet sitesi oluşturmak zorunda olacak. Yalnızca kanunen yapılması gereken ilanlar internet sitesine konulacak.
Yolcunun hakları
Yolcu taşımacılığına ilişkin yeni düzenlemeler getiren kanuna göre, firmalara da hizmetten doğan
kusurları için sorumluluk yükleniyor. Sefer herhangi bir sebeple yapılamamışsa harekette yolcunun katlanamayacağı zaman diliminde gecikme olursa; yolcu, sözleşmeden cayıp ödediği ücreti ve varsa zararını isteyebilecek. Şehirlerarası toplu taşıma araçlarında başkasını rahatsız eden kokulu yiyecekler tüketilemeyecek.
Kamyon yazılarına yasak
Toplu taşım araçlarının dış yüzeyinin de sade bir görünümde olması gerekecek. Kamyon ve dolmuşlarda sık görülen “Rampaların ustasıyım, gözlerinin hastasıyım”, “Aşıksan vur saza, şoförsen bas gaza” şeklindeki yazılar kaldırılacak.
Bilet başkasına satılırsa tazminat ödenecek
Firmalar, bilette belirtilen yerin başka bir kişiye verilmesi; bilette gösterilen araç yerine, onunla aynı düzeyde olmayan başka bir aracın sefere konulması; aracın belli saatten önce hareketi nedeniyle yolcunun yetişememesi, araçta ilk yardım malzeme ve ilaçlarının bulundurulmaması gibi nedenlerden de nedenlerden de sorumlu olacak. Herhangi bir zarar ispat edilmese bile firma, bilet bedelinin 3 katı tazminat ödeyecek.
Deniz Hukuku
Hacizli Türk veya yabancı bayraklı gemilerin “vaktinden evvel” satılmaları olanağı getiriliyor. Gemi
veya içindeki eşya; insan ve çevre güvenliği açısından tehlike gösterirse, icra müdürü veya liman
başkanı, ihtiyaten veya icra yoluyla haczedilmiş olan Türk veya yabancı bayraklı geminin vaktinden
önce satılması için mahkemeye başvurabilecek. Türk bayrağı çekme hakkı olmamasına rağmen bayrak çeken veya çekmesi gerekirken başka devletin bayrağını çekenkaptana 6 aya kadar hapis cezası verilecek.
Çevre yükümlülüğü
Bir geminin kurtarılamayacak şekilde batması, yararlanılabilir enkaz bırakmaksızın harap olması,
patlaması ve tahrip edilmiş olması gibi nedenlerden zarar görmesiyle gemi üzerindeki mülkiyet hakkı sona erecek. Deniz alacaklarından başka alacaklar için gemi hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyecek.
Gemi kazaları
Yolcular, gemi kazalarında tazminat alabilecek. Taşıyan, alabora olma, karaya oturma, çarpma,
yangın ve arıza nedeniyle meydana gelen gemi kazası yüzünden yolcunun ölmesi veya yaralanmasından doğan zarardan sorumlu olacak.
Zorunlu sigorta
12 kişiden fazla yolcu taşımak için ruhsat almış bir gemiyle yolcu taşındığı takdirde, taşımanın tamamını veya bir kısmını üstlenen veya gerçekleştiren bütün taşıyanlar, yolcuların ölümünden
veya yaralanmasından doğabilecek sorumluluklarına karşı sigorta yaptırmakla yükümlü olacak.
Sigorta hukuku
Sigorta hukuku alanında da yeni düzenlemeler getiren kanuna göre, sigortacıya, sözleşme yapılması ve devamında sözleşmeye ilişkin bilgi verme ve sigortalının hakları konusunda, karşı tarafı aydınlatma yükümlülüğü getirilecek. Bir kimsenin hayatı bir veya birkaç sigortacı tarafından çeşitli bedeller üzerine sigorta ettirilebilecek.
2
BORÇLAR KANUNU
Sözleşme bireyi koruyacak
1926 yılından bu yana yürürlükte olan Borçlar Kanunu değişirken özellikle ev sahibi -kiracı, işçi-işveren ilişkilerinde yeni bir dönem başlıyor. Bankalar, sigorta, seyahat ve taşıma işletmeleri gibi şirketler tarafından önceden hazırlanan soyut ve tek yanlı sözleşmelere karşı bireyleri koruyan hükümler, borçlar hukukuna ilk kez girecek. “Kitle Sözleşmesi”, “Katılmalı Sözleşme”, “Tip Sözleşme” denilen sözleşmeler için belirlenen “Genel İşlem Koşulları” ile bireyin korunması sağlanacak.
Zaman aşımı
Haksız fiilden doğan tazminat isteminde, zarar görenin zararı ve tazminat hükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 1 yıl olan kısa zaman aşımı süresi, 2 yıla çıkarken, nükleer kaza, deprem, hatalı tıbbi müdahale gibi olaylara da uygulanan uzun zaman aşımı süresi ise 10 yıl olacak.
Faize sınır
Olağanüstü faiz oranları karşısında borçlu korunacak. Faiz ödeme borcunda uygulanacak yıllık faiz oranı, sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek. Sözleşmeyle kararlaştırılacak yıllık faiz oranı, belirlenen yıllık faiz oranının yüzde50 fazlasını aşamayacak. Uygulanacak yıllık temerrüt faiz oranı ise sözleşmede kararlaştırılmamışsa, faiz borcunun doğduğu tarihte yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenecek.
Ekonomik kriz ayarı
Ekonomik kriz dönemleri gibi olağanüstü durumlarda, sözleşmeler değişen koşullara göre uyarlanabilecek. Bu düzenleme yabancı para borçlarında da uygulanacak.
Kiracı-ev sahibi
Konut ve iş yerlerinde, mal sahibine verilen depozito miktarı, 3 aylık kira bedelini aşamayacak. Güvence olarak para verilmesi kararlaştırılmışsa kiracı, mal sahibinin onayı olmaksızın çekilmemek üzere, parayı vadeli bir tasarruf hesabına yatıracak. Kira bedelleri, bir önceki yılda gerçekleşen ÜFE’deki artış oranını geçmemek koşuluyla artırılabilecek.
Dövizle yapılan kiralamalar
Kira bedeli yabancı bir para birimiyle belirlenmişse, 5 yıl geçmedikçe kira bedelinde değişiklik yapılamayacak. Bu süre geçtikten sonra kira bedelinin belirlenmesinde, yabancı paranın değerindeki değişiklikler de dikkate alınarak emsal kira bedellerine göre güncelleme yapılacak.
İşveren tacizi önleyecek
Yeni Borçlar Kanuna göre, işveren, çalışanların psikolojik ve cinsel tacize uğramalarını önlemekle yükümlü olacak. İşçi, işverene ait makineleri, araç ve gereçleri, teknik sistemleri, tesisleri ve taşıtları, usulüne uygun olarak kullanmak ve bunlarla birlikte işin görülmesi için kendisine teslim edilmiş olan malzemeyeözen göstermekle yükümlü olacak. İşçi, üçüncü kişilerle ücret karşılığında anlaşmalar yaparak işverene karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal edemeyecek ve işvereniyle rekabete yol açacak iş ve işlemlerde bulunamayacak.
İşçi sır saklayacak
Hizmet ilişkisinin devamı süresince iş gördüğü sırada öğrendiği üretim ve iş sırları gibi bilgileri, kendisi veya başkalarının yararına kullanamayacak olan işçi, hizmet ilişkisi sona erse bile işverenin haklı yararlarının korunması için gerekli olduğu ölçüde sır saklamakla yükümlü olacak.
Kefil olmada eş rızası aranacak
Kefil olmada eş rızası aranmasını düzenleyen yasaya göre, eşlerden biri mahkemece verilmiş bir ayrılık kararı olmadıkça veya yasal olarak ayrı yaşama hakkı doğmadıkça, ancak diğerinin yazılı rızasıyla kefil olabilecek. Adi kefalette alacaklı, borçluya başvurmadıkça kefili takip edemeyecek
3
BASEL II
Bugünden itibaren uygulamaya girecek olan Basel II’de sermaye yeterlilik rasyosu hedef oran yüzde 12 olarak uygulanmaya devam edecek. Basel’de yüzde 35 risk varlığı kategorisinde değerlendirilen konut kredisi yüzde 50’ye çekilecek. Tüketici kredisi ve kredi kartı kullanımında makro ihtiyati tedbirler nedeniyle vade dilimine göre yüzde 150 ve yüzde 200 olan risk ağırlığı kategorisine girecek. Merkez Bankası’nda tutulan yabancı para ve altın cinsinden zorunlu karşılıklar için risk ağırlığı yüzde 0 olarak uygulanmaya devam edecek. Bankacılar ayrıca yabancı para cinsinden ihraç edilen DİBS ve eurobondlar için de risk ağırlığı hesaplayacak.
4
İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ
Çalışma hayatı açısından büyük önem taşıyan, gelişmiş ülkelerin 1970’li yıllarda uygulamaya koymasına rağmen Türkiye’nin yasalaştırmakta geciktiği İş Sağlığı ve Güvenliği konusundaki düzenlemede Cumhurbaşkanı tarafından onaylanarak hafta sonu Resmi Gazete yayımlandı. Kademeli olarak yürürlüğe girecek olan kanunla işyerleri ‘çok tehlikeli sınıf’, ‘tehlikeli sınıf’ ve ‘az tehlikeli sınıf’ olarak sınıflandırılacak. Maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği işyerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamışsa iş durdurulacak. TSK, MİT, ev hizmetleri gibi bazı istisnalar hariç olmak üzere kamu ve özel sektöre ait bütün işlere ve işyerlerine, bu işyerlerinin işverenleri ile işveren vekillerine, çırak ve stajyerler de dahil olmak üzere tüm çalışanlarına faaliyet konularına bakılmaksızın uygulanacak.

Marina Kapasitesi Bir Yaşam Biçimi Anlayışı Değişikliği Temelli Oluşumdur

‘Marina sayısı az’

Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin verilerine göre ülkelerin yat bağlama kapasiteleri şöyle


‘Marina sayısı az’ Deniz Ticaret Odası Marmaris Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Mengi, Akdeniz çanağında en uzun kıyısı olan ülkenin Türkiye olmasına rağmen, marina sayısının çok
düşük kaldığını belirtti.

Hasan Mengi, “Bakir koylarımızla övünmeyi bir kenara bırakıp onları kullanarak yaşayalım. Uzmanlarca tüm koylar gözden geçirilmeli. Mavi tur olacak yerler ayrılmalı. Balık çiftliği yerleri de dalış alanlarının da sınırları çizilmeli. ’Buraya marinadan başka bir yer olmaz’ denilecek yerler ortaya çıkarılmalı” dedi. Sadece Muğla’nın 1124 kilometre sahili bulunduğunu ve bunun 650 kilometrelik bölümünün Marmaris’te olduğunu belirten Mengi, rakip İspanya’nın kıyı uzunluğunun Türkiye’nin neredeyse yarısı kadar olmasına rağmen bağlama kapasitesinin 109 bin olduğunu kaydetti.

“Yap o zaman bir marina!”

Mengi, Türkiye için bu rakamın 15 bin olarak açıklandığını hatırlattı. 2015 yılında yat limanlarımızın kapasitesinin iyimser bir rakamla 26 bine çıkarılacağının tahmin edildiğini dile getiren Mengi, “O tarihte İspanya’nın kaça ulaşır acaba?” dedi. Mengi, Türkiye’nin bakir koylarının değerlendirilmesi zamanının geldiğini belirterek, “Hafta sonları kıyılarda temizlik yaptırıyorum. Bu temizlikler sırasında koylara kenardan, köşeden, tepeden bakıyorum ve bu koya ne olabilir diye düşünüyorum. Otel olmaz, balıkçılık yine olmaz, mavi tur desen çevreye faydası olmaz. ’Yap o zaman bir marina’ diye aklımdan geçiyor” dedi. Mengi, şöyle devam etti: “Uzmanlarca tüm koylar gözden geçirilmeli. Mavi tur olacak yerler ayrılmalı. Balık çiftliği yerleri de dalış alanlarının da sınırları çizilmeli. Buraya marinadan başka bir yer olmaz denilen yerler ortaya çıkarılmalı. Örnek mi Gökova Körfezi’ndeki Gökçe Köyü’nün önü. Buradaki marina kimseyi rahatsız etmez. Bu tür yerler bulmak zorundayız.“

Yat bağlama kapasiteleri

Akdeniz Çanağı’nda dolaşan 700 bini aşkın yat, bölge ülkelerine yılda 60 milyar dolar kazandırıyor. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği’nin verilerine göre ülkelerin yat bağlama kapasiteleri şöyle:

Fransa: 227 bin
İtalya: 128 bin
İspanya: 109 bin
Türkiye: 15 bin
Yunanistan:7 bin